Dünyanın bütün müziklerinin kendine has bir büyüsü olduğu tartışma götürmez bir gerçeklik. Herkese göre bir tını dizisi var şu hayatta, herkesin kendine dokunan bir sesler bütünü var. Ama öte yandan rock biraz diğerlerinden özel, bu da çok ortada. Rock müzik biraz garip insanların müziği, aykırı olanların, sırıtanların, tam yerine oturmayanların. Bu yüzden de hep değişimin sesi; devrimin tozu, isyanın nefesi olageldi. Sadece doğup büyüdüğü yer olan Birleşik Devletler’de değil, tüm dünyada.

Bu içerik dizisi de işte bunu belgelemek için yola çıktı. On yedi ülke, kırk dokuz grup, elli bir yıllık bir yelpaze dahilinde farklı sebeplerden 50 milat rock şarkısı alındı. Bu şarkılar bir çalma listesi olarak Geekyapar Spotify‘da olacak. Şarkıların beraberinde getirdikleri -ya da ayak uydurdukları- estetik, politik, sosyolojik ve bir iki durumda teknolojik değişimleri görsellerle destekleyen videolar Geekyapar YouTube kanalında bulunacak. Şarkıların hikayelerini bu sayfalarda beraber –bir çıt– akademik konuşacağız. Daha samimi muhabbeti ise podcast olarak Geekyapar Meram kanalında dinleyebileceksiniz.

Yine ilk önce video, sonrasında da maddeler!

1. Sex Pistols – Anarchy in the U.K.

Various - 1977

Bugün üzerinde mutabık olduğumuz ve bu sayfalarda buluşmamızı sağlayan pek çok değerin izini sürün; hemen hemen hepsinin 1977’ye çıktığını göreceksiniz. O sene bizi bugün tanımlayan üç şey yaşandı. Apple kişisel bilgisayar alanında devrim yapan cihazı Apple II‘yı çıkarttı. George Lucas neredeyse günaşırı fenomen olan Star Wars‘ı sürdü piyasaya. Ve Britanya’da çengelli iğne takıp hiçbir şeyi umursamayan bir grup genç punk rock‘ı hediye ettiler dünyaya. İlki dünyanın kapılarını birbirine bağladı, ikincisi hayal güçlerine tuval tuttu, üçüncüsü ise muhteşem bir etik kattı lügatımıza: DIY, yani do-it-yourself, yani kendini-ifade-etmek-için-virtüöz-olman-gerekmiyor. İnternet kültürü bu üçünün kavşağı değil mi bir noktada?

 

2. Pink Floyd – Another Brick in the Wall (part 2)

02 Another Brick in the Wall

Pink Floyd 1972’de kendini çok enteresan bir pozisyonda bulmuştu. Yaptıkları müzik deneysel, saykedelik ve uçarıydı; ama ne hikmetse bir nesle dokunmuş ve o dönemki taze albümleri Dark Side of the Moon rekor üstüne rekor kırmıştı listelerde. Grup kendini dünya çapında ünlü ve hatırı sayılır mertebede zengin buldu. İkisiyle de rahat edemediler. Para kötü yatırımlarla suyunu çekerken, şöhretin sonu Roger Waters’ın konserde hayranlara tükürmesine vardı. Öte yandan eski dostları ve grubun ayrılmış kurucu üyesi Syd Barrett’ın akli durumu da kötülüyordu her geçen gün. İşte The Wall böylesi bir psikolojiyle yazıldı. Waters’ın başyapıtı, etrafındaki duvarıyla baş etmeye çalışan Pink’i anlatıyordu. Bir konsept albümdü, tematikti ve değindiği temalardan biri de bu duvara tuğlaların ne kadar küçük yaştan örülmeye başladığıydı. Mutsuz öğretmenler ciddi bir parçasıydı bu mitolojik işin. Bunu anlattığı şarkılardan biri de marş, pelesenk oldu. Daha bir şey söylemeye gerek var mı?

 

3. Bijelo Dugme – Bitanga i Princeza

03 bitanga i princeza

Balkan müziği başkadır. Gerçekten başkadır. Zaman ölçülerinden, vokallere kadar her şeyi biraz daha farklı yaparlar. Belki de bu kadar fazla uygarlığın kavşağında durmanın getirdiği bir kafa karışıklığıdır bu. Belki de üzümü yeyip bağını sorgulamamız gerekir. Ne de olsa bu gariplik 70’lerde dünyaya hükmeden pek çok deneysel ve progresif rock müzik bırakmalarına sebep oldu. Şüphesiz bunların arasında Goran Bregovic’in liderliğindeki Bijelo Dugme bambaşka bir yerdeydi. Onların new wave tarzına geçmeden önceki son ciddi rock albümleri de tarihe başka bir yerinden yazıldı. YU 100 listesine göre gelmiş geçmiş en iyi 10. Yugoslav albümünün son parçası da bir başka harikadır, biz buradan önermiş olalım!

 

4. Joy Division – Love Will Tear Us Apart

Portrait of Joy Division

Love Will Tear Us Apart’ın baş döndürücü şekli ve hüviyetine müzik alimleri post-punk derler. Daha birinci maddede punk derken, post’una nereden geldik diye soruyorsanız eğer; çok haklısınız. Punk etkili olmasına rağmen kısa ömürlü bir müzik dalıydı. Etkiliydi, çünkü kulağını eşelediği herkes dönüp büyük işler yaptılar müzik dünyasında. Kısa ömürlüydü, çünkü punk yapan çocuklar; eh, bir noktadan sonra enstrümanlarını çalmayı öğrendiler. O DIY etiği, o sistem dışılık hâlâ vardı; ama artık salt isyan değildi anlattıkları. Onlar kalplerini kıran aşklardan, kollarını yoran taşlardan ve kafalarında yer işgal eden bulutlardan da söz etmek istediler. Tam o noktada post-punk girdi hayatımıza. En ön safında da Ian Curtis’in karamel sesi vardı.

 

5. AC/DC – For Those About To Rock (We Salute You)

05 For those about to rock

AC/DC’nin en mühür, en unutulmaz, en damga şarkısı bu mu? Sanmıyoruz. Ama liste belirli yıllara, belirli dönemlere ve belirli akımlara ayrılmıştı. Bazı grupları bazı yerlere koymak gerekiyordu ve AC/DC’nin bütün diğer bayrak şarkılarının yeri kapılmıştı önceden. E ama hard rock‘ın ön cephe askerlerine bir selam çakmak gerekiyordu. En nihayetinde göz deviren bir tercih olmadı For Those About to Rock. Çünkü, birincisi: Şarkıda toplar patlıyordu ve biz bundan daha rock çok şey düşünemiyoruz. Ama daha önemlisi, ikincisi: AC/DC’yi evrensel bir değer yapan her şey bu şarkıda bulunabiliyordu. Herkesi kapsayan bir rock selamıydı çünkü bu şarkı. Her neysen, rengin, dilin, dinin ya da inançların önemli değil. Sallanıp yuvarlanmaya geldiysen, selamımız sana.

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.