Hadi güzel bir soruyla başlayalım: Geek Dosya’yı özlediniz mi? Özlediyseniz harikulade; çünkü önümüzdeki dört hafta boyunca sizlere gıcır gıcır yeni konularla bu yazı serisinde eşlik ediyor olacağız! Konular ise bu seferki süreç boyunca bir hayli ilginç: Yemek ve sibernetik. İlk bakışta oluşacak soru işaretleri için kendi konum hakkında minik bir savunma mekanizması oluşturayım hemen: HER ŞEYİN geeki olabildiği gibi yemeğin de geeki olabileceğini unutmayalım. Üstelik olabildiğince ilgi alanımıza giren ve ilgi çekici olduğunu düşündüğüm konularla harmanlamayı düşünüyorum bu kavramı. E bir de çok yüksek müsaadenizle sormak istiyorum: Kim yemek yemekten hoşlanmaz ki? Hiç yani!

O halde hiç vakit kaybetmeden leziz, ağız sulandıran ve sizi çekeceğini düşündüğüm bir alt başlık ile giriş yapalım ilk haftanın dosya konusuna: Yıllar geçse de şanından hiçbir şey kaybetmeyen ve edebiyat dünyasında büyük önem teşkil eden Alice’in tavşan deliğindeki “Beş Çayı” ve gerçek manası! O delikten içeriye dalıp farklı bir dünyadaki partiye ne dersiniz? Katılmanın tek şartı, olabildiğiniz en çılgın kişi olmak. Ha bir de, saat beşi geciktirmezseniz çok şeker olur.

Beş Çayının En Deli Hali: Çılgın Şapkacı’nın Çay Partisi

Mad-Hatters-coloured

“Yemek” eyleminin Alice Harikalar Diyarında kitabında ne kadar önemli olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım. Üzerinde “beni ye” yazan her şeye atılan bir kahramanın aydınlattığı yolda ilerleyen masal, yemekle bağlantılı her şeyi sembolik hale getirecek unsurlara sahip. Üstelik tek bahanesinin üzerindeki kağıtta “beni ye” yazması olduğunu savunan genç kızın deneyimlediği büyüme ve küçülme anları, öyküde gördüğümüz tek tuhaflık değil. Birbirinden uçuk kaçık şeylerin bir araya geldiği bu garip dünyada, elbette ki beş çayları da aynı ölçüde ilginç olacaktı. Farklı bir şey mi beklemiştiniz yoksa?

Bir İngiliz geleneği olan “Beş Çayı” muhabbetine hepiniz öyle ya da böyle aşinasınızdır diye düşünüyorum. Serçe parmağınızı kaldırarak entel konulardan konuşup bir leydi ya da lord gibi gülüştüğünüz basit bir çay seramonisinden çok daha fazlası aslında bu olay. Öyle ki, dünyanın en ünlü çocuk hikayelerinden birine konu olabilmiş ve sembolik anlamlar açısından yüksek derecede önem teşkil eden bir edebi materyal haline gelmiştir kendisi. Evet, konumuz hala “Beş Çayı”. Ve hayır, bu konuda kesinlikle şaka yapmıyoruz.

Tam anlamıyla bir yemek masası dahiliyetinde olmasa da, Alice Harikalar Diyarında kitabıyla ikonik hale gelmiş Çılgın Şapkacı’nın Çay Partisi, yine de en önem arz eden birliktelik masalarından biridir. Üzerinden geçen yüz yıllık vakitlere rağmen hala Lewis Caroll’ın LSD kullanarak yazdığı iddia edilen Alice Harikalar Diyarında masalı, içinde inanılmaz derecede anlam taşıyan bir kitap. Neresine bakarsanız bakın mutlaka bir sembolik detayın suratınıza suratınıza fırlatıldığı bu çocuk hikayesi, küçük bireyler için yazılandan çok daha fazlası bir bakıma.

victorian-jobs

Caroll’ın bu çılgın çay partisini, oluşturduğu masala dahil etmesindeki en büyük sebep de Viktorya Dönemi’nde insanların sahip olduğu inanılmaz ölçülerdeki düzen ve tertip takıntısından gelmekteydi. 19. yüz yıl İngilteresi olarak da bilinen bu dönemin en belirgin özelliklerinden biri, her şeyin mükemmeliyetlik derecesindeki düzene uyması gerektiğine dair oluşan düşünce yapısıdır. Kuralsızlık ve kaosun bir bakıma en büyük kabus olarak değerlendirilebileceği bu devir, aynı bakış açısından çay partilerindeki tertip bağımlılığına da parmak basmaktadır.

Geleneksel adap kuralları çerçevesinde düşünüldüğünde, Çılgın Şapkacı’nın Çay Partisi bütün bu yazılı olmayan görgü sınırlarını ihlal etmektedir. Komik ama tuhaf dış görünüşüyle bu özel çay partisi, Viktorya Dönemi’nin o korkulu rüyası olan duruma hayat vermiş ikonik bir bölümdür. Caroll’ın satirik imalarıyla ve fantastik ögelerle donattığı bu özel bölüm, yalnızca Viktorya Dönemi’ne yönelik yapılan alt manalarla bezenmemiş. Aynı zamanda misafirperverliğin ve başkalarına karşı kibar olmanın mühimmiyetini de vurgular bu parti.

The-March-Hare-Character-Art-by-Alice-In-Wonderland-Character-Designer-Michael-Kutsche-alice-in-wonderland-2010-10708223-829-1200

Tam manasıyla Viktorya Dönemi insanlarını çileden çıkartacak kadar çılgın bir çay partisi olan bu ikonik olayı, Anouk Mouton tarafından 2012’de yazılan bir lisans tezinde vurgulanmış spesifik karakter seçimlerine de değindirmek istiyorum. Mouton’un tezinde belirttiği detaylardan biri, Caroll’ın neden özellikle bir fındık faresi, yabani bir tavşan ve elbette bir şapkacıyı bu çılgın çay partisinin başrollerine seçtiği hususundadır. “Mart ayındaki yabani bir tavşan kadar çılgın” kalıbından ve yabani tavşanların bu ayda fazlasıyla değişik davranışlar sergilediği gerçeğinden çıkmış bir düşünceden geliyor ilk karakterimiz. Civadan zehirlenip deliren şapkacıların hastalığına da parmak basan Caroll, Çılgın Şapkacı karakterini yaratmayı uygun görmüş bu sırada. Zira bu “deli şapkacı hastalığı”na yakalanan insanların halüsinasyon gördükleri de bilinen bir gerçektir. Bu konu da, Caroll’ın LSD kafasıyla yazdığı iddia edilen masaldaki halüsinatik atmosferi açıklamakta büyük yardımcı bir etken.

Mad-Hatters-Tea-Party

Geriye kalan fındık faresi karakterimiz ise, öykünün bu kısmına absürtlük katar ve onca kaosa rağmen sürekli uyuyakalmasıyla sahnenin ilginçliğini arttırır. Fındık fareleri yılın oldukça uzun bir bölümünde (Ekim ayından Nisan ayına kadar) kış uykusuna yatmalarıyla ünlü oldukları için, karakterimizin sürekli uyuyakaldığı bu sahnede işin tuhaflığını anlamamız hiç de zor değil zira. Üçü de birbirinden kaçık parti elemanlarımızın, Alice’e karşı tutumu da bir bakıma Viktorya Dönemi adap kurallarıyla çatıştığı için, kelimenin tam anlamını yansıtan “Çılgın Şapkacı’nın Çay Partisi” böylelikle anlam kazanmış oluyor bizim açımızdan Seçilebilecek en çılgın tiplemelerin yarattığı kaos ve elbette nerede olduğunu hala tam anlamıyla kavrayamamış genç Alice, bu bölümün yıllar sonra bile hala en ikonik sahnelerden biri olarak kalmasını sağlıyor.

2015-07-07-1436279024-6643497-aliceinwonderland

Uyumanın, dirseklerini masaya yaslamanın, ağzını şapırdatmanın ve davet edilmeden bir masaya dahil olmanın günah gibi ayıplandığı 19. yüz yılın İngiltere görgü kurallarına satirik bir anlam kazandıran Lewis Caroll’ın çılgın çay partisini şimdi daha iyi anlayabildik, değil mi? Yazar ve şairlerin, dönemin şartlarına dikkat çekmek amacıyla kullandıkları alay etme yöntemi olarak satirik anlatımın, fantastik bir alemde hayat bulması ve özellikle de bunun dünyadaki en mühim seramonilerden biri olarak kabul edilen beş çayına yönelik yapılması, sanıyoruz ki bir çocuk edebiyatına ait kitapta çıkarılabilecek en mühim anlamlardan biri. Basit bir yemek masasında gerçekleşen hiç de basit olmayan bir çay seramonisinin, en ipi koparmış fantastik karakterler ile bulduğu vuku tam da böyle. Düzene karşı, kaostan yana çılgınlıklar dolu bir çay partisine kim hayır der ki zaten? Çayınıza kaç şeker arzu ederdiniz efendim? Yağlı ekmeğinizi nasıl alırdınız? Peki ya salatık sandviçinden tatmak istemez miydiniz? Ah, gerçekten de harikulade bir parti oluyor doğrusu! *Serçe parmağını hafifçe havaya kaldırır ve çayından minik bir yudum alır*

Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.