23 Nisan tarihi bizim için güzel bir gün olsa da, edebiyat dünyasında büyük bir ismin yitip gittiği gün olarak da bilinir aynı zamanda: William Shakespeare.

İngiliz edebiyatının en parlak zamanlarının yaşanmasına olanak veren ozan, yüzlerce yıldır hala çok farklı şekillerde anılmaya devam ediyor. Kendisine inanılmaz bir aşkla bağlananların varlığının yanı sıra, tam bir hırsız ve sahtekar olduğundan şüphe duymayanlar da mevcut. Onca fikir ayrılığı bir kenarda dursun, gelin biz size “Neden Shakespeare?” sorusunu yanıtlayalım. Çünkü bu soruya verilebilecek onlarca yanıt var gerçekten de.

Neden Shakespeare Okuyalım?

david-tennant-hamlet-skull

Çünkü William Shakespeare; yazdığı her oyun, şiir ve bilumum eserde insan doğasını ele alan bir sanatçı. Kelimelerle bir jonglör gibi oynayabilen eşsiz bir usta. Cümlelerini anladığınızda, içinize inanılmaz bir haz duygusu yayılmasına sebep olan o şahane isim.

Shakespeare okuyalım, çünkü evet; kendisi insanın kendisini konu alıyor. Okuduğunuz her eserinde biz fani insanların değerleri, olguları ve hayat emelleri anlatılıyor. Basit bir aşk hikayesi gibi gözüken Romeo ve Juliet’e baktığınızda mesela, alt metin aslında yalnızca aşk değil. Toplumda üstelenmiş cinsiyet tiplerini direkt olarak baş kahramanlarıyla oyununda anlatmış Shakespeare. Kırılgan ve narin bir erkeğin varlığı Romeo ile betimlenirken; güçlü, zeki ve dirayetli bir kadın figürü de Juliet’e bahşedilmiş. Leydi Capulet’nin travmatik sayılabilecek (hatta bizim Türkiye’de bile töre-vari bir geçmişe uyarlanabilecek türdeki) gençliği bir yandayken; aslında olmasalar kimsenin ölüp gitmeyeceği bir oyun okumamızdaki tek engel olan Rahip Laurence ve Mürebbiye de öte yanda anlatılıyor.

Doğaüstü karakterlerle çok ama çok daha ustalık eserleri arasına girebilecek Macbeth’i ve Bir Yaz Gecesi Rüyası gibi oyunları da cabası. Kader olgusuna cadıların ve hayaletlerin dahil olduğu ya da periler ve orman ruhlarının komedi unsurlarıyla bizi coşturduğu o eşsiz eserler de insanlığın doğasını dibine kadar alt metin ile işleyen işler.

oggito-shakespeare-kapaklari-4099-10

Shakespeare okuyalım çünkü evet; kelimelerle bir jonglör gibi oynayabiliyor. Elinize bir çay alıp aniden serçe parmağınızı kaldırma hissiyatı uyandıran türden cümleler kuran; hatta ve hatta kendinizi bir lord ya da leydi gibi hissettirecek tarzda kalıpları sanatla harmanlayan bir ozan kendisi. Basit ve kısa cümlelerle çok da genişlemeyecek hayal gücünüz, ufkunuz ya da edebi zevkinizi iki haneli rakamlara katlayabilecek türden bir dile sahip kendisi; karmaşık gözükse de anlayarak okununca hazzın doruklarına ulaşabileceğiniz cümlelerle hem de.

Shakespeare okuyalım çünkü evet; kendisi ele aldığı konuları işlemeyi çok iyi başarıyor. Eğer eleştirilecek biri varsa; Shakespeare’in eserlerinde illa bir örneği bulunur. Dönemin kralları mı yargılanmak istenmiş? Shakespeare’in eserlerinde mutlaka bir iması vardır. Yapılan yanlışlar mı göze sokulmak isteniyor? Shakespeare’in işlerine bakın. İnsanlığın yaptığı manyakça olaylar mı vurgulanmak istenmiş? Shakespeare onları çoktan tiye almış bile! Gerek ön yargıları kırma açısından, gerekse de alttan alta laf sokuşturma çabasında kendisi inanılmaz bir gizlilik içinde havaya ateş ediyor adeta. Kelimelerin efendisi olmak bu galiba ya!

Neden Shakespeare’i Sevmiyorlar?

William Shakespeare

William Shakespeare’i okuyalım, anlayalım; çok güzel. Ama bir kesim severken neden diğer kalanlar o kadar da sevemiyor? Neden Shakespeare’i şişirilmiş bir balon olarak görüyorlar? Bizzat kendi deneyimlerimden anlatmak isterim müsaadenizle: Çünkü Shakespeare’i anlayamıyorlar kuzum.

Hayır, cümlede hiçbir espri yok; sahiciyim. Gerçekten de Shakespeare’in anlaşılabildiğini düşünmüyorum. Hatta ve hatta eserlerini incik cincik inceleyen derslerime rağmen ben bile hakkını vererek kendisini anlayabildiğimi sanmıyorum. Her okuduğumda çok daha farklı bir şeyini keşfediyorum bu adamın, inanın her sanatçıda karşılaşılabilen türden bir özellik değildir bahsettiğim olay. Birkaç kere tekrarlanır belki bu şaşkınlık verici yenilenen haz; ama Shakespeare’de her seferinde yaşayınca “Hop dur orada bir ozan kardeş!” diyor insan istemsizce. Nasıl bir yetenek diye merak ediyor umarsızca. Çünkü bilerek ya da bilmeyerek; bunun doğuştan gelen bir yetenek olmadığını kimse savunamaz. Leonardo Da Vinci kadar hafife alınmaması gerekilen ve açıklanamayacak türden gizemli hazsal yeteneklerle bu seviyeye geldiğine inanıyorum nedense.

332E03E700000578-3539598-image-a-4_1460649542678

Shakespeare’i anlayamıyorlar; çünkü gerçekten onu anlamak çok zor. Belki kimse uğraşmıyor, belki de anlamaya çalışıp da anlayamıyorlar. Yine de kendisinin anlaşılamadığı yönünde büyük bir problem var ve inanın bunu kırmanın tek yolu Shakespeare okumaktan geçiyor. Eh, bir de tabii ki Shakespeare’i en iyi şekilde anlayıp çeviren tercümanların işlerini okumak lazım. Türkçe’ye çevrilirken kayıp giden onca şaşaalı hazzı yakalayabilmek için saf İngilizce ile okumak bile yetmiyor, inanın. Evet, onu anlamak zor sahiden de. Dili günümüz İngilizce’sinden uzak; kabul. Kullandığı kelimeler daha ağır sanki, evet. Ama inanın anlamaya çalışmak, bir cümlesinin üzerinde dakikalarca (belki saatlerce) kafa patlatmak o kadar ayrı bir his ki. Okurken “Bir cümle içinde kaç tane edebi sanat, gönderme ve bilumum anlam olabilir ki?” sorusunun okkalı bir tokat misali cevabını, her bir Shakespeare cümlesinde, kelime grubunda bulabiliyor insan.

Shakespeare’i anlayamıyorlar, çünkü edebiyattan zevk alabilecekleri alanların genişliğinin farkında değiller.

Shakespeare’i okumuyorlar, sevmiyorlar; çünkü kelimelerin ustasını hafife alıyorlar.

Bunu, dibine kadar Türk edebiyatı okumuş ve Türk edebiyatını inciği cinciğine kadar bilen şahane bir kişi tanıdığımdan rahatlıkla söylüyorum: Shakespeare’i sevebilmek için sadece İngiliz edebiyatına gönül vermek gerekmiyor. Anlamak bile gerekmiyor. Sadece anlamayı istemek yeter gerçekten de. Rönesans yıllarının İngiliz esintilerinden çok, global bir insanlık temasında birleşiyor Shakespeare’in eserleri. Ve inanın kendinize uygun illa bir şiiri, oyunu veya herhangi bir eseri illa ki vardır; buna eminim.

Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.