”Şeytanın Müziği” geyiğini türlü türlü komplolar ile yıllardır sırasıyla Blues, Rock ve Metal müzik için duyuyoruz. Kimi zaman sanatçıların ünlü olmak için yaptığı iddia edilen satanizm temalı, cinli-minli tuhaf ritüel komplolar, kimi zaman doğrudan şeytana adanmış albüm ve şarkılar (hatta bazen gruplar). Ama bugün sizlere bu tarz bir hikâyeden bahsetmeyeceğim, anlatacaklarım bu sefer gerçekten Şeytan’ın Bestesi, tamamen onun yaratıcılığı, en azından Giuseppe Tartini üstadımız, bizlere öyle söylüyor.
Olaylar, Tartini’nin bir gece rüyasında bizzat Şeytan’ı görmesi ve Tartini’nin Şeytandan kendisi için bir beste istemesi ile başlıyor. Tartini, Şeytan’a kendi kemanını uzatıyor ve onun duygularını bizzat kendinden dinlemek istediğini belirtiyor. Şeytan’ın çalmaya başladığı andan itibaren Tartini, inanılmaz bir huşu içinde, hayal edemeyeceği kadar iyi olan bu besteyi dinliyor; terler içinde, nefessiz bir şekilde uyanmış hâlde uyanıyor.
Tartini, uyandıktan sonra, rüyasından hafızasında kalan melodiler ile Şeytan’ın ifade ettiklerini bizzat kendisi aktarmaya ve bestelemeye defalarca çalışsa bile, Şeytandan dinlerken hissettiği duyguları verme işini ve o hayallerin ötesinde olan müzikaliteyi tutturamıyor. Tartini, bu başarısızlığının üstüne başka bir geçim kaynağının olması hâlinde kemanını parçalayıp, müziği bırakacağını söylüyor.
Kendi içinde hissettiği başarısızlığına rağmen ”Şeytanın Sonatı”, Tartini tarafından yayınlandı ve bu yıllara kadar büyüsünü hâlâ kaybetmedi. Eserden, Tartini’nin en büyük eseri olarak bahsedilmeye devam ediliyor. Tartini, bu rüyasını Fransız astronom Jerome Lalande’e anlatmış; gezi anıları olan Voyage d’un François En İtalie, Fait Dans Les Annees 1765&1766’ya eklemiştir.
Bu hikâyeyi bana ilk anlatan arkadaşımı dinlerken kafam inanılmaz derecede güzeldi ve onun anlatışıyla birlikte bütün sonatı dinlerken adeta zihinsel ve müzikal olarak bir orgazm yaşadım diyebilirim. Bana kalırsa, benim için bu eseri büyülü kılan şey gerçekliğinden çok, inanılmaz bir çabayla yaratılmış bu sanat eserini ve taşıdığı kompozisyonu, idrak ederek, zihinde canlandırarak dinlemek. Gerçekten inanılmaz farklı bir deneyim.
Şahsen Tartini’nin kendi hatırladıkları ile bizlere çıkardığı bu ”Sonata” o kadar mükemmel ki, çok fazla Klasik Müzik dinlemeyen beni bile defalarca tekrar tekrar dinletip kendine âşık etmeyi başardı. Eğer bu anı gerçekten yaşandıysa, Tartini’nin rüyasında görüp duyduğu ve sonrasında hissettikleri nasıl bir şeydir, tahmin edemiyorum.
Yazar: Umut Güven