Oyun dediğin şey, neticede, bir şeyleri simüle etmek için var. Bunların çoğu, gerçek dünyada yaşayamayacağınız şeyler. Ama bir taraftan da, “yaşam simülasyonu” diye bir tür var işte. İlk baktığınızda, türe damga vuran oyun serisi sağ olsun, “e ben gerçek hayatta da çişimi yapıp uyuyorum” dedirtebiliyor insana. Ama türü biraz eşeleyince, asıl meselenin yaşadığınız hayatı birebir simüle etmek değil; yaşayamayacağınız hayatlara göz atmak olduğunu anlıyorsunuz. Yaşam simülasyonlarının kıymeti o noktadan çıkıyor.
Her zamanki gibi kriterlerimiz şu şekildeler:
- Her seriden sadece bir oyun alıyoruz.
- Yaşam simülasyonlarında amaç, bir hayatı oynamaktır. Genelde oyun alanı, kontrol edilen karakterin yaşam alanıdır; fakat hayatta kalma oyunlarının oyun alanı oyuncuya karşı çalışan bir faktör değildir. Genelde oyunun amacı spesifik anlarda belirgin kararlar almak ve bir karakterin spesifik bir hikayesini değil de, genel olarak yaşamını canlandırmaktır. Türü böyle belirledik, listeyi böyle oluşturduk.
- Ve her zamanki gibi, tarihi önemlerinden çok, safi kalitelerini ele aldık, eğer aynı seride bir oyun ilk oyunun tüm hatalarını düzeltmişse, sadece ilkinin ehemmiyeti fazla diye o oyunu listeye almamazlık etmedik.
Bu serideki diğer listelerimiz ise şu şekildeydi:
Hazır mıyız? O hâlde etrafı süsleyip püsleyelim, okulda ne giyeceğimizi belirleyelim, spor mu yapacağımıza yoksa otlağa mı gideceğimize karar verelim ve listemize başlayalım!
10. Viva Pinata
Rare denildiğinde, 80’ler ve özellikle 90’larda akan sular dururdu video oyun dünyasında. Amerikalı stüdyo; Battletoads, GoldenEye, Banjo-Kazooie gibi hitler sayesinde herkesin gönlünde ayrı bir yer tutmuştu. O yüzden, onların yirmi birinci yüzyılda sadece tek bir yeni fikri mülkü hit olarak tutturabilmiş olmaları üzücü. Ama o hitin Viva Pinata olması, biraz acıyı azaltıyor. 2006 yılında Xbox 360 için çıkan Viva Pinata, daha ziyade genç oyuncular için yaratılmış bir oyundu. Ama bu her yaş grubu için eğlenceli olmadığı anlamına gelmiyordu. Çünkü yani, lütfen, renkli pinataları yetiştirmek, koşturmak, etraflarını düzenlemekten kim hoşlanmayabilir?
9. Kudos 2
Gerçekten, şu an bu maddeye bakıp “Nasıl Kudos diye bir oyun olabilir, bunun devamı çıkabilir ve bir gelmiş geçmiş listesine girebilir de ben duymamış olabilirim ya?” diyebilirsiniz. Kudos 2 radarın altında gezen bir oyundu gerçekten de. Positech Games’in geliştirdiği oyunun, Metacritic’te şu an sadece iki eleştirisi var örneğin. O yüzden, Kudos 2’yi bilmemek ayıp değil. Ama gerçekten derinlikli ve vaktinize bir kıskaç gibi yapışan mekaniklerine bir kere elinizi kaptırıp, sonra da hayran olmamak; yine ayıp değil elbette ama, şüphesiz insanüstü bir başarı.
8. Harvest Moon: A Wonderful Life
Harvest Moon serisi evladiyelik bir hanedan. Burada yer verdiğimiz Harvest Moon: A Wonderful Life serinin Dante gibi ortasında duran bir oyunu örneğin. Bize soracak olursanız da, tartışmasız en iyisi. Bir kısmı çiftlik simülasyonu, bir kısmı rol yapma oyunu, büyük bir kısmı da yaşam simülasyonu olan bu oyun, topyekün bir zaman kara deliği hükmünde zaten. Kendisini diğer oyunların önünde listeye almamızın sebebi ise, elbette oyuna eklediği nesiller mekaniği ve bir parça da bu serinin GameCube’a çok yakışıyor olduğu gerçeği…
7. Spore
Çok net konuşuyorum, Will Wright’ın geliştirdiği 2008 tarihli Spore video oyun dünyasının en hakkı yenen oyunlarından biri olabilir. Çıkmadan önce istemsizce yarattığı büyük beklentilerin altında ezildiği doğrudur; ama bu Spore’un temelinde inanılmaz eğlenceli bir oyun olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Evet, Spore’un gerçekten de sadece bir oyunluk ömrü var. Bir kere bir ırkı larva aşamasından galaktik keşfe çıkarttıktan sonra bir daha oynamanın bir anlamı kalmıyor. Ama o tek bir oynanış içerisinde de, emin olun, bu listedeki hiçbir oyundan aşağı kalır bir yanı yok.
6. True Love
1995 tarihinde PC için piyasaya sürülen True Love‘ı tanımlarken “görsel roman” kalıbı da çok kullanıldı; ama biz bu tanıma pek katılmıyoruz. True Love erotik bir yaşam simülasyonu. Evet, elbette erotik kısmı oyunun en büyük çekim noktalarından bir tanesi. Oyunu merak ediyorsanız, muhtemelen bu sebepten dolayı ediyorsunuzdur. Ama bir kere kurduktan sonra başından kalkamamanızın sebebi erotizm değil. True Love sizi çok basit, ama aynı zamanda da çok bağlayıcı simülasyon mekanikleriyle kendine bağımlı ediyor.
