Marvel’ın en köklü kadın kahramanlarından Ms. Marvel’ın yeni iterasyonu Müslüman olacak haberi duyuralı aylar oldu. Sindiren sindirdi, sindiremeyen kendi halinde meramını dile getirdi, durdu. Oryantalist olacak mı, Müslüman dünyasını nasıl ele alacak? Sorular buydu. E yeni Ms. Marvel elimize düştüğüne göre, bu soruların cevabını aramanın vaktidir.
Önce bir arka plan çizmek gerek. Seri G. Willow Wilson tarafından yazılacak ve Adrian Alphona tarafından çizilecek. Wilson kendisi 20’li yaşlarını Mısır’da geçirmiş, Müslüman bir kadın. Eisner ve World Fantasy adaylıkları var. Ana akım çizgi romanlarla en büyük münasebeti, Superman‘in sonradan “Grounded: Vol 1” adı altında toplanan 706 ve 707. sayılarını yazmak olmuş. Alphona da Runaways ve X-Force çizgi romanlarından tanınan bir adam. Bildiğim kadarıyla ilk kez beraber çalışıyorlar.
İlk sayıdan yazar-çizer uyumu hakkında ahkam kesmek olmaz, ama şimdilik Wilson’ın derdi her neyse, Alphona’nın kaleminden dışarı çıkabiliyor, onu söyleyebiliriz. Zaten mesele o dert değil miydi? Sorulması gereken sorular, aslında Alphona’ya değil de, Wilson’a yönelik değil miydi? Öyle. Amerika gibi 2001’den beri “Müslüman” kelimesini çöken bir gökdelenle bağdaştıran ülkede bir süperkahramanı kadın bir Müslüman yapmak, eğer doğru yapılırsa Müslüman Amerikalılar için büyük bir zafer. Doğru yapılmış mı peki?
Açıkçası yapılmadığını zannetmek bir hayli kolay. Öykü Kamala‘nın özene özene domuz pastırması koklamasıyla başlıyor. Düz bir bakış açısıyla bunu “Aha Batı’ya özendirmişler kızı!” diye yorumlamak çok mümkün, hele ki sonrasında Müslüman kurallarıyla yaşamasını isteyen ailesine karşı gelip bir lise partisine kaçtığında, bu düz açıya malzeme iyiden iyiye veriliyor. Ama Wilson sonrasında kelimeleriyle çok kritik bir noktanın altını çiziyor: Kamala’nın isyanı arada kalmışlıktan ileri geliyor. Etrafındaki “normal” çocukları görüp, onlar gibi partiye gitmek, domuz pastırması yemek istiyor; fakat ailesini de -her ergen kadar- seviyor ve onların kurallarına istemese de biat etmek durumunda buluyor kendisini.
Wilson’ın bu noktada Müslüman adetlerini eleştiren bir yapısı da var. Khan’a çok net bir şekilde “Ailemi de seviyorum ama…” dedirttiriyor, yani karakterinin derdini direkt olarak “Lanet olsun bu Müslüman kanunları” şekline sokmuyor. Ama bir noktada Kamala, “Erkek olsam o partiye gitmeme izin verirdiniz değil mi?” diyor ve cevabı babası tarafından katı bir şekilde odasına gönderilmek oluyor. Sebep? Saygısızlık.