Esas meseleye gelmeden önce başlıktaki “yaratıcı ve üretken”i hangi çerçeve içinde ele aldığımı açıklamalıyım sanırım. Madem websitemizin adı “Geekyapar!“, madem “Geekyapmış!” diye bir kategorimiz var, ve madem ben de “Geek-Müzik İlişkisi” başlıklı bir seriye başladım. E o zaman kendi enstrümanını kendi üreten, uğraşan; kısaca “yapan” geek müzisyenlere de burada yer vermeliyim diye düşündüm.
İlk olarak Burç Tuncer‘i seçmemin birçok sebebi var. Her şeyden önce kendisi bir arkadaşım. Öte yandan tanıdığım en yaratıcı ve kendine özgü çözümler “üreten” bir müzisyen. Aynı zamanda müziğe fazlasıyla zaman ayırmasına rağmen bir post-prodüksyon şirketinde gece-gündüz demeden çalışan azimli bir arkadaşımız.
Burç’la tanışıklığımız lise yıllarına dayanıyor. Daha o zamanlar eklektik müzik zevki, yaratıcılığı ve hoş sohbetiyle dikkatimi çeken biri olmuştu. Daha sonra da yollarımız birkaç kez kesişti. Son zamanlarda metrobüs durakları ve dolmuş sıralarında daha çok görüşsek de, benim de aktif bir müzik hayatım olduğu zamanlarda kendi gruplarımızla aynı sahneyi paylaştığımız konserlere de çıktık.
Burç’un sayısını hatırlayamadığım kadar projesi var. Bunlardan benim bildiğim en uzun soluklu olan “kafabindünya.” Ayrıca Orchestra Volatile, (DJ) Burç Tuncer ve Dümen de diğer aklıma gelen projeleri.
Burç’un icatlarına geçmeden önce küçük bir uyarı yapacağım. Yazı fazlasıyla teknik terim belirttiği ve her şeyi açıklamam yazıyı fazla uzatacağından dolayı, bence bahsedilen şeylerin detaylarını merak edenler varsa, kendilerini şu adrese alalım.
Kendi gitarını kendin yap!
Burç’un en ilgimi çeken “icat“larından biri beraber konsere çıktığımızda fark ettiğim, mini kaosspad bağlanmış Telecaster’ıydı. Burç’un bunu nasıl gerçekleştirdiğini ve neden yaptığını kendi ağzından aktarıyorum:
“Mini kaosspad’i gitara bağlamamın 2 sebebi vardı, birincisi daha akıcı drone’lar için ikinci bir delay pedalına olan ihtiyacımdı. Esasen dj’lik yaptığım zamanlarda aldığım mini kaosspad’in de içinde bir sürü halihazırda efekt olduğu için onu kullanayım dedim. Ayrıca kendi içinde de birkaç synth’vari noise generator olduğu için gürültü yapmak için de kullanıyordum. Gitardan kaosspad’in input’una gidecek bir ucu çivi diğer ucu tos bir kablo yaptım. Kaosspad’in output’undan da diğer pedallarıma gidecek uzun bir jack yaptım, fakat cihazın sinyalin gücünü inanılmaz düşürme gibi bir üretim hatası olduğu için son zamanlarda bir efekt aleti olarak kullanmayı bıraktım, sadece gürültü yapmak için kullanır oldum. Bu sefer de gitarın jack’ı ayrı, onun jack’ı ayrı oldu ve anlamsız bir kablo kalabalığı oluştu, dolayısıyla sahnede hareket kabiliyetim epeyce azaldı. O yüzden bir süre sonra onu da bıraktım.”
Her şeyle müzik yapılır!
Burç’un icatları sadece mini kaosspad’i gitara bağlamakla da bitmiyor. Nota Yazımından Spotify’a: Dijital Olarak Yeniden Üretilebildiği Çağda Müzik Eseri yazımda da değindiğim “ses çıkaran her şeyin enstruman olarak kullanılabilmesi“ni Burç’un da müzik üretiminde benimsediğini söylemek yanlış olmaz. GameBoy ve Commodore 64’ten de müzik aletleri üreten Burç, bu enstrumanlarla yeterince üretim yapamadığından da yakınıyor.
Burç, GameBoy’u İsveç’li bir müzisyen/yazılımcının hazırladığı LSDJ isimli bir yazılımla müzik enstrumanına çevirmiş. Burç kullandığı yazılımın Commodore ve Amiga gibi bilgisayarlardaki “Tracker” denen müzik yazılımlarına benzer türde, çok kapsamlı bir yazılım olduğunu ekliyor. Kendi C64’lerinde ise Cyntcarth, Prophet64 ve Mssiah isimli kartuşları kullanarak müzik yapıyor. Burç’un iki adet “SID isimli ses çipinin filtrelerini kontrol eden, direkt çipin ayaklarına bağlı bazı potansiyometreleri olan, modifiyeli iki C64’ü var.” Bir tanesi de “SID2SID isimli bir board sayesinde çift çiple çalışıyor.” Burç, C64’ün bu sayede 3+3=6 sesli polifoni yaratabildiğini vurguluyor. Türkiye’de başka bir örneği olmadığını (en azından öyle sandığını) da sözlerine ekliyor.
Evde kayıt yapacaklara tüyolar!
Bu kadar üretken olunca, stüdyoya kayıt için para yetişmeyeceği için tabii ki kayıtlar için de evde sağlam bir sisteme sahip olmak gerekiyor. Burç, bestelediği parçaları tarzlarına göre evinde farklı yazılım ve donanımlarla kaydediyor. Kayıt için izlediği yöntemleri de Burç’un sözleriyle aktarıyorum:
“Rock tabanlı enstrümantal müzik dünyası için sadece Logic isimli programla ve bir ton pluginle kayıt yapıyorum. Enstruman kaydı için bana kalırsa en önemli şey iyi preamp’i olan bir ses kartı. Bence en güzeli de Apogee markası. Kafabindünya’nın ilk albümünün gitar ve bas kayıtlarını da Nekizm’den tanıdığımız Cem Kayıran’ın Apogee One’ı ve şu sıralar Sarp’la çalan bas gitarist Arda Algan’ın şu an markasını hatırlayamadığım ilginç bir di-box’ıyla yaptım.
Elektronik müzik projeleri için ise tek kullandığım program Ableton Live (ve yine bir ton plugin). Ableton Live’a prodüksiyondan ziyade sadece bir DJ tool’u olduğu için çok eski zamanlardan beri bir sempatim vardı. ama ‘Blood Overdrive’ isimli çılgın plugin yüzünden uzun süre Fruity Loops’a (şimdiki adı flstudio) mahkum kalmıştım. derken yıllar geçti, gerek Ableton Live gerekse vst dünyası aldı yürüdü, ben de gerçekten aklımdakini en hızlı olarak sese çevirebileceğim platform olarak gördüğüm Ableton Live’a geri döndüm.
Teoride elektronik tabanlı olmayan bir türünün kaydını bile Ableton Live’da yapmak mümkün, hatta çok da kolay olabilir ama bir şekilde nedense ‘normal’ müzik için hep Logic’i bir kenarda tutuyorum. ‘Tracking’ denen, bir müzisyenin çaldığı enstrümanını kaydetme işi için sanki Logic hep daha kolay ve kullanışlı gibi geliyor bana. overdub yapmak, quantization gibi işlemler daha pratik ve kontrollü geliyor. Keza Protools da öyle, zaten her yeni versiyonda birbirlerine daha da benzemeye başladılar ama eski alışkanlık diye Logic’ten kopamadım.”
Eğer bu yazıyı okuduysanız ve “benim de çok acayip işlerim var” diyorsanız Facebook veya Twitter hesabımdan bana ulaşın. Sizi de Geekyapar!’da tanıtayım!
Burç’un projelerinden bir demet de aşağıda paylaşıyorum:
Kafabindünya (Deneysel Enstrumental Rock)
Orchestra Volatile (Kamyoncu Metal)
Dümen (Küfürlü Alternatif Rock)
