Şuraya binlerce kişi dizsek, hepsine tek tek sorsak “soundtrack seçimi ile ön plana çıkan oyunları bize bir sayın hele” diye… Grand Theft Auto serisinin adını zikretmeyecek olan çıkar mı? Sanmıyoruz. Yıllardır FIFA serisi ile birlikte bu konuda bir marka GTA oyunları. Oyun duyurulduktan sonra insanlar önce mekanikleri öğreniyor, grafiklere bakıyor, ardından da gayrı ihtiyari radyolar kısmına çeviriyorlar gözlerini.

Biz de işte çıkmış GTA oyunlarını bu düzlemde sıralayalım dedik. Dikkat, sadece ve sadece radyo istasyonlarının müthişliğine göre sıralıyoruz oyunları. Esas kaliteleri gerçekten bu listemizin konusu değil. Ayrıca söylemekte fayda var, GTA: London ve GTA: Episodes from Liberty City ek paketlerini de kendi soundtrack’leriyle geldikleri için buraya aldık. Onun dışında, hazırsanız, buyurun başlayalım.

 

12. Grand Theft Auto

GTA 1

Eh dürüst olalım, zaten bunun burada olacağı belliydi. GTA’nın kendisine özgü radyo istasyonlarının olması dönemine göre büyük bir devrimdi elbette. Ama tabii ki diğer on birinin yanına dizince güdük gözükmesi de kaçınılmaz. Biz onu yine de seviyoruz, ama on ikinci sıraya koyarken çok da gocunmuyoruz açıkçası.

 

11. Grand Theft Auto III

gta-3

Şimdi bunu biraz açıklamak lazım.

GTA III’ün oyun dünyasının rotasını değiştirdiğini kimse tartışmıyor. Her ne kadar GTA V ile şımarmış bünyelerimiz şimdi dönüp baksa “Buna mı coştuk o kadar be?” diyecek kadar vefasız olsa da bir noktada hepimiz Liberty City’nin yeni üçüncü boyutla tanışmış sokaklarına ilk atıldığımız zaman hissettiğimiz o özgürlük hissini hatırlıyoruz. Karakterler, ara sahneler, görevler mıh gibi aklında herkesin. Radyo? Bilen yok. Ne akılda kalıcı bir muhabbet var, ne reklamlar unutulmaz, ne şarkılar mühür. Düzün de düzü. O yüzden de on birinci sırada.

 

10. Grand Theft Auto: Liberty City Stories

gta lcs

Yukarıdakiyle aynı sorun. Liberty City Stories’in kabahati bir de soundtrack konusunda aşmış bir GTA’nın peşinden gelip, yine içeride üretilmiş ve/veya stok müzikleri kullanmasıydı. En azından muhabbetler daha canlıydı GTA III’e kıyasla.

 

9. Grand Theft Auto: London

GTA London

GTA’nın 60’lar Londra’snda geçen iki ek paketi esasında çok daha yukarılara da gidebilirdi, siz dokuzuncu sıraya kapak attığına bakmayın. Çünkü bütün radyo istasyonları spesifik olarak Birleşik Krallık’ta bir nesle hitap etmiş suç filmlerini çağrıştırması için spesifik olarak dizayn edilmişti. Bir anlamda, Rockstar’ın bir atmosfer sağlayıcı olarak radyo istasyonlarının ne kadar etkili olduğunu fark ettiği andı yani. Onun yüzü suyu hürmetine de burada.

 

8. Grand Theft Auto 2

GTA 2

GTA 2’nin radyolarını müzik ile değerlendireceksek, boşverin gitsin. Hiçbir yere koyamazsınız bu listede. Ancak GTA 2’nin radyolarını sekizinci sıraya koyduk, çünkü GTA 2’nin radyoları her şeyden önemlisi oyunun atmosferine eklemleniyordu. Çeteler çok kemik bir yerde duruyordu GTA 2’de, radyolar da bunu pekiştirme konusunda epey başarılıydı.

 

7. Grand Theft Auto: Chinatown Wars

unnamed

Chinatown Wars… Yani çok kızamıyoruz Chinatown Wars’a. DS versiyonunda zaten kimsenin bir radyo beklentisi yoktu, iki müzik duymak bile muhteşem bir şeydi kartuşta gelen bir GTA oyunu için. PSP ve iOS versiyonlarına da sonradan tatlı şarkılar eklediler. O yüzden işte… okey. Olduğu, durduğu yerde okey yani.

 

6. Grand Theft Auto IV

gta4_1

Listenin fena hâlde sübjektif tarafının hakkını verdiğimiz yerdeyiz. Çünkü ben, naçizane, San Andreas’ın radyolarını dinleyerek seneler geçirmiş bir insan olarak GTA IV’ün istasyonlarını felaket derecede anlamsız bulmuştum. Listede çok daha düşük olmamasının tek sebebi DJ seçimleri, emin olun. Yoksa müzikleriyle değerlendirseydik sadece, GTA IV’ü o hayal kırıklığı ile daha diplere de iterdim. Ha bir de, şu var ki, zaten hatalarından döndüler çabuk bir şekilde. Şöyle:

 

5. Grand Theft Auto: Episodes from Liberty City

 

episodesfromlibertycity_pcscreen001

GTA: Episodes from Liberty City’nin radyo istasyonlarının çok basit bir denklem var. GTA IV radyoları + akıl ve fikir. Bu kadar. Hem oyunun moduna hizmet ediyor, hem hikayeye pek çok yerden bağlanıyor, hem şarkı kalitelerini arttırıyor; hem de oyuna eşek yüküyle yeni parçalar ve muhabbetler ekliyor. Resmen GTA IV’ü dinlerken eksik kaldığını düşündüğünüz her yere bir yama basıyor EFLC’in radyo seçenekleri. Ancak yine de, büyük dörtlünün biraz uzağında kalıyor.

 

4. Grand Theft Auto V

06 GTA 5

Bakın, GTA V’in dördüncü sırada olmasının tek sebebi dönem oyunu olmaması. Günümüzde geçtiği ve günümüz trendlerini yansıtmak insanı süper etkileyen bir durum olmadığı için GTA V’in ilk üçlü kadar huşu uyandırıcı bir havası yok. Ama eğer mesele DJ’ler ise, arada gelen reklamlar ise, muhabbet programlarında konuşulan şeyler ve elbette şarkı seçimleri ise; o zaman GTA V en tepede olmayı da hak ediyor. Gelin görün ki, insan beyni işte, “Vay arkadaş nasıl yakalamışlar o dönemi” diyebiliyorsa daha çok coşuyor. Misal:

 

3. Grand Theft Auto: Vice City Stories

gta vcs

Gerçekten Vice City Stories’in radyo istasyonlarına açın da bir bakın. Bir bakın ki, bir konsept nasıl bu kadar mükemmelleştirilir görün. Vice City’ye bağlanma noktalarının radyoda da devam etmesi mi dersin, VC’de pas geçilen tüm 80’ler efsanelerinin VCS’te af dilercesine yer bulması mı dersin… Her şey var burada. “E peki ilk ikiye nasıl giremedi?” diyeceksiniz, onun da cevabı çok basit. İlk iki tartışılmaz efsane çünkü arkadaşlar. Yani en basitinden, ikinci sıra şu:

 

2. Grand Theft Auto: San Andreas

9 San Andreas

90’ların Los Angeles’ı gerçek hayatta yanarken arkada N.W.A. çalıyordu. Rock müzik çehre değiştirip, agresifleşmişti biraz. Elektronik müzik bilgisayarların yaygınlaşmasıyla ufak devrimlere koşuyordu. Ve San Andreas bunların hepsini yakalayıp bir şişeye koymayı başardı. Üstüne bir de efsane DJ’ler koydu. Axl Rose oyunda DJ’di ya! Bazen sadece radyodaki muhabbetleri dinlemek için o kırmızı silindirin içine girmez, yakında bir yerde park edip beklerdin. Her şey olması gerektiği gibiydi çünkü. Her şey mükemmeldi. Ancak yine de birinci sırayı kimse şu oyundan alamazdı:

1. Grand Theft Auto: Vice City

gta_vice_city-HD

Küçüksün. İnternet yok evinde. Büyük bir şehirde yaşamıyorsun. Müzik opsiyonların ya televizyon, ya da varsa ailenin eski kasetleri. Bir oyun açıyorsun internet kafenin birinde. Fena sarıyor. Öyle böyle değil. Sabahlara kadar görevler yapıyorsun, artık kafe sahibi anahtarı sana bırakıyor çıkarken kilitle diye. Arkada da devamlı bir takım şarkılar. Kulağına da takılıyor bir şekilde. İsimler kesinlikle yok. Ama istemsizce birkaç favori oluşturmaya başlıyorsun. “ulumalı şarkı çıktı ulumalı” diye coşuyorsun üç vakit içinde. Michael Jackson olduğundan emin olduğun bir parça var, tam bulvardan sürerken o çıksın diye dua ediyorsun. DJ’ler bir şeyler anlatıyor. Reklamlar komik komik şeyler söylüyor. Burası Vice City. Bu istasyonlar sadece burada var.

Ve yıllar geçtikçe fark ediyorsun ki, bu istasyonları dinlendiğin zaman sen de Vice City’desin. 

Ne zaman dinlersen dinle, kaç vakit geçerse geçsin. Bir yerde o ulumalı şarkı çıkınca, Malibu kulübünün önünden Inferno’na binip geceyarısı sokakları aşmaya başlıyorsun kafanda.

İşte bu yüzden de Vice City bir numara.

https://www.youtube.com/watch?v=bnNWUUZ7cEA

Sizin sıralamanız ne?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.