Ben video oyunu dünyasını ekseriyetle Türkiye’de yayınlanan pırlanta oyun dergilerinden takip ederken, çıkmamasıyla efsaneleşmiş birkaç oyun vardı. Çok uzunca bir süre boyunca Prey bunlardan biriydi örneğin. Bir dönem Half-Life 2 ve Doom 3 de sevenlerine tırnak yedirmişti. En meşhuru da, şüphesiz, fena talihsiz isimlendirilmiş Duke Nukem Forever’dı. Bütün bu oyunların ortak noktası, bir noktada bir şekilde yüksek bir beklenti yaratmış, oyun dünyasındaki herkese adından söz ettirmiş, ardından da seneler boyunca ısrarla çıkmamış olmalarıydı.

Artık oyunların çıkmadan altı ay önce duyuruldukları yeni nesilde, bu çıkamayan oyunların tek bir şahı vardı: The Last Guardian. Oyunu ilk olarak 2009 E3’ünde görmüştük. Düşünün ya, 2009 E3’ü! Daha henüz PlayStation 4’ün P’sinden bahsedilmiyor, PS3 ve Xbox 360’ın getirdiği HD grafiklere hâlâ “yeni nesil” deniyor, 4 GB RAM’i olana “helal” diyoruz; öyle yıllar. Ve o yıllarda, E3’te, Sony çıkıp bir oyun gösteriyor, “Bu” diyor, “ICO ve Shadow of the Colossus’un yapımcılarından”. Başka bir şey demesine gerek kalmadan, biz bu oyunu seviyoruz.

the-last-guardian-listing-thumb-01-ps4-us-13jun16

Ve o oyun çıkmıyor. Çıkmıyordu yani. Çıkmadı uzun süre. Bir ara iptal oldu mu diye şüpheye düşüldü, Sony uzunca bir süre oyundan ses etmedi, oyunla ilgili kişiler şirketten ayrıldı, ekip dağıldı… Derken derken, en sonunda bir güncelleme çaktı Sony, PS4’e geleceğini duyurdu. Ve geç olan, güç olan yolculuk, nihayet geçtiğimiz gün tamamlandı. Sony resmen The Last Guardian’ın güneşi gördüğünü, yani geliştirme sürecinin sonlandığını ve artık sadece disklere basılıp oyunculara ulaşmayı beklediğini açıkladı.

Oyun 6 Aralık’ta piyasaya sürülecek. Elbette herkesin aklındaki soru şu: Bu kadar beklentinin ardından oyun bizi tatmin edecek mi? Mümkün değil. Benim 9’unu profesyonel olarak oyun dünyasını takip ederek geçirdiğim 20 senelik oyunculuk hayatımda, böylesine büyük beklentilerin altından ezilmeden kalktığına şahit olduğum tek oyun Half-Life 2’ydi; ona da bugün “gelmiş geçmiş en iyi oyunlardan biri” deniyor. The Last Guardian’ın o mertebede olmayacağına dair, şiddetli şüphelerim var. Ha çıkacak, biz de taş gibi oynamayacak mıyız? Elbette oynayacağız. Ama sanki, çok da dünyamızı değiştirmeyeceğine hazır olsak iyi ederiz gibime geliyor… Siz ne diyorsunuz?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.