Sibernetik veya güdüm bilimi; canlı ve cansız tüm karmaşık sistemlerin denetlenmesi ve yönetilmesini inceleyen bilim dalıdır.

Sibernetik, düzenli sistemlerin, bu sistemlerin yapılarının, limitlerinin ve sistemin imkânlarının araştırılmasına ilişkin disiplinlerarası bir yaklaşımı içerir. Sibernetiğin konu aldığı sistemler mekanik, fiziksel, biyolojik, düşünsel ve sosyal olabilir.

Yazıya Wikipedia‘dan aldığımız bir tanımlamayla başladık çünkü bu hafta ve bu haftayı takip eden sıradaki üç hafta boyunca sibernetik kavramını yakından ilgilendiren ya da bu kavramdan yararlanan bir takım meselelerden bahsedeceğiz. Ne halt yemeye günlük hayatımızda yeri olmayan(?) bu kavramdan konuşacağız derseniz; sıkı takipçilerimizin bildiği üzere zaman zaman, üzerine günlük hayatta pek de detaylıca konuşmadığımız kavramları ele alıp bu kavramları suyunu çıkarırcasına konuştuğumuz yazı dosyaları hazırlıyoruz. Geek Dosya demekten pek bir keyif aldığımız bu yazı dosyalarını hazırlarken elbette açıklayıcı ve ilgi çekici olmayı önceliyoruz fakat -huyumuz kurusun- o ay seçtiğimiz kavramı en çok da farklı bir köşesinden tutup incelemek asıl misyonumuz oluyor. Bu yüzdendir ve kaynağa birinci elden ulaşamayacağınız bir dönemde olduğumuzdandır ki önümüzdeki dört hafta için işinizi kolaylaştırmak adına sibernetik veya güdüm bilimi dediğimiz kavramın tanımını Wikipedia sayfalarından alıp bu sayfanın başına tutturduk.

Günümüzde sibernetik kavramından türetilen diğer kavramlar, örneğin internete karşılık olarak kullandığımız siber alem, türetildikleri kavramın kendisinden daha sık ve yaygın kullanıldıklarından, sibernetik kelimesi robotik veya sanal bir çağrışım yapar hale geldi duyanların zihninde. Ancak tanımın son cümlesinden de çıkarılabileceği gibi, işleyen ya da işlemesi beklentisinde olunan devinimlerin tümü; pek âlâ devlet, saat, insan bedeni, güneş sistemi veyahut bir gemi dahi sibernetik biliminin ilgi alanındadır. Sibernetik kavramını, bu içeriklerinden uzaklaştırıp robotik ve sanal bir anlam çağrışımına sürükleyen en popüler kavramlardan biriyse siber organizmalar ya da söylemesi daha havalı haliyle cyborglardır.

cyborgs_by_mikaelwang-d6e6qw1
Kendilerini materyalist ve/veya fütüristik olarak tanımlayan insanlar, kendi elleriyle yarattıkları mekanik ve elektronik sistemleri halihazırda sahip oldukları biyolojik sistemleri olan vücutlarından daha üstün görme eğilimindedirler. Öyle ki kendi yarattıkları suni sistemleri tanıdıkları günden bu yana bazı insanlar, biyolojik sistem harikası olan vücutlarını bu suni sistemlerle modifiye edebilmenin hayalini kurar. Bu noktada enteresan olansa, hayata bakış açıları daha romantik ve entüisyonist olan sanatçılar, genellikle bu hayali bir kabus, kaos teorisi olarak yorumlar ve sanatlarında, suni sistemler ve insan bedeninin birleşimini bu doğrultuda şekillendirirler. İnsan zihninin iki farkı köşesindeki iki farklı bakış açısı zamanla birbirlerini etkiler hale gelir: Bilim adamlarının çabalarından etkilenilerek yazılan bilim-kurgu eserlerinden etkilenen bilim adamları, daha farklı çabalara ilham kaynağı bulurlar. İşte bu yüzden; bilinç, vücut, mekanik ve artık sanal yapılardan oluşan organizmalar bir arada ya da farklı kombinasyonlar halinde ne bilim dünyasının ne de sanat dünyasının gündeminden bir türlü düşemezler.

Peki biz bu bilgiyle ne yapacağız? Ben bu yazıyı burada ne bir bilim adamı ne de bir sanatçı sıfatıyla yazıyorum. Bu yüzden süregelen çekişme ve/veya etkileşime bir sonuç getirmeye ne niyetim ne de kabiliyetim var. Ancak bilgi birikimim ve ilgi alanlarım ile mevzubahis konunun sanat ve kurgu yönüne daha hakim bir yorumcu sıfatını da kendime yakıştırabilirim. Bu doğrultuda siber organizmaların, son kez açıklamak gerekirse; bilinç, vücut, mekanik ve sanal yapıların bir arada veya farklı kombinasyonlarla canlı veya cansız işleyen bir sisteme dönüştürülmüş organizmaların, özellikle baskın kültürde yer etmiş kurgusal örneklerine yorumlar getirebiliriz.

blade-runner
Cyborg kavramının baskın kültürde ilk kez ses uyandırmasına sebep olan eserlerden Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi? ya da daha çok tüketilen film versiyonu Blade Runner‘a baktığınızda siber organizmaların, insan bedeninden bir parça taşımadıklarını ancak birebir aynısı diyebileceğiniz sentetik bir bedene sahip olduklarını görürsünüz. Bu eserlerde Philip K. Dick‘in irdelediği şey doğal olmaya çok yakın hale getirilen sentetik siber organizmaların zamanla bedensel duyular haricinde zihinsel duyular da geliştirerek bir bilinç oluşturabilmesinin sonuçlarının ne olacağıdır. Kurgu dahilinde vuku bulan hadise, hem insanları hem de siber organizmaları etkileyecek bir kaos ortamının oluşmasıdır. İnsan kendi ürettiği suni sistemin kendinden üstün gelmesini seyreder ve doğasını gerçekleştirerek kendinden üstün olanı alt etme çabasına girer. Oluşumlarında veya başlarına gelecek diğer vahşetlerde hiçbir suç ve sorumlulukları olmayan siber organizmalar ise yeni öğrendikleri hayatta kalma doğasını gerçekleştirmeye çalışırlar. Özellikle eserin kitap versiyonunda okuyucu, bir haklı seçmeye zorlanır ancak sonuç genellikle ikilemde kalmak olur.

2015 yapımı film Ex Machina‘da da durum tamamen aynıdır: Turing testleriyle, insanlığa yakınlığı ölçülmeye ve arttırılmaya çalışılan androidin bilinci, nihayet insan bilincinin erginliğine ulaştığında ve ister istemez suni özellikleri ile insana üstünlük kurduğunda hem ana karakter Caleb hem de seyirci o ana kadar gelişimini desteklediği android Ava’nın hayatta kalma doğasını gerçekleştirmesinin haklılığını sorgular ve yine ikilemde bırakılır.

Peşine Terminator, Bicentennial Man, Ghost in the Shell gibi eserleri takabileceğimiz bu örnekler bir siber organizmanın hangi noktada “insanlık” kavramına dahil edilip yaşama hakkı iddia edebileceğini sorgular ve bu sorgu genel görüde baskın bir cevap bulamaz, ikilemde kalmaya mahkum olur.

Ex-Machina-Download-Wallpapers
Öte yandan süreci tersine işleyen örnekler de bulabilirsiniz: İngiliz bilim-kurgu dizisi Doctor Who‘nun 1966’da yayınlanan dördüncü sezonunda karşılaştığımız ve dizinin devam eden modern bölümlerinde hala yer bulan Cybermen, sanıyorum insandan siber organizmaya dönüşme durumuna, biraz karikatürize olmakla beraber, en net örnek. Hikayelerini bir bütün olarak dinlediğinizde Cybermen, oldukça trajik bir öyküye sahip: Mondas adlı bir gezegende yaşayan insanlar hızlı endüstriyelleşmenin sonucunda yaşanmaz halde kirlenen dünyalarında, hayatta kalabilmek için hastalanan organlarını mekanik eş değerleri ile değiştirirler. Zamanla acı çekmemek ve duygusallaşıp evrimlerini engellememek için sinir sistemlerine ve duygularına teknolojik yollarla ket vururlar. Bu değişim zamanla öyle bir noktaya varır ki ırkın bedeninde beyinleri dışında biyolojik bir parça kalmaz, bu duygusuz siber organizmaların tek gayesi artık evrimlerini sürdürmektir. Dizinin yapısı gereği, Cybermen trajedisi derin ve koyu tonlarda işlenemez ancak Cybermen’in yer aldığı her bölümde etten, kemikten, histen arınmış bu siber organizmaların içinde bir irade arayışı alt metinde yer bulur.

Cybermen hikayesini ikiye böldüğünüzde ise iki ayrı eserle karşılaşabilirsiniz: 1995 yapımı Ghost in the Shell animesinde insanlaşan androidlerin yanında, gitgide biyolojik bedenlerini terk edip mekanik vücutlara sahip olmayı tercih eden insanlar da vardır. Cybermen’den farklı olarak bilinçlerini korurlar ancak aynı dünyada androidler bilinç kazandığından bir süre sonra kimin gerçekten insan olduğu, kişinin kendisinin bile sorgulaması gereken duruma gelir. İnsan robotlaştığına ve robot da insanlaştığına göre artık robot ve insan diye iki ayrı kavram kalmış mıdır, kaldıysa bunları ayıran nedir, soruları her dikkatli izleyicinin kafasını kurcalar.

cybermen-625x352
Cybermen hikayesinin diğer yarısında ise insanların ilaçlar ile duygularına ket vurulduğu ve sadece yaşamlarını devam ettirmeyi amaçlayan hissiz canlılar halini aldığı 2002 yapımı Equilibrium filmini görebilirsiniz. Bu filmde insanın siber organizmaya dönüşümü görünüş itibariyle önceki tüm örneklere göre daha basitmiş gibi gözükse de bu filmde insanın insanlığından Ghost in the Shell’deki örneklerden daha az şey kaybettiğini söyleyebilir miyiz? O örnekte insanlar, insan olma farkındalığını fiziki şartlar nedeniyle kaybederken Equilibrium’da ilacı kullanan kişiler; aile kurup, düşünüp, çalışabilmelerine rağmen Ghost in the Shell örneğindekilerin aksine tutku, estetik, sinir gibi hislerden tamamıyla arınmışlardır. Bu üç durumda insanı insan yapan iradesi midir, bedeni midir, hisleri midir yoksa hepsinin tutarlılığı mıdır?

Odak noktalarının bizim sorgumuzdan farklı olmaları nedeniyle tahlil etmesi zor olan bu örnekler dikkatli incelendiğinde ve üzerine düşünüldüğünde insanın “insanlık” kavramanı neyin yoksunluğu sonucunda terk ettiği sorusu her bir nefeste şişmeye başlar. Bu soruya cevap vermek daha önce sorduğumuz, bir organizmayı ne insan yapar, sorusuna göre, cevaplar öznel olacak olsa da, daha kolay gelir. Fakat buna verilecek cevap önceki soruya da bir cevap olacağından ve o soruya hiçbir cevabı uygun bulamadığımızdan kendimizi bir ikilemin ortasında daha buluruz.

ghost-in-the-shell
Düşülen bu ikilemler bizim ya da ikileme düşecek kurgusal ortamı yaratan sanatçıların hatası gibi düşünülebilir ama aslında; insanlık, bilinç, siber organizmalar gibi iddialı ve havalı terimleri şu anda sorguluyor olmamızın sebebi zamanında sadece bir geminin akıbetine hiçbir filozofun genel kabul görecek bir cevap bulamaması yüzündendir. Sibernetik kelimesinin Antik Yunanca’da dümen anlamına gelmesi de sanıyorum burada bir ironiklik kazanır:

Girit’ten zaferle dönen Theseus’un gemisi Atina’da hatıra olarak uzun süre muhafaza edilir. Zamanla geminin tahtaları çürüdükçe yenileriyle değiştirilir. Bir gün kürekler yenilenir; öbür gün yelken direkleri; sonra güverte, pruva, dümen… Öyle ki, bir gün geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz. Bu durumda gemi hala Theseus’un gemisi midir? Peki, değiştirilen tüm parçalar bir tarafta saklansa ve bunlar kullanılarak ikinci bir gemi yapılsa, o gemi Theseus’un gemisi mi olur? Birisi Theseus’un gemisi ise diğeri nedir?

Author

Lord olmak için yola çıkan gariban geek kendini bir anda yazar olarak buldu. Geek kültürüyle küçük şakalaşmalarını, sinemayla flörtlerini yazıya dökmek için burada. Muhitte Geek_Lord olarak bulabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.