Artık tartışmanın, “acaba bozacak mı?” diye beklemenin bir anlamı yok. Agent Carter sadece dört bölümde Marvel Cinematic Universe’ün en sağlam işlerinden biri –hatta, söylemekten çekiniyorum ama, kanımca en iyisi– olmakla kalmadı, şu sıralar TV’de görülen en iyi dizilerden biri hâline de geldi. Şu saatten sonra yapabilecek tek şey, kendinizi akışa bırakıp, finale kadar kalitesi yüksek olacağına adımız gibi emin olduğumuz bölümlerin tadını çıkartmak olacak.
Dizinin bir casus hikayesi olarak ne kadar kuvvetli olduğunu geçen yazıda zaten uzun uzun anlatmıştık. Bu bölüm, aynı tempoyu sürdürdü, fakat kıymetli bir başka tarafı daha vardı ki; onun da altının çizilmesi gerekiyor. Agent Carter S01E05, karakter yaratma konusunda da muadillerinin önünde olduğunu ispat etti bu bölüm. Gerçekten, sadece beş bölümde bunca karakteri doldurup, hepsini kendi korkuları, öncelikleri ve duruşları olan üç boyutlu yaratılara çevirmek kolay değildir. Ama ne hikmetse, Agent Carter bakkaldan ekmek alırcasına bir rahatlıkla yapıyor bunu.
Resimden sonrası spoiler olacak, koruyun kendinizi.
Bu bölüm, dizinin başından beri Captain America: The First Avenger’a en sıkı yerinden bağlandığı noktaydı. Cap’in filmdeki ekibi Uluyan Komandolar’ı (Howling Commandos) tekrar gördük karşımızda. Carter ve Thompson Leviathan’dan gelen mesajı takip ederek Avrupa’ya gittiler; amaçları Stark’ın bulunacağı söylenen bir buluşmayı basmaktı. Karşılarında Stark’ı bulamadıkları gibi, Leviathan’ın çalışma yöntemlerinin vahşetiyle karşı karşıya kaldılar ki, bu bölüm öğrendik; Carter’ın komşusu Dottie de bir Leviathan ajanıydı.
Dizinin Leviathan’ı bir Soğuk Savaş dönemi Anti-SHIELD olarak konumlandırması gerçekten de takdire şayan bir incelikle yapılıyor. Çok kısa sahnelerle, çok da üzerine diyalog fırlatmadan Leviathan’ın ne denli acımasız bir örgüt olduğunu kusursuzca anlattılar. Onların üssünde geçen aksiyon sahneleri -dürüst olalım- yer yer biraz hızlıca geçildi, zaman zaman da tatmin etmekten uzaktı; fakat o sahnelerin üç amacı vardı: Leviathan’ın ne olduğunun altını çizmek, Howard Stark’ın adının karıştığı komploda yeni bir sayfa açmak -ki bu iş de tamamlandı- ve Peggy’nin Howling Commandos ile olan ilişkisi üzerinden iş yerinde kazanmaya çalıştığı saygıyı göstermek.
Bu saygı kazanma çabası, Agent Carter’ın ilk bölümden beri ana sütunlarından birini oluşturuyor ve söylemek gerek, dizi bunu ustaca hallediyor. Ortada gerçekten de tasvir edilen ve bazen soluması imkansızlaşacak kadar ağırlaşan bir cinsiyetçilik havası var. Carter’ın üzerinden emeklerinin hakkını alamayan herkesin kurabileceği bir empati ortamı yaratılıyor başından beri. Fakat benim ilgimi çeken, bunu yaparken asla karikatürleşmemeleri.
Bu tip dönemsel seksizmle ilgilenen diziler ve filmler genelde sonunda “ama bakın durum bu kadar abes değil artık” diyebilmek için bu kültürü icra edenleri genelde fazla çocuksu ve ucuz gösteriyorlar. Agent Carter bu topa hiç girmiyor. Thompson ve Dooley’nin tavırları, onların ileride pozisyonlarını değiştirdiğinde sempatik kalabilmeleri için çok “durum bu” şeklinde sunuluyor. Durum hakikaten de bu olduğundan, Carter söylemek istedikleri şeyleri yaygara çıkarmadan, abartmadan ve daha da önemlisi, yerleşik hâlini göz önüne sererek söyleyebiliyor.
Bunu yaparken de karakterlerin arasında ördüğü ağ, harika bir seyirlik koyuyor izleyicinin önüne. Sadece Thompson ve Dooley üzerinden değil, Peggy’nin Dum Dum Dugan’la da, Angie’yle de, Jarvis’le de kurduğu muhabbetler şahaneler gerçekten. Dizinin diyaloglarında çok hoş bir dürüstlük ve sadelik var, karakterler oldukları gibi hareket edip konuştuklarından; kurdukları ilişkilere inanmak çok daha kolay oluyor. Bu noktada özellikle Atwell’in muhteşem oyunculuğuna da bir daha şapka çıkartmak istiyor.
Leviathan, Dottie, Stark derken komplo da iyice aldı başını gitti bu arada. Bu bölümde Dooley’nin Stark konusundaki pozisyonunu yavaş yavaş değiştirmeye başlaması, hikayenin ucuz ve tahmin edilebilir yönde çok uzun seyretmeyeceğini de kanıtladı. O yüzden iyice netim bu konuda. Ayaklarımı uzattım, ellerimi kafamın arkasında kavuşturdum; Carter’ın harika olacağını bildiğim finalini iç rahatlığıyla bekliyorum. Ya siz?
8 Comments
Bu diziyi beğendiğimi söyledim hep,ancak 5. bölümde 42 dk sığdırma çabası ile sanırım leviathan üssüne sızma ve geri çıkma biraz hızlı geçiştirilmiş,ancak derinlik ile ilgili olanları yazmışsın zaten,marvel sienma evreni ile bağlantıları iyi gidiyor konu derinleşiyor.Aklıma takılan şu o küçük kızların yetiştirildiği yer black widowların yetiştirildiği yermiydi,evet yanlış okumadınız çoğul eki kullandım.Bizim avengerstaki black widow sanırım leviathan tarafından kurulmuş bir eğitim ve casusluk programından gelme..black widowun tam adı da Natalia “Natasha” Alianovna Romanovadır,bu bir rus ismidir.Sanırım black widowların kökeninede inmiş olduk.Ayrıca carterın komuşusuda,odasını karıştıran kadın bir black widow oldugunu gördük.
birşey daha ekleme ihtiyacı hissettim.yukarda bahsettiğim agent carterin komşusu olan black widow balerin olarak tanıtılmıştı sanırım,yanlışsa düzeltin,acaba age of ultron fragmanında da balerin sahnesi var orayla bağlantılı olabilir mi ?şimdi bu black widowlar american tarzında yetiştiriliyorlar ya orda bale eğitimide alıyorlardır,age of ultronda da bizim black widow olan natashanın geçmişinden kesit gösterirken bu bale sahnesi bundan dolayı eklenmiş olabilir.ayrıca o karakterlerin geçmişleri ile ilgili olan sahnelerde scarlet witchin avengers üyelerinin aklı ile oynadığı ve geçmişteki acılarıyla yüzleştirdiği sahneler olabilir!
demir ya, mükemmel yakalamışsın. gerçekten yıldızı pekiyi falan fırlatasım geldi yorumunun üzerine. gerçekten de o kız yurtları muhtemelen black widow’un yetiştirildiği yerler. widow filmlerde daha önce geçmişinin “kgb” olduğunu söylemişti ama leviathan kgb’nin bir alt dalıysa bu cümleler retconlanabilir. bence tespitin yüzde yüz doğru, hatta müsaaden varsa yarın bu tespiti yazılaştırmak istiyorum, var mıdır? 🙂
Bölümü izlerken yetiştime kampını görünce benim de aklıma direk Black Widow geldi.Sonra bunun üzerinde biraz kafa yordum.Eğer Natasha buradan yetişmiş ise yıl açısından Leviathan örgütünün uzun bir süre önüne geçilememiş olması lazım ya da örgüt
başka bir adla -düşük ihtimal bile olsa belki HYDRA’nın başka bir kolu- yoluna devam etmiş olmalı.Çünkü Black Widow olsa olsa 30 un başlarında dır.Dizi bildiklerim
üzere 1946 da geçiyor.Yani bu örgüt 30-40 yıl devam etmesi gerekiyor.Eğer buradan geldiyse korkarım ki Leviathan ın örgütünün neyle sonuçlanacağını göremeyeceğiz.
Dizi ile ilgili olarak diziye laf söylemek mükün değil zaten.Bir dizinin
akıcı ve sürükleyici olmasını gerektiren her şeyi bulunduruyor.Tabi
bunun serinin 8 bölümlük olmasının büyük bir payı var.Son olarakta hala
aklımda Jarvis in karısıyla ilişkisinde hala bir durum olduğuna
inanıyorum.Belki saçma ama bence bunun hakkında birşeyler ile
karşılaşacağız.
şöyle birşey olabilir başka bir yerden birşey daha yakalamış olabilirim,şimdi bu black widow programı ile winter soldier porgramı daha sonradan sovyetlerinden içine sızmış olan hdyra (bunu cap america:winter soldierdan biliyoruz yani sadece shielda değil heryere sızma olayı var )bu programları ele geçirmiş ve sovyetlerin derin devleti haline gelmiş olabilir,sonra hydra bu black wdiow ve winter soldier programlarını uzun uzun yıllar kullanıp bunu kgb görüntüsü altında yapmış olabilirler.bizim natasha (black widow) 30 yaşında olsa marvel evrenin şu an 2015 yılındayız en aşağı 1985 yılında doğmuş ve sonrasında black wdiow programında alınmış olabilir,burdanda şunu anlıyoruz leviathan (kgb nin veya hydranın alt dalı olması muhtemel olarak sonradan)ortadan kalkması veya başka bir kola bağlanmasının bir önemi kalmıyor,önemli olan black widow programı bütün soğuk savaş dönemi boyunca devam ediyor,winter soldierde soğuk savaş boyunca suikastlar düzenliyor.
ne demek kardeş asıl emek senin istediğin gibi takılabilirsin 😀
geçen sene yayınlanan bi marvel animasyonu vardı yanlış hatırlamıyorsam adı da avengers confidental:black widow and punisher diye orada black widowla punisher leviathana karşı takım oluyorlardı hatta o animasyonda da çalıntı shield teknolojisi filan vardı.Animasyon japonca olduğu ve sadece ingilizce altyazı bulabildiğim için sadece bu kadarını hatırlıyorum.Bence de black widow bağlantısı konusunda haklısınız.
Önceki bölümü sizin kadar beğenmesem de bu bölüm muazzamdı bence. Zaten başarılı dönem atmosferi ve casusluk ögelerinin üstüne sağlam karakterler ve oyunculuklar, merak uyandıran gizemler, en önemlisi de MCU’ya büyük bağlantılar gelince dizi tadından yenilmez oldu. Ayrıca One Tree Hill’i -nedense- bolca izlemiş biri olarak Chad Michael Murray’e bir parantez açılması gerektiğini düşünmekteyim. O dizinin ergeni buradaki Agent Thompson rolünde hiç sırıtmıyor! Oyuncuların arasında adını görünce şaşırmıştım ama tebrikler Murray üzmedin beni.