Niye bilmiyorum, bu algımı paylaşanlar var mı ondan da emin değilim; ama benim kafamda büyük Amerikan ödülleri sıralama olarak Oscar, Altın Küre, Emmy ve Grammy olarak listeleniyorlar. Yani bir kere, son ikisinin diğerlerinden farklı olduğunu, Grammy’nin müzik, Emmy’nin de TV konusunda en üstün otorite kabul edildiğini biliyorum. Üstelik Altın Küre’yi düzenleyen Hollywood Foreign Press Association‘ın ne kadar kepaze bir topluluk olduğuna dair de çok fazla şey okuyup dinledim. Ama kendime mani olamıyorum. Beni bir numara Oscar, iki numarada Altın Küre heyecanlandırıyor.
Ve dürüst olalım, biz bu ödül törenlerinin severleri olarak kesinlikle heykelcikleri alan insanların kara kaşı kara gözü için izlemiyoruz. Genel olarak bu törenleri izleyenlerin, izlemek için üç sebebi oluyor. Birincisi, moda yönü; yani kim ne giymiş, kim ne kadar çirkin olmuş, onu görüp meşhur gıybeti yapmak. İkincisi, ödül alan kişilerin -nadiren de olsa- verdikleri eğlence kabul konuşmalarını seyretmek. Üçüncüsü ise sunan her kimse, onun yapacağı espriler ve skeçleri beklemek.
Golden Globes bu konuda son altı senedir inanılmaz şanslı. Oscarlar dürüst olmak gerekirse Hugh Jackman‘ın leziz performansından beridir Ellen DeGeneres’in selfie’si hariç doğru düzgün bir sunucu bulmakta zorlanırken, Golden Globes mikrofonu önce sivri esprileriyle ortamı delip geçen Ricky Gervais‘e, sonra da acayip zeki monologlarıyla gülmekten yere yatıran Tina Fey & Amy Poehler ikilisine üçer sene teslim edip, rahatladı. Bu sene de belli ki risk almaya niyetli değiller, zira 2016 Golden Globes ödüllerini, tekrar Ricky Gervais’in sunacağı açıklandı.
Açıkçası Ricky Gervais’in bazı esprilerine (“NBC beni Jay Leno ile değiştirmeden ödüllere geçelim”.) yarım yarım yarılmış olsam da, Tina Fey ve Amy Poehler’ın Gervais’in yirmi beş katı daha komik ve başarılı bir sunuculuk yaptıklarını düşünüyorum, o yüzden de onlar bırakma kararı alınca hissettiğim üzgünlük hâlâ geçmiş değil. Gervais iyidir, hoştur; ama Fey ve Poehler’ın yükselttiği çıtaya yetişmesi benim nezdimde zor olacak. Peki siz ne diyorsunuz? Sevindiniz mi Ricky’nin dönüşüne?
