Listemizde Netflix’in yeni göz bebeği The Get Down‘ın etkisinin büyük olduğunu söylemek herhalde çok da abesle iştigal bir durum değil. Diziyi izledik, gayet beğendiğimizi zaten şurada açıkladık. Dizi disco’nun ölümüne müteakip hip hop’ın Bronx’ın yanan harabelerinde nasıl doğduğunu gerçekten eşine rastlanması zor bir zarafetle anlatıyor. Bittikten sonra, döndürüp döndürüp Zeke’in performanslarını, final muharebesini, Shaolin Fantastic’in kopuşlarını falan izliyor insan.
Tabii tek yaptığı şey de bu olmuyor. Bir anda kendinizi 70’ler hip hop’ını araştırırken buluyorsunuz. Biz öyle bulduk en azından. 1970’lerde sokak aralarında, blok partilerinde türeyen bu janrın, 1970’lerin sonunda aldığı tüm kudretle ana akımı penetre etmeye başlayışının, ardından 80’lerde aktif bir biçimde dünyaya yayılıp, 1990’lı yıllarda herkesin konuştuğu tek şey olmasının hikayesi bize pek bir ilgi çekici geliyor. Ama elbette, bundan da ilgi çekici olan tek bir şey var: müzikler.
Eğer mevcut hip hop’tan hoşlanıyorsanız, sizi uyaralım. Burada minimal beat’lerin üzerine tekrar eden kıtalar yok. 70’lerde ve 80’lerde hip hop öyle işlemiyordu. Nas ve Notorious B.I.G. gibi Doğu Yakası efsaneleri işin içerisine hikaye anlatmayı eklemeden önce, sözler de çok vurucu değildi. N.W.A. ve Tupac Shakur gibi Kaliforniya efsaneleri işin içerisine gangster vurgusunu koymadan önce, hava çok sert de değildi. Bunların hiçbirini bulamayacaksınız bu şarkılarda.
Ancak duyacağınız şey, gerçekten DJ’liğin en üst mertebe olduğu yıllardan şarkılar olacak. Arka planda müthiş akan, gerçekten bugün dahi tekrarı zor yapılan beat’ler duyacaksınız. Gerçekten turntable üzerinde iki farklı kaydı birleştirip, coşku verdirten DJ’ler ve tek görevi onun üzerine konuşup seyirciye yarenlik etmek olan MC’ler var listemizde. Bir de safi eğlence var. Biz öneriyoruz, siz de dinleyin, kendinizden geçin efendim. Buyurunuz!
