Kozmik korku denilince aklımıza gelen ilk isim Lovecraft, bu türden canavarladan bahsetmeye başlayınca da zihnimizde canlanan ilk mahluk yine Lovecraft tarafından yazılan Cthulhu oluyor. Korku türünde ne kadar etkili olduğunu düşününce bu durum çok normal ama bambaşka bir korku türü doğunca sonraki yıllarda doğal olarak onu takip eden başka yazarlar ve başka hikayeler de ortaya çıktı. Bu yazımızda çeşitli türlerde Lovecraft dışındaki sanatçılar tarafından yaratılan beş farklı kozmik korku canavarını konuşacağız. Alien, Thing, It gibi eserlerdeki Xenomorph ve Pennywise gibi canavarları zaten iyi bilindiği için onlara madalyalarını halihazırda veriyor ve herhangi bir sıra gözetmeksizin Lovecraft’in egemenliği dışında kalan kozmik korkuya göz atıp başka yazarların ve sanatçıların işlerine bakıyoruz. Yazıda bahsedilen eserlerden spoilerlar bulunabilir, dikkat ediniz.
Lovecraft İmzası Taşımayan 5 Kozmik Korku Canavarı
Amygdala – Bloodborne
Koca Yharnam şehri nasıl bu hale geldi, canavarların ve hortlakların, tarikatların ve linç sürülerinin yuvası nasıl oldu, cevabı bulmak için biraz “kavrayışa” ihtiyacımız var. Bu kavrayışı da dünyaya ancak delilerin gözünden baktığımızda elde edebiliyoruz çünkü ancak o zaman gözümüz Yüce Varlık diye tanımlanan tanrıları, yani Amygdala denen canavarları görebiliyor. Bu varlıklar Yharnam şehri ve çevresi halkının tapındığı berbat yaratıklar ve kentin içinden göklere yükselen devasa kuleleri bile dalların üzerine konmuş kuşlar misali mesken tutmuşlar.
Şu güne kadar önümüze serilen en iyi korku eserlerinden birisi olan Bloodborne oyununu işgal eden “Kin” yani akrabalar bile tüylerimizi ürpertip dehşeti zihnimizin her bir köşesinde bize hissettirirken, bu akrabaların en küçük etkilerle kendilerinden türedikleri Amygdala denen varlıklar kesinlikle kabuslarınızın kaynağı olacak. Zaten oyunda gözleriniz ilk kez bu varlıklarla buluştuğunda ve şehre şöyle bir bakıp Bloodborne dünyasına nasıl yayıldıklarını gördüğünüzde katıksız bir dehşetin üzerinize çöktüğünü hissedeceksiniz. FromSoftware’ı buradan tebrik etmek gerek, bir kozmik korku oyunu olarak değil, bir korku oyunu olarak da değil, genel olarak bir korku eseri olarak müthiş bir iş çıkarmışlar. Elden Ring’den sonra neler yapacaklar, büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum.
Hastur – Sarı Kral
Lovecraft’in hikayelerinde adı geçse de kendisinden önceki başka yazarlar tarafından hayat verilmiş olan bu karakter o kadar etkili oldu ki Hastur eninde sonunda birden fazla yazarın yaratılarında korkulan bir yarı tanrı biçimini aldı ve de Cthulhu mitosunun unutulmaz bir parçası oldu. Ambrose Pierce, Robert Chambers, HP Lovecraft ve August Derleth gibi yazarlarla karakter zenginleşti de zenginleşti ve her bir katkıyla birlikte insanların da zihninde hem daha somut hem de daha gizemli bir şekilde belirdi.
Pek çok hikayenin, dizinin, oyunun içinde yer alıp Cthulhu’nun kendisiyle yarışır bir hale geldi. Bazen kozmik korkunun geleneklerine kapılıp garip kıyafetlerinin altından ürkütücü dokunaçlar çıkan midemizi kaldıran biçimler aldı, bazen de bu anlatıların arkaplanında kalıp yine de tüylerimizi ürperten gizemli bir figür olarak varlığını sürdürdü. Bir yüz yıl öncesinden doğup büyüye büyüye bugünlere kadar gelen Hastur’un bir yüz yıl sonra da artık bilmem nasıl biçimlerde insanları ürkütmeye devam edeceği konusunda hiç şüphem yok.
Küf – Junji İto
Zaten kozmik korku türüne yakınlığıyla bilinen korku manga sanatçısı Junji Ito, Uzumaki gibi belirsiz ama yine de damarlarımıza elektrik verirmişçesine bizleri korkutan kavramlar ve canavarlarla dünyaya adını kazıdı ama Lovecraft’in izinden giden bu türün bilim kurgu korku tarafına yaklaşmak istediğimizde “Mold” yani Küf adlı eserini kesinlikle incelememiz gerekir.
Yeni evine girmek zorunda kalan Akasaka adlı bir karakteri konu alıyor bu hikaye. Kiraya verilen evin önceki sakinleri arasında Bay Rogi adlı bir öğretmen bulunuyor ama nerede olduğu bilinmiyor, evin durumu da pek vahim. Her yer dağınık ve küf de her şeyi almış götürmüş. Gelin görün kü bu öyle sıradan bir küf değil, Bay Rogi’nin üzerinde çalışmalar yaptığı bambaşka bir tür. Junji Ito’nun anlatımı ve çizgileri de işin içine girince bu küfün yapabileceği berbat şeyleri, önceki sakinlerin başına nelerin geldiğini ve de zavallı karakterimizin karşılaşacağı dehşeti birebir yaşayıp kozmik korkunun son derece yaratıcı ve özgün bir yönünü deneyimleyeceksiniz. Tabii ki sadece “Mold” değil, Junji Ito’nun el attığı her iş korku severlerin hoşuna gidecektir.
Necromorph – Dead Space
Ah Dead Space ah, sen korku oyunları arasında öyle müthiş bir yere sahipsin ki! Orjinal ilk üçlemesi ve yakın zamanda gayet güzel eleştiriler alan yeniden yapımıyla birlikte bu oyun korku denilen kavramı insana sadece anlatmıyor, dinletmiyor, izletmiyor ama doğrudan yaşatıyor. Zaten ilk oyunun yapım süreci hakkında çıkan içeriklere şöyle bir göz atıp geliştiricilerin hangi ilkelere bağlı kaldığını öğrendiğinizde bu türe ne kadar sadık kaldıklarını, hem korku dünyasını hem de kozmik korku dünyasını ne kadar iyi kavradıklarını çok iyi anlıyorsunuz.
Her ne kadar ilk üçlemenin her bir oyunuyla korkudan uzaklaşıp aksiyona yaklaşsalar da yeniden yapımla birlikte özüne dönen bu marka ve de markanın her tarafını dolduran, Alien’ın xenomorphları The Thing’in garip uzaylıları ve de Lovecraft’in devasa uzay dehşetlerinden ilham alıp önümüze koydukları Necromorph adlı yaratıklar oyunla uzaktan yakından alakası olan herkes için insan zihnine kazınan kabuslar olacak. Tabii ki bu duruma katkı sunan en önemli detaylardan birisi de geliştiricilerin bu yaratıkları olabilecek en iyi şekilde kullanmaları, korkuyu bizlere oyun medyasına yaraşır bir şekilde, bölüm tasarımları ve aksiyonla sessizliğin müthiş bir karışımı olan mükemmel bir tempoyla sunmalarından kaynaklanıyor.
Zihin Yüzen – Illitihid – Dungeons & Dragons
Oyunlardan bahsettik, kitaplardan, çizgi romanlardan bahsettik, bir de rol yapma dünyasında dehşet saçan yine garip bir varlıktan bahsedelim. Baldur’s Gate 3 oynayanların da epey yakından tanıyacağı bir yaratık bu çünkü illithidlerden, zihin yüzenlerden bahsediyoruz. Yüce Cthulhu’nun o garip biçiminin zavallı insanlarla bir araya getirildiğini ve ortaya absürd, çarpık ama bir o kadar da ihtişamlı bir canlının çıktığını düşünün. Bir sürü zihniyle hareket eden ve bağımsızlıktan yoksun bu varlıklar insan bilincine, eğer ki güçlü bir iradeye ait değilse, hükmedebiliyor, o bireyi köleleri haline getirebiliyor ve istedikleri psionik işkenceyi yapabiliyorlar.
Düşmanları olan Githyanki halkı tarafından da Ghaik olarak adlandırılan bu sadistik yaratıklar bilinen diyarlara başka dünyalardan geliyorlar, bazen de dünyamızın farklı katmanlarında yuvalar kurup bu kabus çukurlarından saldırılarını gerçekleştiriyorlar. Şu ana kadar saydığımız kozmik korku devleriyle kıyaslayınca aslında vahşi durdurulamaz bir güç olmaktan çok kendi teknolojilerini geliştirmiş, kendi karmaşık imparatorluklarını kurmuş üstün bir güç olarak benimsiyorlar kimliklerini ve diğer dünyaları ve halkları sindirme istekleri de buradan geliyor. Bu kadar korku salmalarının bir sebebi de bu aslında, sadece eski bir kozmik korku devinden doğup insanımsı garip bir biçime dönüşmeleri değil, aynı zamanda anlaşılmayacak kadar gelişmiş olmaları ve yine insan kavrayışının ötesinde bir amaca, ideale hizmet etmeleri.
Peki sizin zihninize kazınmış kozmik korku canavarları hangileri? Lovecraft imzalı devleri mi tercih ediyorsunuz yoksa yeni yaratıklar mı sizi daha çok heyecanlandırıyor?
