Control mükemmel bir oyun olmayacaktı, eğer ki bir on yıl öncesinde yaşıyor olsaydık. Peki ne değişti? Her şeye rağmen, bütün eleştirilere rağmen Control neden mükemmel bir oyun?
Arkadaşlarla oyun muhabbetleri yaparken artık çok tanıdık gelen bir durum yaşamaya başladık. “Valve veya Ubisoft veya şu veya bu şirketin çıkardığı son oyun çok kötü yorumlar almış, duydun mu?” diye sorular geliyor ve ben dümdüz “Hayır” cevabı veriyorum çünkü artık ilgimi çekmiyor, bu yeni oyunlardan heyecan duymuyorum. Bunun en temel sebebi oyunlardaki kalite standartlarının düşmüş olması değil, yükselmiyor olması. Herkes günü kurtarmaya, çok da geriye düşmeden iyi paralar kazanabilecekleri büyük oyunlar yapmaya çalışıyor ama oyuncu kitlesi de bir yandan bu durumdan iyice sıkıldığı için şirketler kâra da geçemeyip zarar yapmaya başlıyorlar. Çünkü önümüze teknik bir devrim konulmuyor, bizlere her biri bir öncekinden daha iyi deneyimler, maceralar sunulmuyor.
Oyun şirketleri yaptıkları oyunları sevmeden, bu oyunları satmayı istedikleri oyuncuları sevmeden, birtakım borsa kaygıları ve de halihazırda sahip oldukları hayran kitlelerinin zaten bu oyunu alacağı düşüncesiyle işlerini yaptıkları için biz de doğal olarak ortaya çıkan bu işleri sevmiyoruz, bunlar için heyecanlanamıyoruz. Zaman geçtikçe oyunlardaki bütün motivasyonumuz hadi şunu da sıfırlayayım, yüzde yüzleyeyim, hadi şu bölgeyi de temizleyeyim, bütün başarımları alayım gibi düşüncelere indirgeniyor. Aslında bu olay oyunların kalitesinin düşmesinden ve biz oyuncuların da, oyunları oynamaya devam etmek istediğimiz için, kendisinden belki ki o kadar keyif almayacağımız bu ürünleri ekstra çaba harcayarak oyunlaştırma çabamızdan kaynaklanıyor.
Yıllar sonra bu durumun farkına varan şirketler de aynı tamamlayıcı bir yaklaşımla ortaya çıkardığımız bu oyunlaştırma sürecinden faydalanmaya çalışıyorlar ve güzel, özgün bölüm tasarımları, peşinden sürükleyecek bir hikaye anlatımı, içinde akıp gideceğimiz pürüssüz ve eğlenceli bir oynanış yerine bak şu görev kaldı, bak bu koleksiyon parçası kaldı, bak o bölge kaldı diye özensiz, tamamen bizi saatlerce oraya gömecek bir tasarım anlayışını kullanıyorlar.
Günümüzde Mükemmel Oyunlar
Peki tüm bunların Control ve onu yapan güzelim Remedy Entertainment ile ne alakası var? Onlarda da koleksiyon parçaları yok mu? Bölgeler yok mu? Başarımlar yok mu? Var kardeşim bunların hepsi var ama bu insanlar belli ki yaptıkları işi seviyorlar, yaptıkları oyunları seviyorlar ve bizim de onları sevmemizi istiyorlar ve Control hakkında “mükemmel bir oyun” gibi bir yorum yapmamın sebebi de tam olarak bu. Sevdikleri bir dünyayı, samimi bir şekilde, güzellikleriyle ve de kusurlarıyla, bir yandan kendileri eğlenerek, bir yandan da bizleri eğlendirerek sunuyorlar, günün sonunda yaptıkları işten hem keyif alıp hem de gurur duymak istiyorlar. Samimi geliyor, içten geliyor. Yapmacık ve zorlama gelmiyor.
O kadar yüksek görsel kalitenin, yüksek teknolojinin, devasa dünyaların, saatlerce ve saatlerce süren görevlerin doldurduğu bu yıllarda, böyle bir samimiyet göremiyorum. Bu noktada daha bağımsızca duran şirketlerin ve de küçük ekiplerin çıkardıkları oyunları bir kenara koyuyorum çünkü bir sürü unutulmuş ve de kendisine belki de yüz milyonlarca doların harcandığı oyunların arasında yine Remedy’nin Alan Wake 2’sini, Larian’ın Baldur’s Gate 3’ünü, Supergiant’ın Hades’ini konuşuyoruz.
Control
Control bu açıdan, mükemmel bir oyun. Yanlış anlamayın, şu an aldığı eleştirileri, değerlendirmeleri on yıl önce de alırdı ama özellikle bugünlerde yaşadığımız bu duygu kıtlığını, içtenlik eksikliğini asla hissetmediğim bir deneyim sundu bana. Hikaye anlatımı mükemmeldi ama ne ana hikayesi öyle müthiş bir yapıya sahipti, ne de ana hikayesinde anlattığı olaylar ama öyle bir samimiyetle ve de öyle bir deneysellikle hazırlanmıştı ki her şeyi heyecanlanarak, merak duyarak takip ettim. Oyun mekanikleri çok güzeldi, yer yer bayıyordu, yer yer geldiğim kısımları atlayarak, oynanıştan kaçınarak ilerliyordum ama beni geriyordu, beni korkutuyordu ve bu çatışmaları ve bulmacaları aşıp ödülümü aldığım zaman da büyük bir keyif duyuyor, gerçekten bir şeyleri başardığımı hissediyordum.
Hikaye ve Anlatım
Oyunun ana akışı dışında kalan, tamamen opsiyonel kalan detaylar ise hepsinden daha güzeldi ve öyle sanıyorum ki Remedy’nin odaklandığı asıl yerler de zaten buralardı. Rastgele keşifler yaparken, bir köşede duran ekmek kırıntılarını takip ede ede ulaşıp alt etmek için büyük çabalar harcadığım canavarlar aklıma kazınan varlıklar oldular. Öylece girdiğim odalarda okuduğum metinler, belgeler, dinlediğim radyo programları ve ses kayıtları, izlediğim çocuk dizisi bölümleri, her ne kadar ürkütücü olsalar da, oyunun en keyifli yerleriydi.
Oyundaki bütün yazılı anlatımı toplayıp bir kitap haline getirseler anında alırdım ve bu bile başlı başına bambaşka bir eser olurdu. Yine de tüm bunları oyunun içinde bulmak, kendi çabalarımla, merak duygumun itelemesiyle veya bazen tamamen şans eseri bunlarla karşılaşmak tüm bu oyun kısımlarına apayrı bir değer kattı ve hepsinin ama hepsinin, bir samimiyetle, sevgiyle yazıldığını, çizildiğini, seslendirildiğini bütün kalbimle hissettim. Çünkü Remedy ne yapmak istediyse onu yapmış ve ne görmemizi, duymamızı istediyse onları oyuna koymuş. Bunları da popüler bir kaygı taşımadan, kendi akılları, duyguları ve yaratıcılıkları doğrultusunda yapmış. Peki ne var bu oyunda?
Control Nedir?
Çok spoiler vermeden anlatayım, Control dediğimiz oyun, Federal Bureau of Control, FBI benzeri ama garip olaylarla, nesnelerle ilgilenen bir devlet parçası içinde geçiyor. Bu teşkilat, Oldest House denen gizemli bir binanın içinde yer alıyor ve zaten oyunun tamamını bu mekanın içinde deneyimliyoruz. Eğer Alacakaranlık Kuşağı, X-Files veya SCP gibi yapımları, kavramları seviyorsanız Control tam size göre, daha açık konuşmak gerekirse zaten bu oyun sizin gibi insanlara yapılmış. Her bir garip olay, garip nesne ve garip kişi ya FBC tarafından sahiplenmiş ya da korumalı hücrelerde ve odalarda tutulmuş. Siz de yıllar önce kaybolmuş kardeşini arayan Jesse Faden adlı birisini oynuyorsunuz ve binanın içine girer girmez bu tuhaflıklar sarmalında kaybolmaya başlıyorsunuz.
Sürekli yazılı anlatımlarla dolu olması, ana hikayenin daha çok bilgi yığımları ve düz diyaloglardan oluşması ve de ekipman, silah, mod sistemindeki tekrarlamalar veya angarya işler oyuncuyu biraz sıkabilir. Dedim ya, teknik açıdan bu oyun mükemmel değil ama bu yıllarda çıkan ve de teknik detaylarla bizleri boğup duran oyunlara baktığımızda, Control’ün insan üzerinde, hedef kitlesi üzerinde yaratmak istediği duygular ve deneyim mükemmel.
En iyi oyunlar nasıl olmalı?
Bazen çok aşağıya veya çok yukarıya çıkıyorsunuz ve Alan Wake serisinden de tanıyacağınız şarkılarla, şarkıcılarla karşılaşıyorsunuz. Bazı odaları, kuytu köşeleri, karanlık yerleri eşeliyorsunuz ve geçmişinizden gelen dostların yankısıyla karşılaşıyorsunuz, yüzünüze bir gülümseme geliyor. Ana hikayede veya yan görevlerde öyle kısımlar gelebiliyor ki, bu saçma, bu şapşalca diyorsunuz ama bir bakıyorsunuz yüzünüze, gülümsediğinizi görüyor ve muhtemelen geliştirici ekibin de aynı şekilde eğlendiğini, onların da yüzüne aynı gülümsemenin geldiğini düşünüyorsunuz.
İşte Control tam olarak bu, Remedy Entertainment ile onun ulaştığı oyunların arasında geçen bir iletişim, bir diyalog, bir muhabbet. Siz oyunu oynuyorsunuz, bu insanların ne dediğini dinliyorsunuz, sonra da kendi yüz ifadenizle veya alt ettiğiniz canavarlardan sonra duyduğunuz gururla veya yaptığınız keşiflerden sonra yaşadığınız şaşkınlıklarla geliştiricilere yanıt veriyorsunuz, ardından da sonraki sohbet muhabbet konusuna geçiyorsunuz. Zaten en iyi kitapların, filmlerin, oyunların yapması gereken de bu değil midir? Sanatçı ile insanı karşı karşıya getirip muhabbet ettirmek, konuşturmak?
Teknik Başarılar
Bu arada şunu söylemeden de edemeyeceğim, Control pek çok noktada yine teknik ustalıklar da göstermiş. Mesela döneminin oyunlarına göre RTX teknolojisini çok çok iyi kullanmış, ek paketlerinde bu durumu daha da ileriye taşımış. Oldest House denen binanın mimarisi, yapısı, görsel yansımasının beni sıkacağını düşünmüş olsam da çok fena yanıldığımı açık açık itiraf edeyim. Zamanla ne kadar farklı, ne kadar orjinal bir yer olduğunu kavramış oldum ve oyunda yapılabilecek her şeyi ama her şeyi yaptıktan sonra veda edercesine oyunu silerken bu binayı da özleyeceğimi biliyordum.
Oynanış da yine harika bir noktada. Sürekli doğası değişen silahları ve de dar ve yüzeysel görünen yetenekleri kullandıkça ve geliştirdikçe uçup kaçtığımı, sürekli yeni silahlar ve yetenekler denemek istediğimi gördüm. Genelde az çok her oyunda belirli yeteneklere ve silahlara bağlı kalıp sonuna kadar öyle giden bir insan olarak Control’ün yine bu noktada da çok başarılı olduğunu söylemek isterim. Çok yerildi, çok eleştirildi diye çok bahsettim, sunduğu dünyadan, easter egglerden, keşiflerden başka oyunun teknik özelliklerinin de aslında çok çok iyi bir yerde olduğunu söylemek istedim. Baştan belirtmek istiyorum, RTX olmasaydı bile oyundaki ışıkları ve ışıklandırmayı çok güzel kullanıyorlar, her türlü övgüyü hak ediyor.
Sonuç olarak Control GTA, değil, Skyrim, Fallout, Cyberpunk, Red Dead Redemption değil ama bunu Control bir GTA değil olarak söylemiyorum, kesinlikle herkese hitap etmeyecek, çok belirli zevklere ve eğilimlere odaklanmış bir oyun olarak söylüyorum. Buna rağmen Remedy’nin kendi hayran kitlesinin çok daha ötesine, çok daha fazlasına ulaşmış bir ürün ve bu durum da tamamen kendi kalitesinden, kendi başarısından kaynaklanıyor.
Alan Wake’i de çok seven birisi olarak Control’ü bitirir bitirmez Alan Wake 2’te başlayıp onun da ne kadar Remedy havasında olan bir oyun olduğunu görünce, başarılı olsun veya olmasın, bu geliştiricilerin, bu sanatçıların, bu insanların kendi çizgilerini bozmayıp yine aynı samimiyetle, içtenlikle, aynı keyifli böyle oyunlar yapacağını düşünüyorum. Umarım çok daha başarılı olurlar, çok daha fazlasına ulaşırlar ve uzun bir süre daha, oyun sektörü denen bu dalgalı okyanusta biz oyuncuların yanında kalırlar.
Peki siz neleri seviyorsunuz? Çok içten ve başarılı bulduğunuz oyunlar veya tam tersine vermek istediğiniz örnekler neler? Ve en önemlisi, hangi oyunlar aracılığıyla muhabbet ediyorsunuz?