Geçtiğimiz gün siteye bir yazı yazdık. Adı “Siyasetimizin Çizgi Romanlardan Beter Yalama Olduğuna 3 Kanıt” idi. Manşet görselinde, yazının içerisindeki görsellerde komple Recep Tayyip Erdoğan vardı. Yazının ana teması, siyasetin yaşanırken yazılan tarih konusunda ne kadar pervasız bir retcon eğilimi içerisinde olduğuna dikkat çekmekti. Foucault‘ya bir selamdı yazı. Bilgi, iktidarın elindeydi, onu, çizgi romanlarda evren yaratıcılarının kendi evrenleri üzerindeki hakimiyetine paraleller çekerek anlatmak niyetindeydi.

Bazı noktalarda, tam da beklendiği gibi tepki aldı. Geek adam o yazıyı sahiplendi. Benim tanıdığım geek adamların hepsi Gezi’de sokaktaydı zaten. Sokağın en sakinleri de onlardı. Tüm ülkenin hayran kaldığı duvar yazıları onlardan çıktı, sloganları onlar attı. Koşarken Yüzüklerin Efendisi referansları yaptılar, duvara GTA‘daki polis şifresini yazdılar. Geek adamların zaten bununla bir sorunu yoktu.

Diğer çeşit tepki, geek olmayanlardan geldi. “Siz Geek sitesisiniz, ne işiniz var siyasetle?” dendi. Onlara göre biz çizgi romanlarımızı, bilim kurgu kitaplarımızı ve oyunlarımızı alıp köşemizde oynamalıydık. Bizim ne haddimizeydi siyaset? Geek adam siyasetten ne anlardı?

Başlıkta da dedik ya; sizden çok, orası kesin.

take_a_soma_holiday___brave_new_world_by_corporalspycrab-d4ym6vv

Geek/Nerd tarihine baktığımda, çok zengin bir edebiyat görüyorum. Çok çeşitli romanlar, çizgi romanlar, hikayeler… Öte yanda oyunlar var. Bambaşka konuya temas eden, parmak basan. Animelerin her biri apayrı dertleri anlatıyorlar. Geek’in izlediği diziler, filmlerde de aynı şey var. Ama geek/nerd tarihine, ana akım kültürün gözlerinden baktığımda, odalarına kapanıp tüm gün FRP oynayan, kokan çocuklar görüyorum. Ana akım bu altkültürü böyle analiz edip, böyle servis ediyor. Kusura bakmayın ama, ana akıma tüküreyim, ana akım yanılıyor.

Biz Dune okuduk gençken. Cesur Yeni Dünya okuduk. 1984 okuduk. İnsanlar Kürt meselesiyle ilgili fikirlerini Akşam gazetesinden edinmiş olabilir, biz Gundam‘ı çoktan yarılamıştık o sırada. Fantastik eserlerimiz de dibine kadar politikti bizim. Ana akım kültür, bizi sadece Star Wars, Star Trek ve Yüzüklerin Efendisine indirgedi ama biz, popüler olmadan önce Buz ve Ateşin Şarkısının siyasi derinliklerinde kaybolmuştuk bile. Neil DeGrasse Tyson, Randall Munroe, Cory Doctorow gibi geek ikonları siyasi fikirlerini uzun zamandır bloglarda paylaşıyorlardı.

Ama geek’leri ötekileştirmekle muhabbete başlamış “popüler” çocuklar gün geek kitleyi çembere almaya geldiğinde, bize başka bir kılıf biçtiler. Tek bir boyuta, parlak şey görünce heyecanlanan sıçan çizgisine çekildik. “Uuu ışın kılıcı” kıvamında bir kültür olarak resmedildik. İşin kötüsü, bu resmi çizen diziler Amerika’nın en çok izlenen dizileri oldular. Barış yapabildikleri geek/nerd imajı oydu zaten. Konuşmakta güçlük çeken, taş sevgilisiyle randevuya çıkmak yerine FRP oynamayı tercih eden (ne kadar komik), günlerini WoW‘a gömen, ezik kitle. Bu ezik kitlenin siyaset neyine?

 

Bakın, görüyor musunuz ne kadar da nerdüz.
Bakın, görüyor musunuz ne kadar da nerdüz.

Ya kusura bakmayın ama, asıl sizin neyinize? Biz, yıllardır büyüyen, genişleyen bir alt kültürüz. Hippiler, yuppiler ne kadar karşı-kültürse, o kadar karşı-kültürüz. Ve siyaset, çok uzun zamandır bizim ilgi alanımızın tam da ortasında duruyor. Siyaset yazıyor, okuyor, izliyor, oynuyoruz. Siyaseti hayatından dışlayan sizlersiniz. Ana akım kültür, pop, sabun köpüğü kültür. Bizim Game of Thrones sevmemizin sebebi o politik entrikalar, o güç kavgası. Sizin ise birinci sezonun sonunda çıkan ejderhayla, o ejderhanın omzuna konduğu kadının memeleri. Biz Fahrenheit 451 okuyoruz, siz Gri’nin 50 Tonunu.

Çünkü bizim asıl olayımız, bizi asıl ayıran şey tutkumuz, zekamız ve hikayeleştirme merakımız. Siyaseti biz konuşuyoruz, bizim de konuşmamız gerekiyor zaten. Fikrimizi oluştururken faydalanacağımız havuz, seçim beyanları ve gazete küpürlerinden daha geniş. Siyaseti ele alan okuduğumuz en etkileyici roman Atlas Silkindi değil şükür ki. O yüzden, sevgili ana akım kültür, sen bize giyeceğimiz kıyafetleri söylerken, biz üstümüzdekilerle yola devam etmek niyetindeyiz. Siyaseti de, ilahiyatı da, aşkı da işleyen animelerimiz, FRP dünyalarımız, çizgi romanlarımız, kitaplarımız, filmlerimiz ve oyunlarımızla beraber.

Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

5 Comments

  1. Mustafa Bayraktar Reply

    Bu dünyada herkesin düşündüğünü söyleme, her konuda yorum yapma hakkı vardır. İster geek olsun, ister entel, ister hippi isterse Aktroll. Bunun adı demokrasidir, bunun adı özgürlüktür.
    Bugün bizi indirgediler dediğiniz Star Wars, Star Trek ya da Yüzüklerin Efendisi gibi klasiklerde bile büyük hayal gücünün yanı sıra politika, insan hakları, özgürlük mücadaleleri yer alır.

    Star Trek’ te dünyamızın gelecekte globalleştiği, ırkların ve dinlerin kardeşliğinin, saygının yaşamın temelini oluşturduğu, kültür seviyesinin en üstte olduğu bir gelecek yer alır.
    Star Wars’ ta ise bir aile dramı ile birlikte bir galaksinin özgürlük savaşı ve bu uğurda yapılan fedakarlıklar ön plandadır. Bir devrim söz konusudur.
    LOTR’ da yine kötülüğe karşı mücadele ön planda iken birbirinden farklı 4 farklı ırkın ortak bir amaç için birlik olma çabası serüvenin bel kemiğini meydana getirir. Buna da yüzük kardeşliği ismini verirler.
    Belki Fahrenheit 451 daha günümüze uygun gibi gözükse bile başkaları için temelinde sadece vurdu kırdı yer alan, ya da lazer ışınlarının uçuştuğu film gözüyle bakılan eserler, ben kültürlüyüm siz geeksiniz diyen insandan daha fazla felsefe anlatır bize.
    Kim ne derse desin siz daha fazla politika yazın ben daha fazla paylaşırım etrafıma.

    Elinize sağlık.

  2. Ellerinize sağlık , gerçekten bu kadar güzel cevap verilebilirdi . Gerçi fikri zikri olmayan , karşıt fikir sunamadığı için karşısındakini de susturmaya çalışan acınası bir kitleye cevap vermek ne kadar doğru daha doğrusu ne kadar gerekli o da bir merak konusu … Neyse tekrardan emeğinize sağlık Geek’lerimizle gurur duyuyoruuz :))

  3. Kerem Yalciner Reply

    guzel bir noktaya deginmissiniz, genel itibariyle fena bir yazi olmamis. politikadan herkes az cok “politik bir hayvan” olarak anlar ya da kendince ona anlamlar yukler, herkes politik aktordur ya da politik obje olabilir bir sekilde; fakat anaakimi elestirmek adina anaakimin “biz-siz” soylemini benimsemek biraz sacma geldi. her ne kadar Yeni Toplumsal Hareketler baglaminda kulturel kimlikler on plana ciksa da “biz ve digerleri” yaklasiminda biraz totaliterlik sezilmiyor degil; ayrica geek altkulturu de homojen bir altkultur mudur? Big Bang Theory zaten geekleri karikaturize eden bir dizi fakat en azindan geeklerin de homojen bir altkultur olmadigini bizlere gosteriyor (bkz. Wolovitz ve Sheldon Cooper farki). Bundan dolayi her ne kadar Foucault selamlanmis olsa da arkaik bir gorusle yazildigi icin tam anlamiyla katilamiyorum.

  4. Ruşen Akman Reply

    Gelecekte Taht Oyunları izleyip “bu bölümde hep konuşmalı geçti, savaş ne zaman başlıycak” diyenlerden ziyade en azından SW’da Senatör Palpatine’in İmparator’luğa yürüyüşünden ders çıkarabilen bir nesil görmek nasip olur umarım 😉

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.