Sene ya 2004, ya da 2005’ti. Zaman konusunu değil ama, içeriği çok net hatırlıyorum; Level dergisinde bir röportaj vardı. Yabancı bir oyun yapımcısına, “sizce şu an oyun dünyası hangi evrede?” diye sorulmuş, oyun yapımcısı da “daha ergenlikten çıkamadık” demişti. Çok etkilenmiştim o laftan. O benim kafamda bir nişane olarak kaldı ve oyun dünyasını okumaya biraz da o laf üzerinden devam ettim. Braid’in öncülüğünü yaptığı indie devrimi ve peşinden gelen alternatif hikaye anlatım teknikleri, biraz bu ergenliğin kırılması gibi gelmişti mesela bana. Ama o lafı takiben geçen on yıl boyunca, oyun dünyası hiçbir zaman net olarak o ergenlikten çıkamadı.

Omega Labyrinth 2

Kanıt mı istiyorsunuz? Gelin D3 Publisher ve Matrix Software’in yayınladığı Omega Labyrinth’e bir göz atalım. Oyunumuz PS Vita için çıkan bir Roguelike. Has roguelike’lardan, yani her seferinde öldüğünüzde tüm gelişiminizi kaybediyor, tekrar zindanın birinci seviyesinden tamamen rastgele yeniden karılmış bölümlerde kapışmaya devam ediyorsunuz. Siz bir hareket ederseniz, düşmanlarınız da bir hareket ediyor.

Buraya kadar bir problem yok. Sorun, oyunun amacında. Omega Labyrinth, Anberyl Girls Academy’de geçiyor. Ana karakterimiz Aina isimli bir kız. Aina ve arkadaşlarının kulağına, okulda bir yerde gizlenmiş “Güzellik Kutsal Kasesi” dedikodusu çalınıyor. Rivayete göre bu Kase, sahibine her dilediği şeyi sunuyor. Aina’nın dileği? Memelerini büyütmek. Oyunun meme büyütmeyle ilgili tek derdi bu değil. Düşmanları yok ettikçe, “Omega Power” kazanıyorsunuz. Omega Power kadınsal bir güç. Bu yüzden de –tabii ki- memede saklanıyor. Arttıkça, kup boyutunuz büyüyor. Ha bir de, bilinmeyen eşyalar memelerinize dokundurarak tanımlıyorsunuz. Evet.

Omega Labyrinth 3

Ya gerçekten, artık şu sektörde şu tip oyunların yer bulmaması gerekiyor be. Samimiyetle söylüyorum, bu nedir? Kimse bana “Japonya” da demesin, anlıyorum Japonya’nın farklı bir kültürü olduğunu. Ama aynı anda Persona’ları, Metal Gear Solid’leri çıkartan memleket Japonya. Daha iyisini, daha yetişkinini yapabiliyorlar. Bu kadar ergenliğe düşmek evrensel bir durum, bunun dönemsel bir izahı yok, kültürel bir izdüşümden çıkmıyor. Bu basitçe, sarih bir biçimde ergen bir fikir ürünü. Ve artık video oyunları 40’ına merdiven dayadı. 70’lerin Yeşilçam’ı gibi olmaktan sıyrılabilir. Sıyrılmalı. Sene olmuş 2015, güçlendikçe memesi büyüyen kız nedir Allah kitap aşkına ya? Erotizm olacaksa ona da varım, ama bu oyunları yetişkinliği çok seksli bir yer olarak hayal eden 12-14 yaşındaki erkek çocuklarına yönelik geliştirme hâlini terk edelim artık oyun dünyası olarak bence be…

 

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.