Konumuz İskandinav mitolojisi olduğunda üzerinde çalışacak bol bol materyalimiz oluyor. Tanrılardan da savaşlarından da bol bol bahsediyor, bazen daha da ötesinden, yeri geliyor Jörmüngandr’dan yeri geliyor Ragnarok’tan bahsediyoruz- Bunların hepsi üzerine o kadar çok şey söylendi ki artık benim söyleyecek pek bir şeyim kaldığını düşünmüyorum. Buna rağmen İskandinav mitleri benim de ilgimi çeken bir konu madem, ben de ilgimi en çok çeken fakat üzerine yeterince konuşulmadığını düşündüğüm bir konudan gireyim dedim. Bugün bahsedeceğim figürler Nornlar, yani kaderin ta kendisi.

Kader teması modern veya antik birçok eserde karşımıza çeşitli şekillerde çıkan bir tema aslında. Kahramanların, kaderlerine isyan etmediklerini pek görmeyiz mesela. Nasıl Patroklus öldüğünde, Achilles sessiz kalmıyorsa İskandinav mitlerinde de sadece kahramanlar değil tanrılar için de aynısı geçerli. Kaderin hüküm alanı, tanrılardan daha geniş. Kader, tanrılara da hükmediyor esasında. Bu da onu, tanrıların üstünde bir güç yapar.

Edita-Woodcarver (Deviantart)

İskandinav mitlerinde kader dendiğinde aklımıza üç tanrıça geliyor: Nornlar olarak bildiğimiz Urd, Verdandi ve Skuld. Aslında bu üçüne tanrıça demek de doğru değil zira Nornlar kendi içlerinde bir ırk olarak kabul ediliyor, tanrı değiller yani. Tanrılara bile hükmeden, mitoloji içindeki bütün olaylardan bağımsız fakat bir o kadar da o olaylara bağlı farklı bir ırktan bahsediyoruz. Durum böyle olunca da insanların kafasındaki Norn figürü de devamlı olarak değişikliğe uğruyor. Thor hakkında konuşurken bahsettiğimiz yargılar mesela, Nornlar hakkında kabul edilenlerden daha yaygın.

Nornlar hakkındaki en yaygın bilinen bilgi, isimleri. Völuspá’ya göre Urd geçmişi, Verdandi şimdiyi ve Skuld da geleceği sembolize ediyor. Bu birisi geçmişi, birisi geleceği, birisi de günümüzü görüyor ve yazıyor demek değil. Mitin bazı versiyonlarında evet, bu şekilde fakat bu kesinlikle böyledir diye bir şey diyemiyoruz. Zaten dediğim gibi, hiçbir mit için kesin konuşmak mümkün değil. Eh, ama bu başka bir zamanın tartışması diyelim.

Kendi kaderine isyan eden kahramanlar demiştim ya, onları bir kez daha gözümüzün önüne getirelim. Kaderlerine isyan etmeleri demek, çok güçlü kahramanlar olmalarına rağmen kaderleri üzerinde herhangi bir değişiklik yapamamaları demek. Bu da demek oluyor ki İskandinav mitolojisinde, kadere müdahale edemeyiz. Kader var olacaktır, onu durduramayız, şeklini değiştiremeyiz. Ona isyan etsek de o görmez. Zira kaderin gözü kördür. Buna bağlı olarak Urd, Verdandi ve Skuld çoğunlukla kör olarak tasvir edilir.

Alexander Rothaug – The Three Fates

Bir diğer tasvir de kaderi nasıl kontrol ettikleri ya da nasıl kadere hükmettikleri ile alakalı. Bunun hakkında da bir sürü mit var fakat en yaygınlarından birisi örgü. Nornların, insanların yaşamlarını kaderin kilimine ördüğü düşünülüyor. Her bir ip, bir insanın hayatını sembolize ediyor. Her bir ipin uzunluğu da o insanın hayatının uzunluğu oluyor haliyle. Bazı ipler kısayken bazıları uzun, bu da bazı insanların diğerlerinden daha uzun yaşadığı manasına geliyor. Durum böyle bile olsa, kilimin dengesi için bu çok değerli. Zira kilimin detayları, bütününü oluşturuyor. Tolkien’in de dediği gibi, “En küçük insan bile geleceğin seyrini değiştirebilir.”

Kaderin tanrılara da hükmettiğini söyledik ya, bu kilimdeki iplerin arasında tanrıların ipleri de var. İnsanların ve tanrıların kaderleri aynı kilim üzerine nakış ediliyor. Bu, biraz şiirsel geliyor bana açıkçası. Anlıyoruz ki İskandinav mitolojisinde tanrılar ve insanlar birbirinden tamamen kopuk değiller, ikisinin de hayatları aynı düzlemde aynı materyalden işleniyor. İkisinin de hükmedemeyeceği üstün bir güç var ve bu güç, kader.

Kaderin bu denli güçlü olması da tabii ki şans ve rastlantıyı ortadan kaldırıyor. Bu da hiçbir şeyin şansa dayalı olmadığı manasına geliyor. Bu da kahramanlarımızın kendi yaptıkları şeylerle övünebilmelerine zemin hazırlıyor zira eğer hiçbir şey şansa dayalı değilse bu o kişinin kaderinin şanlı olduğunu gösterir, değil mi? Beowulf’un da, Hrothgar’ın da yaptıklarıyla övünmeleri, bir nevi kader yarıştırmak aslında. Düşünsenize Beowulf, kadere o denli güveniyor ki Grendel ile savaşmaya giderken yanına kılıç almıyor. Hangisinin daha şanlı olduğuna kader karar versin, kadere müdahale etme yolunda hiçbir adım atmasın istiyor.

Bütün bunlarla beraber bir kez daha belirtmekte fayda var ki söz konusu mitler olunca kesin bir versiyondan bahsetmek mümkün değil. Hani dedim ya Völuspá’ya göre Nornlar üç kişi diye, mesela Fáfnismál’a göre durum bundan farklı. Fáfnismál’da kimsenin kaç tane olduğunu tam olarak bilmediği Nornlardan bahsediliyor. Yine Fáfnismál’da ayrıca Nornlar tanrılardan ayrı bir varlık olarak betimlenmiyor, bazılarının elflerden bazılarının da cücelerden geldiği söyleniyor.

İskandinav mitlerine göre kader böyle. Var mıdır sizin de Nornlar hakkında eklemek istediğiniz, şunu yazmamışsın, şunu yanlış yazmışsın, bu böyle olmaz, vay efendim bu neden böyle falan dediğiniz? Varsa, unutmayalım, yorumlarda buluşalım. Haydi görüşürüz!

Author

Batı Edebiyatları okur, kedi sever. Bir de buralarda yazıp çizer. @mightbeyagmur

1 Comment

  1. İskandinav mitolojisi çok karışık bir konu ve olabildiğince açıklayıcı olmaya çalışmışsın bu yüzden yazın hakkında didişebilmek için biraz daha mitolojik konulara derinlemesine girmemiz lazım 🙂 Her neyse çok akıcı güzel bir çalışma olmuş ve kader bir okur takipçi olarak beni buraya getirmiş oldu. Saygılar efenim 🙂

Onur Çağlayan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.