Bazı şeyler ilk karşınıza çıktığı an, etrafındaki etkilerinin büyüklükleri ve etkiledikleri kişilerin hüviyetleri sebebiyle kıymetini bilemezsiniz bazen. Hiç başınıza geldi mi? Bu farklı şekillerde gösterebilir kendini. Bir şeyi çok popüler olduğu için sevmemek gibi mesela. Seven kişilere bakıp aynı grupta olmak istememek gibi mesela. Veyahut da, çok basit bir şekilde, tek seslilikten sıkılmaktan kaynaklı olabilir bu sıkışmışlık hissi. Ben inanıyorum ki, her geek’in bir noktada başına gelir, gelmediyse de gelecektir. Benim için The Last of Us öyleydi mesela. İlk çıktığında, üzerine o kadar fazla Yılın Oyunu ödülü fırlatıldı ki, o kadar sonsuz övüldü ki, kendimi bir parça geri çekilirken buldum. Oyunun kusurları yeterince dile getirilmiyordu. 2013’te çıkan GTA V hariç hiçbir oyuna bir şans tanınmıyordu. Her şeyden çok, oyun dünyasının tek tipliliği baymıştı beni çok. Sonra vakit geçti üzerinden. Biraz soğudu her şey. Ve ben oyunu, etrafındakilerden ayrıştırıp yargılayabilmeye başladım. Hesaplaştım, bir nevi. Ve bu hesaplaşmanın sonunda, bana çok berrak gelen bir tablo çıktı karşıma.

The Last of Us, neresinden bakarsanız bakın, oyun dünyasının gördüğü en sağlam karakterizasyonu içeriyordu. Oyunun oynanışı, müzikleri, görsel lisanı, dünyası, atmosferi, hikayesi zaten nefes kesiciydi, yanlış anlamayın. Ancak her şeyin ötesinde o iki karakteri, o iki karakterini dile getirişi, o dile getirişi üzerinden oyuncuyu dünyaya dahil edişi, o dahil ediş üzerinden götürdüğü yerler ve hisler sadece mükemmel değillerdi. Aynı zamanda video oyunlarının en büyük derdini, dahiliyeti, mevcudiyeti, dış dünyadan kopuşu sağlamanın daha önce çok az gördüğümüz bir yöntemle yapıyordu.

Bu yüzden, bugün, burada, PlayStation Experience’da The Last of Us: Part II‘nun açıklanması el titretici, kalp durdurucu bir şey. Şu an oyunla ilgili fragman haricinde bildiğimiz tek şey, Neil Druckmann’ın kurduğu bir cümle. “Yapmaya niyetlenmemiştik aslında” diyor Druckmann, “o özel hikayeyi bulana kadar“. Ve bu bizim için yeterli. İkinci bir Last of Us bir mecburiyet değildi. Bu stüdyo baskısıyla, hayran darlamasıyla alınmış bir karar değil. Tek tek tüm Last of Us hayranlarına sorsanız, “Gelse süper, ama gelmezse de böyle iyi” cevabını alırdınız. Naughty Dog için de geçerliydi bu durum. Sonsuza kadar bir Last of Us 2 yapmasalar, kimse hesap sormazdı; bugün kimsenin thatgamecompany‘den Journey 2 sormadığı, SCE Japan‘den ICO 2 beklemediği gibi. O yüzden, gerçekten, o özel hikaye gerekiyordu bu oyunun açıklanması için. Bu sebeple bu video bu denli heyecan verici.

Tek bildiğimiz, Ellie orada. Joel orada. Aradan belli bir sene geçmiş. Bir gitar var. Kanlı cesetler var. İnsan gibi gözüküyorlar. Ölümleri Ellie’nin elinden gelmiş gibi gözüküyor. Joel’un elinde altıpatlar. Ellie’ye yaklaşımı, neredeyse bir korku içeriyor. Bir temkin. Bir kontrol etme teşebbüsü. Ve bunlar bize yetiyor. Video oyun tarihinin en kompleks, katmanlı, nüanslı ve şaşırtıcı ikili ilişkisi, geri geliyor. Biz tümüyle hazırız.

Siz?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.