Öyle zamanlar gelir ki dünya ile uzayı, dünyalı ile uzaylıyı ayıran sınırları seçemeyiz. Kendimizi tanımlayamayacağımız durumların içinde bulabiliriz. Yuvamız diye bildiğimiz bu gezegenin üzerinde o kadar tuhaf nesnelerle, kişilerle ve hatta cansız bedenlerle karşılaşabiliriz ki bu unsurların bizimle aynı evi paylaşamayacağı kanısına kaptırırız kendimizi. Kısacası, bu şekilde karşımıza çıkan her şeyi az çok uzaylılaştırırız.
Gelin, bu uzaylılaştırdıklarımızdan birkaç tanesi üzerinde konuşalım.
1. Chupacabra
Özellikle Amerika’da ünü başını alıp gitmiş olan bu efsanevi kriptid, söylenenlere göre keçilerin kanı ile beslenip çiftçileri korkutur. İsmi “keçi emici” anlamına gelen Chupacabra, vampirimsi tonlara boyanmak istenilmişse de insanlar onun hikâyesini uzayın derin karanlığına bağlama konusunda hiç çekinmemişlerdir. X-Files gibi güzel dizilere de konu olan efsanevi yaratığın bu söylentiler hakkında ne düşündüğünü ise bilmiyoruz.
2. Roswell Uzaylısı
1947 yılının Temmuz ayında, Amerika’nın New Mexico eyaletindeki Roswell kasabasının yakınlarına, ne olduğu belirsiz bir araç düşer. Uzay ve uzaylı meraklıları bu aracın bir UFO olduğuna hemen ikna olurlar ve yıllar sonra yayınlanan bir videoda, bu aracın içinden çıkartılan bir uzaylı bedeninin üzerinde otopsi yapıldığı iddiaları ortaya çıkar. Videonun oldukça ikna edici yanları vardır ama şüpheli gözler, görsel kaynakta şüphe duyulacak noktalar bulma konusunda pek zorlanmazlar. O otopsi masasının üzerinde yatan beden yapay mıdır yoksa bir canlıya mı aittir? Emin değiliz. Peki, uzaylılaştırdıklarımızdan mıdır? Uzaylılaştırdıklarımızdandır.
3. Örümcekler
Varlığı teorik değerler içeren başlıklardan sonra, biraz da varlığından emin olduğumuz türlere geçelim. Örümcekler gerçektirler ve şu anda da bir tanesi arkanızda duruyor. Hayır, tabii ki şaka yapıyorum, arkanızda durmuyor ama o odanın içinde bir yerde, bir tanesinin dolandığına eminim. Örümcekler tabii ki uzaylı yoksa bu kadar korkunç varlıklar için, başka bir açıklama olabilir miydi?
4. Şili’nin Mumya Kızı
2003 yılında, Atacama Çölü’ndeki hayalet bir kasabada tarihi ıvır zıvırlar arayan bir yağmacı, tuhaf bir bedenle karşılaşır. Uzun, badem biçiminde bir kafatasına ve 15 santimetre boyutunda küçük bir vücuda sahip bir mumyadır bu. İnsanların bu sıra dışı bedene kendilerince bir açıklama getirmeleri pek uzun sürmez ve bu küçük kız da hemen uzaylılaştırılır. Atacama Çölü’nün ıssızlığında bizi daha başka ne gibi tuhaf gizemler beklemektedir?
5. Gerçekten Bir Şeyler İnşa Edebilmiş Kadim Halklar
Uzmanlar Stonehenge’in milattan önce 3000 ve 2000 yılları arasında inşa edildiğini düşünüyor. Peki, bu işin altından kalkan kişiler o kadar eski ve ilkel bir zamanda, bu yapının koca koca taşlarını nasıl taşıdı? Yapıya nasıl öyle bir şekil verebildiler? Bu taşları neden öyle dizdiler? Yoksa gökadanın bambaşka konumlarına açılan dairesel bir geçit mi kendisi?
Ya kadim Mısır’ın piramitleri? O devasa mucizeler sadece insan eliyle mi ortaya çıktı? Eski Mısırlıların bu kadar büyük yapılar inşa etmelerinin sebepleri neydi? Tüm bu bahsettiğimiz sıra dışı inşalar nasıl olur da çok gelişmiş astronomi bilgilerinin izlerini taşıyabilir? Bu bilgileri uzaylılar mı getirdi yoksa? Böylece uzaylılaştırıldı bu yapılar ve onları yapan halklar. O kadar uğraşıp, kan ter dökerek harikalar inşa edeceksin ve beş bin yıl sonra, alüminyum şapkalı bazı insanlar “Onları uzaylılar yaptı!” diyecek. Belki bu noktada birazcık haksızlık yapıyoruzdur.
6. Piri Reis
Haydi, şimdi de yerel uzaylılarımızdan birine bakalım. Piri Reis denen efsanevi denizcinin çizdiği haritanın üzerinde Atlantik Okyanusu’na dağılmış adaların, Kuzey ve Güney Amerika kıyılarının ve Afrika’nın bulunması, günümüz insanının aklını başından almıştır. Teorisyenler Reis’in haritanın detaylarını nereden aldığı konusunda bir sürü fikir ortaya atmışlardır ve tabii ki en öne çıkan fikirlerden bir tanesi de ona uzaylıların yardım ettiği olmuştur. Bu durumun kesinlikle onun önceden temel aldığı başka eski haritalarla, iletişime geçtiği kıdemli denizcilerle ve duymuş olduğu başka diyarların söylentileriyle bir ilgisi yoktur. Piri Reis de bu şekilde uzaylılaştırdıklarımızdandır. Ne yazık ki İmparatorluk bu uzaylının kendisini 1553’te Kahire’de boynunu vurarak idam etmiştir.
7. Bush Ailesi
Dürüst olacağım: Şu sözcükleri yazarken bile penceremin dışında, uzaktaki bir tüfeğin namlusunun hedefinde olduğumu hissetmekteyim. Eğer bu benim son yazım olursa bilin ki çeşitli yeşil sürüngenimsi uzaylıların döndürdüğü dolaplara kurban gittim. Bush ailesi “Reptilyan” denen özel bir uzaylı türüne mensuptur. Reptilyanlar biçim değiştirme özelliğine sahiptirler ve bu sayede insanların arasına rahatça karışabilmişlerdir. Bu yüzden uzaylılaştırdıklarımız arasındadırlar. Ara sıra yüzünü, başını şiddetli bir şekilde kaşıyan birilerini görürseniz tetikte olun, deri değiştiriyor olabilirler…
8. Barack Obama
Amerikan başkanlarından konuşmaya başlamışsak Obama’ya değinmeden geçemeyiz. Kendisini seviyoruz ama gelin, gerçeklerle yüzleşelim. Siyaset gerçekten de çirkin bir şey ve gördüğünüz gibi neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
9. Mark Zuckerberg
Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. İnsanı beceriksizce taklit etme çabaları, elindeki markalar konusunda uyguladığı saldırganca pazarlama yaklaşımları, bitmek bilmez bir güç açlığı… Şimdi de herkesi yeni evrenine çağırıyor. İnsanların bilişsel verilerini de kendi altyapısına eklediği zaman ise nihai planını gerçekleştirmiş olacak. Ekranımda bir şeyler mi oynadı az önce? Yok canım, gözlerim yorulmuştur.
10. Ben
Evet ben. Daha fazla inkâr etmenin anlamı yok. Kulak vermek istemediğiniz bir yanınız bunu hep biliyordu, zihninizin derinliklerinde bir fısıltı kendini tekrar edip duruyordu. Elveda ve balıklar için de teşekkürler.
Evet değerli dünyalılar, böylece uzaylılaştırılan varlıklar ve uzaylılaştırma kavramının kendisi üzerinde azıcık konuşmuş olduk. Gördüğünüz gibi bu gezegende dünyamızın kurallarına pek de uygun varlık gösteremeyen birtakım unsurlar mevcut. Düzenimizi bozup işlerimize karışmak isteyen düşmancıl dış unsurlar bunlar. Dış dünyalardan gelmiş güçler de diyebiliriz. Sizin de çevrenizde azıcık sıra dışı davranan, farklı görünen, olağan ölçütlerde yaşamayan birileri varsa siz de onları uzaylılaştırmaktan çekinmeyin. Tabii bu eylem her şeyi çözmüyor. Bunu yaptıktan sonra sanırım geriye son bir soru daha kalmış olacak: Ya siz? Uzaylılaştırdıklarımızdan mısınız?
1 Comment
Sevgili Serdar ve bu sayfaya yolu düşen okuyucular,
Sizlere bu içli yorumu, kulağının bir ucuyla klavyedeki tıklamaları takip eden ve bu sesi, parmaklarımın tuşlara baskı uyguladığı noktalardan çıkan titreşimlerle harmanlayarak belirli bir kodu arayan canlıların gözetiminde yazıyorum.
Bu yazıda açıklamalarıyla tam on madde yer alıyor. Maddeleri okurken fazlaca gülümsüyorsunuz, ilgi çekici ve bence haklı bir mesajı olan bir yazı da meydana getirilmiş. Hatta yazar, bir noktada nesnel kalabilmek için kendini bile feda etmiş fakat kedilerden hiç bahsedilmemiş. Bu ne bilimsizliktir?
Hayatım boyunca gözlemlediklerimin yanında, dört tanesiyle samimi şartlarda yaşıyorum. En büyük hobilerinin camda, gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakmak olması mı dersiniz, her gece belirli saatlerde -bence koordinasyon çiplerine güncelleme geldiği için- parendeler atmaları mı dersiniz, her geçen gün zamlanan lezzetli mamaları yatarak hüpletmekten yuvarlaklaşmış bedenleriyle öpülmekten bile kaçamayacak kadar hantal olmalarına rağmen içeriye uçan ve kendilerini güzel renklerle kamufle eden -onların da kelebek değil bir çeşit kötü niyetli iz sürücüler olduğunu düşünüyorum- yaratıklar girince atik bir şekilde düz duvara tırmanmaları mı dersiniz, bazen saatlerce kapının dışındaki belirli bir noktaya -bence bizim boyutumuzun dışında olduğu için algılayamadığımız varlıklara- gözlerini kırpmadan bakmaları mı dersiniz, bilemem.
Tüyle kaplı vücutlarını saatlerce yalamak, yıllardır yeseler dahi marul veya zeytin gibi yiyecekleri ilk kez görmüş gibi şaşırmak yahut elektrik süpürgesi çalışınca perdenin arkasına saklanmak gibi, başka hiçbir dünyalı canlı türünde rastlanmayan kültürel âdetleri var. Kilometrelerce öteden ıslak mamanın kokusunu alabiliyorlar, bulundukları kabın şekline giriyorlar, dolabın üstünden ters şekilde atlasalar dahi dört ayak üzerine düşüyorlar, gece görüşüne ve sıcaklık algılama mekanizmalarına da sahipler.
Nesnel bir gerçek varsa o da kediler, kesinlikle bu dünyaya ait olamazlar,
Teşekkürler.