Eğer World of Warcraft ile hâlâ yakından ilgili kitleye mensupsanız, muhtemelen geçtiğimiz haftasonu ardı ardına düşen büyük haberleri takip etmişsinizdir. Blizzard artık reşitliğe doğru emin adımlarla ilerleyen devasa online rol yapma oyunu için iki yeni proje duyurdu geçtiğimiz günlerde. Bir tanesi oyunun yeni ek paketi: Battle for Azeroth. Bununla ilgili de söylenecek pek çok şey var, pek çoğunu da söylemeye niyetimiz var. Ama şu an için asıl ilgimizi çeken şey duyurulan öteki girişim. World of Warcraft Classic.

Baştan Sezar’ın hakkını teslim edelim, Blizzard’ın bunu sahneden duyuruşu gerçekten de çok şirin ve eğlenceliydi. Yetkili ağabeyimiz sahneye çıkıp, sevdiği dondurma türlerinden söz etti. “Ben özellikle kurabiyeli dondurmaları çok seviyorum, çikolata seven de var” deyip, sonrasında da lafı “Ama sanırım siz en çok vanilya seviyorsunuz” diye bitirirken atfettiği şey çok doğru, metaforu çok zekiceydi. Blizzard uzun süre vanilla olarak adlandırılan ek paketsiz World of Warcraft dönemine geri dönüş isteğini takdir ve tasvip etmediğini ifade etmiş ancak en nihayetinde oyuncular korsan sunuculara binlerle akın edince duruma teslim olmuştu.

World of Warcraft Classic

World of Warcraft Classic de epi ve topuyla bundan ibaret zaten. Oyunun The Burning Crusade dahi görmemiş dönemini alıp, özel sunucularda muhafaza edecek. Henüz planın tam detayları ve kilit baskı noktaları bilinmiyor. Ayrı bir abonelik mi gerekecek? Oyunu tekrar satın almak lazım olacak mı? Vanilla WoW’un hangi dönemi konu edilecek? Hiçbirisini bilmiyoruz, çünkü Blizzard da bilmiyor. Ancak bizim bu semalarda epey emin olduğumuz bir şey var ki, sanırız içten içe Blizzard da aynı fikirde.

Bu gerçekten çok kötü bir fikir.

Ben World of Warcraft’a 2005 yılının Kasım ayında başladım. Oyun Amerika’da bir yıl önce çıkmış, Avrupa kıtasına ise aşağı yukarı yedi sekiz ay önce gelmişti. Büyük bir olaydı benim için WoW. Daha önce internet kafe ortamlarında Ultima Online oynamış, Level dergisinin verdiği bir iki F2P MMO’ya göz atmıştım; ama hiçbirisi buna benzemiyordu. İlk yarattığım karakter bir Tauren Shaman’dı. Mulgore’un parlak yaylaları gözlerimi almıştı resmen. Etrafımda koşuşturan insanların gerçek olduğuna inanamıyordum.

Vanilla world of Warcraft 4

Bundan sonra The Burning Crusade’in çıkışına kadar geçen vakit benim için sihirli ve unutulmazdı. Yaşımın da etkisi vardı bunda muhakkak. Oyuna başladığımda on dört yaşındaydım, doğal olarak annemle yaşıyor ve liseye gidiyordum. Muhteşem yakın bir arkadaşım vardı, bütün okulda sadece onunla ben World of Warcraft oynuyorduk. Her akşam internette dünyanın dört bir köşesinden aynı tutkuya baş vermiş insanlarla beraber yaratık avlıyor, her sabah da arkadaşımla birlikte avladığımız yaratıkları tartışıyorduk. Annem salçalı ekmek yapıp, meyve soyup getiriyordu; sınıf arkadaşlarımız konuştuğumuz hiçbir şeyi anlamadığı için bizden soğuyor, hiç tanışma fırsatı olmadığımız insanlar internet üzerinden can arkadaşımız oluyordu.

Bunlar benim özel anılarım. Sonsuza kadar da hayatımın o dönemi benim için özel olmayı sürdürecek. Ve tam olarak da bu yüzden, World of Warcraft Classic’i oynamayacağım.

Çünkü o dönemi unutulmaz ve eşsiz kılan şey oyun değildi. Oyun epey kötüydü hatta. Bu noktada netleştirmem gerektiğini hissediyorum, geriye dönük bakışlarla anlaşılan, “zamanı için iyiymiş ama şimdi kötü tabi” değil demek istediğim; oyun zamanında da kötüydü. Biz biliyorduk mesela kötü olduğunu. World of Warcraft’ın forumları her gün Blizzard’a çoğu zaman haklı sebepten söven oyuncularla doluydu. Oyunun gerçekten bitmek bilmez sorunları vardı, ki bu yüzden iki yıllık süre zarfında on bir yama çıkarttı Blizzard. Sınıflar dengesizdi, bazı özellikler antikaydı, bazıları eksik, bazıları ise neredeyse agresif derecede kötüydü. Uçuş noktaları birbirine bağlanmıyordu mesela. Arathi Basin’den Stranglethorn Vale’e uçmak isteyen, fakat bayıp Alt+Tab yapan insanları Stormwind kuşçusunun önünde tepeleme AFK otururken görürdünüz mesela. Lake Lordaeron’a akşam vakti dikkatli gözle bakarsanız ciğeri ağzında koşan beş tane Level 41 Alliance üyesi görürdünüz. Bu beş arkadaştan Priest ya da Warrior olmayanları bu koşuştan önce takriben bir buçuk saat kadar Ironforge’da grup arama cümleleri spamlemiş olurdu.

Vanilla world of Warcraft

Oyun zor falan değildi; şimdinin komplike raid mekaniklerine kıyasla endgame’i epey rahat ve kolaydı. Ama oyunun angaryası çoktu. Hareket etmek çok sıkıntılı ve teferruatlıydı. Grind’lar uzun ve korkularla doluydu. PvP sistemi sırtını çok anlamsız ve ölümcül tasarlanmış Honor puanlarına dayamıştı ve bu puanlar siz bir şey yapmadığınız zaman eriyordu mesela. Bu da en tepeyi alabilecek kadar hayatının geri kalan fonksiyonlarından feragat etmeye hazır insanlardan başka herkes için PvP progression’ını anlamsız kılıyordu. 40 kişilik bir grupla raid yapmak da, 40 kişilik grupları organize etmek de kabustu.

Ekonomi bile saçma sapandı oyunda. Para harcamanızı gerektiren şeyler arasında hem temel sınıf yetenekleri vardı, hem absürt derecede pahalı binekler. Para üretmesi gereken meslekler ise dengeli değildi. Engineering almak maddi intihardı örneğin, çünkü ne gerek vardı? Bazı sınıflar ise diğerlerinden daha çok para harcıyorlardı ek kalemlere. Hunter’lar mühimmat için boğazından kısmak zorunda kalıyordu mesela. Ki Hunter demişken, sınıflar da bir başka kabustu.

Hiçbiri iyi dengelenmemişti Vanilla WoW’da. Hatta o dönem Shaman’ların çektiği çile forumlarda çok iyi belgelenmiş, meme olmuş, şehir efsanesi hâline gelmişti. Warrior’lar ve Priest’ler sınıflarının ana rollerine kısıtlanıyor ve kanalize ediliyordu, ne Fury Warrior ne de Shadow Priest makbul görülen tercihler değildi. Ancak bunun karşılığında bu iki sınıf, doğru düzgün Tank ve Healer olabilen tek sınıflar olduklarından sonsuz sınırsız grup arayışlarında kapış kapış gidiyorlardı. Para bile alanları vardı. O parayla da herhalde istedikleri Talent ağacını seçemediklerinden döktükleri gözyaşlarını siliyorlardı.

Vanilla world of Warcraft 9

Bütün loot’lar Hunter loot’uydu, zindanların zorluk seviyeleri dengesizdi, Un’Goro Crater’da uçuş noktası yoktu, her şey bir anahtar gerektiriyor, anahtarlar envanterleri işgal ediyordu; envanter düzenlemek bambaşka bir problemdi zaten, kaynak toplamanın çilesi ve absürt çabası ise apayrıydı. Ve ben tekrar altını çizmek ihtiyacı hissediyorum, biz Vanilla WoW oyuncuları olarak bunların o dönem farkındaydık. Biliyor ve Blizzard’a söylüyorduk bunu. Geri gelmeyeceğini varsaydığımız teknik problemlerin haricinde (“karakterinizin bir kopyası oyun dünyasında bulunuyor”) Vanilla WoW daha önce hiç bu çapta bir projeye kalkışmamış, iyi niyetli ama biraz kaybolmuş bir firmanın öğrenme eğrisi esnasında yaptığı hataların bir bütünüydü. Biz daha iyi olabileceğini bildiğimiz ve temel değerlerine inandığımız için devam ediyor ama bir yandan da guild chat’lerde, /1’lerde, oyunun forumlarında ya da Thottbot zincirlerinde devamlı şikayet ediyorduk.

Şimdi ise insanlar o günlere geri dönmek istediklerini iddia ediyorlar ve Blizzard da bu iddiayı ciddi bir projeyle onore ve tasdik ediyor. Ancak kimse Vanilla WoW’u tekrar oynamak istemiyor aslında. İstediğini sanan insanlar da on dakika sonra bunu istemediklerini fark edecekler. Çünkü herkes aslında beraber WoW konuştuğu o yakın arkadaşını geri istiyor, annesinin salçalı ekmeğini, yeni insanlarla yeni bir dünyayı keşfetmenin heyecanını. Herkes gençliğini ve çocukluğunu istiyor aslında. Ama gitti o, geri gelmeyecek, tekrar yaratılamayacak, yeniden yaşanamayacak. World of Warcraft Classic de bunu hatırlatacak herkese. Sonra oyunun o dönemler ne kadar saçma olduğu anımsanacak. O güzel anılar da, o kötü sistem ve özelliklere binip yozlaşacaklar içeride.

Bir de bütün bu uhrevi ve ruhani buhranların da ötesinde; Blizzard’ın WoW ekibi adam, vakit ve akıl kaybedecek bu ana rahmine dönüş projesine. Ortaya Battle for Azeroth gibi hayal gücünden yüksek birkaç ek paket daha çıkacak. Bunun maddi dönüşü de bu olacak cümlemize.

Yani demem odur ki, enteresan ve manidardır: Vanilla World of Warcraft, WoW için bitişin başlangıcı olacak. Şüphem yok buna.

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.