Gelmiş geçmiş en iyi 10 serilerimizi özlemiş miydiniz? İstemsiz sebeplerden bir süreliğine ara verdik ama, yine burada, karşınızdayız. Daha önce gelmiş geçmiş en iyi 10 açık dünya serüven oyununu listelerken, şöyle yazmış, sizlere ayrımı nasıl yaptığımızı şu şekilde açıklamıştık:

“Bize göre türün varlığında bir problem yok. Eskiden olduğu gibi “vura vura ilerle oğlum” tipi oyunlar evrilerek daha Adventure vari hikayeler, görev yapıları ve diyaloglar içermeye başladılar, ismi de bu bağlamda, o yönde doğru gelişti. Bununla bir sıkıntımız yok. Fakat bizce türün ikiye ayrılması gerekiyor, lineer ve açık dünya olarak. Çünkü Grand Theft Auto serisi ile, Max Payne serisini aynı kefeye koymak, neresinden bakarsanız bakın, bize doğru gelmiyor. Bu yüzden bu alt türü aldık, serimizin göbeğine yerleştirdik.”

Bu ayrımın arkasındayız. Bizce serüven oyunları (yani İngilizce tabiriyle Action-Adventure oyunları) size ne tip bir özgürlük sunduğuna göre ciddi anlamda farklılaşan bir çatı janr ve bu yüzden de ikiye ayrımalı. Açık dünya serüven oyunlarının tanımını o listede yapmıştık, lineer serüven oyunlarının tanımını ise şimdi yapacağız.

Kriterlerimiz her zamanki gibi, yazıdan önce bold ve listelenmiş vaziyette, şu şekildeler.

  • Her seriden sadece bir oyun alıyoruz.
  • Lineer serüven oyunlarında aynı Açık Dünya serüven oyunlarında olduğu gibi ana amaç düşmanları bir çeşit savaş ile alt etmek, tercihen de bunu yaparken çevre engellerini de aşmaktır. Buradaki en önemli fark, hikaye anlatımının daha çizgisel bölümler üzerinden netleştirilmiş olmasıdır. Neyin ne zaman yapılacağına oyuncu değil, oyun karar verir, oyun çoğunlukla birbiri ardına dizilmiş “level”lardan oluşur. 
  • Ve her zamanki gibi, tarihi önemlerinden çok, safi kalitelerini ele aldık, eğer aynı seride bir oyun ilk oyunun tüm hatalarını düzeltmişse, sadece ilkinin ehemmiyeti fazla diye o oyunu listeye almamazlık etmedik.

Bu serideki diğer listelerimiz ise şu şekildeydi:

Tamam mıyız? Checkpoint’i geçtik mi? Canımız full mü? O halde buyurun, başlayalım!

 

10. The Legend of Zelda: Ocarina of Time

Ocarina of Time

Eğer Amerika’da ya da Japonya’da yaşıyor olsaydık, şu an belki de günahların en büyüğünü işliyor, başıma dev dert alıyordum. Ama Türkiye’de yaşıyoruz ve güzide ülkemizde bu tip bir listeye Zelda yazıldığında sorulacak soru “nasıl 1 numara olmaz?” değil, “Niye girmiş ki listeye?” kıvamında olacaktır. Anormal de değil, Zelda serisi hiçbir zaman öyle büyük kitlelere ulaşamadı Türkiye’de. Ama bu yine de Ocarina of Time’ın şu listesine soktuğumuz türe olan katkılarını yadsıyacağımız anlamına gelmiyor. Target-lock sistemiyle türün temelini atan Ocarina of Time’dır zira. Hâlâ da oynanır.

 

9. Tomb Raider: Anniversary

Tomb Raider Anniversary

Bu listeye bir Tomb Raider oyunu geleceği kesindi. Adımız kadar emin biliyorduk bunu. Gelin görün ki, hangi Tomb Raider oyununu buraya koyacağımız konusunda bir hayli zorlandık. Kafadan elediğimiz bir Chronicles, Angel of Darkness ve Underworld vardı. Sonra birbirine çok benzediğinden, ek paket kıvamındaki II, III ve IV’ü de eledik. Ama en nihayetinde, bize seriyi en iyi temsil eden, bugün de hiç sırıtmayan bir oyun gerekiyordu. O yüzden de Anniversary’yi tercih ettik. Lara’nın ilk macerasının, mis gibi grafikler ve temiz oynanış mekanikleriyle birleşmiş hâli, listeye 9. sıradan girdi.

 

8. Beyond Good & Evil

Beyond Good & Evil

Aslında bir üçlemenin ilk ayağı olacaktı Beyond Good & Evil. Hikayenin girizgaha baya vakit harcaması da buna delaletti. Zaten hem Jade, hem Pey’j, hem de Hillys bir oyunla yetinmeyeceklerini, daha derinden deşileceklerini gösterir niteliktelerdi. Gelin görün ki, eleştirmenlerin tüm övgüsüne, üzerine fırlatılan tüm ödüllere rağmen Beyond Good & Evil’ın devamı gelmedi. Bir ara E3’te bir teaser gösterdiler, umutlandık ama, kimse devamını getirmedi. Hadi sevgili Michel, Rayman mola versin bir iki yıl, sen bize Jade’i ver…

 

7. Prince of Persia: The Sands of Time

Prince of Persia The Sands of Time

Önce bozup, sonra düzelten seriler yazımızda Prince of Persia’yı da yazmıştık hatırlayacaksınız. Prince of Persia 3D, üçüncü boyuta geçerken tökezleyen onlarca oyundan biriydi. Pers Prensi’nin bu yeni boyutta ne yapabileceğini çözmesi, birkaç yılını aldı ama en sonunda karşımıza taş gibi bir şekilde çıkınca unuttuk çözemediği yılları. Sands of Time, neredeyse kusursuz bir oyundu. Sonrasında gelen oyunların kalitesi azaldı mı, arttı mı tartışılır, ama herkesin damağında bir Prens’lik tat bıraktığı kesindir. Baksanıza, bugün insanlar hâlâ yeni PoP istiyorlar.

 

6. Uncharted 2: Among Thieves

Uncharted 2

PS3 sahiplerinin belki de dönüp arkadaşlarına gururla gösterebilecekleri ilk oyundu Uncharted: Drake’s Fortune. Naughty Dog maskot platform oyunlarından mezun olmuş, ciddi, gerçekçi bir oyun yapmıştı. Ama inanın, Uncharted 2 bu kadar iyi olmasaydı o ilk Uncharted’ın zihinlerde ve kalplerde bıraktığı iz, Heavenly Sword, Resistance kıvamında olurdu. Uncharted 2 öylesine kompakt, büyüleyici ve etkileyiciydi ki, bir anda sadece PS3’ün değil, 7. konsol neslinin de en önemli oyun serilerinden biri hâline geldi Naughty Dog’un yeni bebeği. Sonra oradan da ver elini Last of Us.

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.