Geekyapar bünyesinde yazmış olduğum ilk dosya konularımdan biri “korku filmleri” idi ve ben de bu türe en uzak insanlardan biri olarak konuyu ne yapıp ne edip kendi alanıma çekmeyi başarmıştım. Bununla gurur mu duymalıyım yoksa işi kaçamak bir şekilde halletmişim gibi mi bakmalıyım hiç bilmiyorum ama izlemekten asla sıkılmadığım filmlerden olan Zombieland’i dosyama dahil etmek için inanın başka bir çarem yoktu. Kanıtı da burada.

Komedi denildiğinde akan sular duruyor benim için. Özellikle de post-apokaliptik bir temayla birleşirse değmeyin keyfime. Zombieland de tam olarak böyle bir şeydi aslına bakarsanız. This Is The End de öyleydi keza. Zaten sırf bu yüzden şu türdeki filmlere inanılmaz tav oluyorum anlamsızca. Anlamsızca diyorum ama gerçekten öyle, bir sebebim yok yükselmek için. Sadece öyle işte.

Bir sene evvel yaptığım şu haberi de buraya tekrar iliştirmek isterim izninizle. Çünkü Zombieland’in bir devam filminin geleceğini ve bunun on yıldan da uzun bir süre sonra olacağını duyurmak, benim için ayrı bir şeydi. Her “sequel” beni eşit miktarda memnun etmez, ancak Zombieland’in bozmak ve beklentilerimi karşılayamamak için hiçbir sebebi yok. Zaten taptaze ilk fragmanıyla da bunu kanıtlıyor:

Fragmanın girişinde başrol oyuncularımızın her birinin kallavi olduğunu zaten söylüyorlar. Yetmiyor, üstüne bir de yeni oyuncuları da üzerimize krema gibi sıkıveriyorlar. (Rosario Dawson’dı o, evet arkadaşlar) Tüm bunlar az gelmiş gibi biraz da yeni filmin odak noktasının bir “ayna” durumundan hallice olduğunu sezdiriyorlar bize.

Zombilerin ele geçirdiği ve mitoz bölünmeyle çoğalırcasına asla sayılarının tükenmediği şu post-apokaliptik dünyamızda yeni insanlar tanıyacağız. Ekibimizin bir orta yaşlı, iki genç-yetişkin ve bir de genç olmak üzere dört kişilik aile kontenjanını, yeni gelen ekip tiye alacak gibi. Jessie Eisenberg’ün yanlışlıkla vurduğu ama şansına ıskaladığı sarışın hanım kızımız, ekibin Abigail Breslin’i sanki. Woody Harrelson’ın Elvis tiplemesinin karşısında gelip birebir şekilde onun söylediklerini söyleyen abimiz de bu “ayna ekibi”nin orta yaşlı elemanı mesela. Rosario Dawson’ın manyak karakterinin Emma Stone’a ve son olarak da kıvırcık saçlı genç çocuğun da birebir Jessie Eisenberg’e eş düştüğünden neredeyse eminim diyebilirim.

Bir devam filminden, özellikle de Endgame’in Avatar’ı gişede alt etme girişimlerinden galip geldiği bu gişe canavarı filmleri döneminde, Zombieland gibi herkesçe coşulmayan bir filmin ikinci projesinden ne bekleyebiliriz gerçekten bilmiyorum. Zaten şu fragmana kadar da bir fikrim yoktu doğrusunu isterseniz. Ama itiraf etmeliyim ki Zombieland: Double Tap’in gelmesini artık iple çekmeye başladım diyebilirim. Hep Inception-vari kafa patlatmalı filmlere mi gömüleceğiz, hep mi felsefe yapacağız? Biraz da zombi avlama rehberi temalı bir şeyler izleyelim, yanında gülelim eğlenelim, n’olur sanki?

Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.