Uzun bir süredir etrafımdaki insanlar Shingeki no Kyojin’in ne kadar izlenesi bir seri olduğundan bahsediyordu. Tokyo gezim sırasında Akihabara’da bu seriye ait sayısız figür ve eşya gördüm ve bu da merak katsayımı bir hayli arttırdı. İstanbul’a döndükten sonra hemen seriyi izlemeye başladım ve bitirdiğimde çok uzun zamandır bu kadar sağlam bir seri izlemediğimi fark ettim. İşin güzel tarafı ikinci sezonu bekliyor olmamız. Konu kabaca insanoğlunun Titan denilen dev insanımsı varlıklara karşı verdiği hayatta kalma mücadelesinden ibaret ancak bölümleri devirdikçe aksiyon, entrika, merak unsurlarının mükemmel harmanına kendinizi kaptırdığınızı fark ediyorsunuz.
SURVIVAL TEMASI DAHA GERÇEKÇİ ANLATILAMAZDI
Herşeyden önce çok basit gibi görünen bir konusu olması sizi şaşırtmasın. Survival teması hiç bu kadar gerçekçi ve detaylı bir şekilde gözler önüne serilmemişti. Seriyi izlerken insanların Titan’lara karşı ne kadar çaresiz ve güçsüz olduklarına tanık oluyorsunuz. Bu çaresizlik hissi her bölümde git gide abartılarak gözümüze sokuluyor, “nasıl olacak artık daha iç karartıcı bir hal alamaz durum?” derken tünelin sonundaki ışığı görüyoruz ancak bu ışık bile uzun süreli olmuyor.
KILICIMDIR FALÇATAM
Devasa varlıklar olan Titanlara karşı karınca boyutunda kalan insanların geliştirdiği savunma sistemlerine değinelim biraz. Seride 3D Maneuver Gear olarak adlandırılan hem atak hem de defans için kullanılan mekanizmalarla donatılmış askerler mevcut. Bu mekanizmalar, kablo ve tüplü sistemlere dayanıyorlar. Bu sistem gayet detaylı ve mantıklı bir şekilde anlatılıyor. Titanlarla olan savaş sahnelerinde 3D Gear’ın kullanım yelpazesinin genişliği ve animasyondaki estetiği dikkatinizi çekecek emin olun. Serideki askerlerin donanımı falçata kıvamında büyük kılıçlar ve 3D Maneuver Gear’dan ibaret.
Titanların karşısına sadece bu ekipmanla mı çıkıyor peki insanlar? Cevap evet ancak bu sizi şaşırtmasın çünkü izlediğiniz zaman seyriniz “oha, vay, yuh” gibi efektlerle bezenecek. Bütün olay hayatta kalmak olduğu için ordu kavramının seride çok önemli bir yeri var. Ordu üç farklı bölüme ayrılmış durumda. Duvarlarda garnizonun bir parçası olarak bekçilik görevini yapanlar, biraz askerler arasında gözü yaymak isteyenler oluyorlar. Duvarların dışına çıkıp Titanlarla birebir savaşmak için eğitilmiş elit birlik Recon Corps en tehlikeli görevleri üstlenenler ama aslında ordunun en önemli konumundalar. Military Police ise kralı korumakla görevli birlik.
İnsanlığın bu ürkütücü derecedeki varlıklara karşı olan en büyük savunması üç sete bölünmüş olan duvarlar, Wall Maria, Wall Rose ve Wall Sina. En dış duvarın içinde köy halkı, ikinci sette orta halli halk, ve en iç duvardaysa kaymak tabaka mevcut. Yani içeriye girdikçe entrikalar, alavereler ve dalavereler coşuyor da coşuyor. Bu kadar aksiyonun içinde hikayenin dağılmadan anlatılabilmesi ise ayrı bir artı.
SADELİK VE DETAYIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Titan, Titan dedik ama nedir bu Titanlar ? Seri şu ana kadar bana göre animelerde gördüğüm en rahatsız edici ve ürkütücü tasarımlardan birkaçına sahip. Titanlar aslında sadece çıplak dev insanlardan ibaret ama olay yüzlerinde ve ifadelerinde bitiyor. Hem sade hem de korkutucu. Attack on Titan için detaylarla bezenmiş bir seri diyebiliriz. Hangi bölümü izliyorsanız izliyor olun derin diyaloglar ve gerçekçi havasını hiçbir zaman kaybetmiyor. Vahşet istiyorsanız doğru yerdesiniz çünkü yukarıda okuduklarınızdan da anlaşılacağı gibi hiç lay lay lomluk bir durum söz konusu değil. Havada uçuşan uzuvlar, kan revan, ceset dolu sahneler neredeyse her bölümde karışımıza çıkıyor.
Genel olarak bakıldığında Attack on Titan izleyiciyi baştan sona kitlemeyi başarıyor ve bir sonraki bölümü izlemek için sabredemiyorsunuz. Alışıla gelmiş serilerden farklı birşey arıyorsanız ve fantastik öğelerle bezenmiş animeleri seviyorsanız Shingeki no Kyojin bu açlığınızı fazlasıyla giderecek.