Başlıktaki emareyi netleştirelim; 2000’li yıllar derken kast ettiğimiz şey, 2000-2010 arasında geçen süre. Bu süre, iki farklı oyun nesline şahit oldu. PS2’li, Xbox’lı ve GameCube’lu altıncı nesil; ve PS3, Xbox 360 ile Wii’den oluşan yedinci nesil. Her iki nesil sıçraması da radikal teknolojik gelişim ve değişimlere sahne oldu. Bu radikal değişimler de, beraberlerinde çok acayip seriler getirdiler. Biraz bu inovasyonlardan faydalanarak; biraz da geçmişten gelen gücü kullanarak pek çok seri 2000’li yıllara net bir şekilde damga vurdu. Pek çoğu da uzun, köklü hanedanlar oldular zaten. Şu 8’i haricinde. Bu listemizde, 2000’li yıllarda hepimizin konuştuğu, oynadığı, hiç değilse adını sıklıkla duyduğu; ama 2010’lu yıllara ulaşamamış oyunları yazalım dedik. Buyurunuz efendim!
Age of Empires
Age of Empires serisi, ilk oyununu 90’ların sonunda çıkarmış; belirli de bir başarıya ulaşmıştı. Ama elbette, onu bir efsane yapan oyun, 1999’un sonunda gelmişti: Age of Empires II: Age of Kings. Sonra 2002 yılında Age of Mythology geldi. Bu iki oyun da hem net kafelerde, hem evlerde, hem internet ortamlarında çılgıncasına oynandılar. 2005’te serinin yeni oyunu Age of Empires III çıktı. O pek tutmadı. Strateji oyunları düşüşteydi, ve serinin sahibi Microsoft’un başka öncelikleri vardı. Yapımcı Ensemble’ı önce Halo Wars diye bir oyuna sürdüler, o hiç tutmadı, akabinde de kepenklerini kapattılar. On yıldır da Age of markasından, Remastered sürümler harici bir şey duyamıyoruz…
Brothers in Arms
Brothers in Arms ilk çıktığında gerçekçi İkinci Dünya Savaşı hikayesi ve taktiksel ağırlıklı oynanışıyla ön plana çıkmıştı. O dakikaya kadar ekseriyetle Half-Life ek paketleri ve hiç beğenilmeyen Counter-Strike: Condition Zero ile bilinen Gearbox, bir anda hit bir oyuna kavuşmuştu. Akabinde bir ikinci oyun seriyi takip etti, onun aldığı eleştiriler de fena değildi. Yalnız sonra, 2007 yılında Call of Duty 4 diye bir oyun çıktı ve oyun sektörü 2. Dünya Savaşı hikayeleriyle ilgilenmemeye başladı. Brothers in Arms da o dalgayı iyi taşıyamadı. Hâlâ yeni bir oyun söylentileri dönüyor, ama bir şey çıkacağını pek sanmıyoruz.
Burnout
Burnout serisinin bitiş hikayesi dev acıklı. Gerçekten. Kendisinden çıkan son doğru düzgün örnek, 2008 yılının inanılmaz övgülere tabi tutulan Burnout Paradise’ıydı. Onun yarattığı formül, tonlarca farklı yarış oyunu tarafından uygulandı. Bugün bile oyunu oynayanlar gırla. Peki niye bir Burnout daha gelmedi? Kayırmacılık, başka bir şey değil! EA ana yarış markası olarak Need for Speed’i istediğine karar verdi; bu yüzden de Burnout ekibini NfS’e kaydırdı. Sonra da zaten o ekip dağıldı, o yüzden, bir Burnout daha görme ihtimalimiz çok düşük…
Dungeon Siege
Diablo II denen meret tam olarak yeni milenyumun başında çıktığı için, 2000’lerin ilk başları çok ciddi bir Diablo klonları furyasıyla karşı karşıyaydı. Genç okurlarımız hatırlamaz, bir ara bir CD’ciye girip, “tıklama ve item kasma” bazlı bir izometrik RYO almak için sadece “yeni oyun geldi mi” demek yeterliydi. İşte o furyanın en kral oyunlarından biriydi Dungeon Siege. Yalnız, yapımcısı birkaç kötü oyun çıkardı, MOBA trenine baştan atlamak isteyip balıklama yere çakıldı; ayağa kalkıp silkinene kadar da zaten artık kimse Diablo klonu yapmıyordu; Blizzard dahil…
F.E.A.R.
Üf, FEAR çıkmadan önce ne dev hype’ı vardı! Ne dev! Böyle bir şey olamaz. Resmen 2000’li yılların ilk yarısını FPS’lerin tarihinde çok fazla efsaneye imza atmış Monolith’in yeniden gelip hepimize hükmetmesini bekleyerek geçirdik. 2005 yılında en sonunda F.E.A.R. geldi, oynandı… Ve dürüst olmak gerekirse o beş senelik beklentiden pek de bir şey çıkmadı. Yine de, yapılan hype 2 oyun da çıkmasına yeterdi; ama sonradan çıkan FEAR Online’ın acı çekerek Hakk’ın rahmetine kavuşmasına engel olamadı.
Medal of Honor
Medal of Honor’ın hikayesi, baya trajiktir aslında. Yıllar önce ömrüne PS1’de başlayan bu seri, baya takdir görmüş, beğenilmişti. Asıl sıçramayı ise 2015, Inc adı altında bir firmaya emanet edilen Allied Assault oyunu ile yaptı. O firma, inanılmaz bir hikaye anlatımı yeteneğine sahipti. Yalnız, yayıncı EA ile anlaşamadılar. 2015 gitti, Infinity Ward diye minnak bir stüdyo kurdu. Önce Call of Duty diye bir şey yapıp, Medal of Honor’a rakip oldular. Sonra da Call of Duty 4 diye bir şey çıkartıp, tüm oyun dünyasını değiştirdiler. EA Medal of Honor’ı anlamlı kılabilmek için baya çabaladı, ama yetmedi. Seri baya azalarak bitti.
Prince of Persia
Dürüst olalım, buradaki bir anda ölen efsane oyun serilerinin pek çoğu bir veya öteki şekilde video oyun dünyası onları geride bıraktığı için öldüler. Trendler değişti, eğilimler farklılaştı. Artık kimse strateji oyunu yapmıyor zaten örneğin. Ama işte bu sebep, kesinlikle Prince of Persia’yı açıklamıyor. Sands of Time üçlemesiyle 2000’li yıllarda resmen zirve yapan; akabinde 2008 senesinde hiç de o kadar kötü olmayan bir oyunla karşımıza çıkan Prince of Persia; saçma sapan bir film bağlantılı oyun ile bir anda veda etti, tüydü gitti resmen. Yapımcısı Ubisoft senede iki üç Assassin’s Creed çıkartmaya devam ediyor, ama elinin altında bir prens yattığını hiç hatırlamıyor…
Prototype
Prototype, listemizde etkisi en kısa süre hissedilen seri muhtemelen. Garibim, ancak iki oyun çıkartabildi. Ama kendisi, öyle kaybolurken sessiz sedasız gitmedi; aynı zamanda beraberinde Kanada’nın en köklü oyun firmalarından birini de götürdü. Radical Games, özünde birkaç sene önce Hulk oyunu için yaptığını, Prototype için yeni bir karakterle yapmıştı. Tuttu, ikincisini çıkarttılar. Fakat Prototype 2, hiç satmadı. O kadar satmadı ki, Activision çok kısa bir süre sonra Radical’ı “yardımcı stüdyo” klasmanına çekti. Prototype’ın bayrağını da şu sıralar Saints Row, InFamous gibi oyunlar taşıyor…
