Çok spoiler’a girme niyetinde değilim, çünkü dürüst olmak gerekirse ben de henüz tüm detaylarına vakıf olacak kadar dibine girmedim Horizon’ın. Ancak oyunun bir yan mekaniğini anlatmak istiyorum size. Ancient Vessels diye bir şey çıkıyor haritada. Vessel kelimesi hem kap hem de taşıt anlamına geliyor ama, siz yıllardan gelen video oyun refleksiyle bir gemi çıkacak diye bekliyorsunuz. Az buçuk bir fikriniz oluştuysa, en kötü bir araç bekliyorsunuz.

Sonra kupa çıkıyor. 

Horizon Zero Dawn 4

Yanlış olmasın sevgili güzel geek alemi. Kahve kupası çıkıyor. Ana karakterimiz Aloy ve onun uygarlığı, bizim içine kahve döküp üzerine saçma sapan logolar bastığımız kupayı kadim kap olarak not ediyorlar. Analizleri ve yorumları korkunç komik. Siz gerçek hayatta yirmi birinci yüzyılda yaşamış bir insan olarak, o kupanın üzerindeki logonun muhtemelen beş dolara falan yaptırılmış ve üzerine çok düşünülmemiş bir şirket logosu olduğunu biliyorsunuz. Aloy ve uygarlığı bilmiyor.

Kahve kupası en basit örnek. Teknoloji, adetler, binalar, Tanrı anlayışı… Horizon’ın tüm dünyası bir temel konsept üzerinden, aynı istikamette şekilleniyor: Süreksizlik. 

Süreksizliik, Michel Foucault’ya ait bir tabir. Foucault, dünya tarihinde bilgi üzerine en güzel lafları söylemiş insan. Burada da söylediği şeyin temelinde bilgi yatıyor. Şöyle diyor Foucault, bazı şeyler bir tarihi dönemden diğerine, aynı şekilde “algılanmaz, tanımlanmaz, ifade edilmez, karakterize edilmez, sınıflandırılmaz ve bilinmezler”. Birinin kupa olarak bildiği şeyi, bir sonraki dönemde Kadim Kap olarak bilmeleridir yani süreksizlik. Aynı şekilde, birinin tanrı olarak bildiği şeyi, bir sonraki dönemdeki insan hikaye olarak da okuyabilir. Bağlam ve paradigma değiştikçe, toplum söylem ve analizlerini ona uyum sağlayacak şekilde değiştirir.

Horizon Zero Dawn 1
Aloy ve onun uygarlığındaki insanların bizim tartışmasız suni olarak işaretleyeceğimiz makinelere doğanın bir parçası olarak yaklaşması gibi.

Bunu sağlayan en önemli şey de, gücün el değiştirmesidir. Gücü elinde bulunduran, bilgiye yön ve şekil verir. Horizon’ın dünyası da insanın bir tür olarak gücü kaybettiği bir dönemi anlatıyor. Güç el değiştirince, insanlık söylemini değiştirmiş. Söylem değişince, “bilgi” olarak kabul edilen şeyler değişmiş.

Peki o zaman, Horizon’ın asıl sorusu, esas meramı ne?

Şu: Senin “bildiğinden” emin olup üzerine bir inanç sistemi inşa ettiğin, bir ahlak sistemi kurduğun, etik değer ve yargılarını sırtına yasladığın şeylerin yüz yıl sonra birisinin absürt hikayesi olacağını bilsen, yine de tüm hayatını o değer yargıları üzerinden yaşamaya devam eder misin? Bir yerde, sahip olduğun tüm “bilgilerin” herhangi bir objektif metriğe bağlanamayacak soyut ve öznel şeyler olduğunu gerçekten kabul edebiliyor musun? “Bildiğin” şeylerin ne kadarı, çağın gerektirdiği söylemle şekillenmiş şeyler? Gücün ve söylemin dikte ettikleri haricinde, ortak olan gerçekler var mı?

Horizon Zero Dawn 3

Guerilla Games’e göre var. Onların bu oyunu avcılık temalı inşa etmiş olmalarının şans eseri olmadığını düşünüyorum. Guerilla bizi şunu söylemeye çalışıyor: Toplumsal değerlerin her biri, yukarıda bahsettiğimiz öznel bilgiler üzerine kuruluyor. Hepsini sil, çıkar. Geriye kalan şey sadece insan ve doğanın primal ilişkisi. Ve bu, yani bizim doğa ile olan bağımız, sürdürdüğümüz ilişkimiz; onların argümanına göre, gerçekliği tartışılamayacak tek şey. Etiğimiz, dinimiz, ahlakımız, fiyakamız, finansımız, rekabetimiz, statümüz hepsi süreksizliğe tabi. Doğa ise edebi.

Katılıyor muyum, emin değilim. Ama üzerine düşünmesi şüphesiz enteresan.

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.