Agents of SHIELD, yayın hayatına çok iyi bir pilot bölümüyle başladı. Marvel evreninin arka kapılarını, sıradan insanlarını göstereceği vaadiydi aslında bize o ilk bölümü izlettiren. Sonra, üst üste “haftanın garip Marvel olayı” tadında bölümler yığılmaya başladı. Ward ve Skye, sıkıcılıktan sıkıcılık beğeniyor, Fitz ve Simmons’ı sevmek iyi günlerde hafif mümkün gözükürken, kötü günlerde iyiden iyiye imkansız hissettiriyordu. Bir tek May ve tanıdık, bilindik Coulson vardı diziyi götüren. Ta ki Captain America: The Winter Soldier Marvel evreninin statükosunu alt üst edene kadar.
O dakikadan beri dizi, yayınladığı her bölümüyle bir adım daha ileriye gitti. Biz de bu sayfalardan, artık Ward ve Skye’ın yeni paradigmada nasıl gerçek renklerini bulduklarını, Agents of SHIELD’ın ana Marvel sinematik evrenine nasıl güzel bir bağ ile yapıştığını ve ilerisinin dizi için ne kadar umut verici olduğunu anlattık uzun uzun. Hatta başlarda izleyip bırakanlara, “Su artık çok güzel, geri girsenize” çağrısı yaptık. Bugün, başka bir çağrı için buradayız. Geek adam! Gel, eğer Marvel evrenini sevmiyorsan da gel. Dizi o bağın da üzerine çıktı.
Bu, birinci sezonun yirmi birinci bölümünü, yani sezon finalinden bir evvelki hikayeyi spoil etmeden kanıtlayamayacağım bir şey, fakat sadece şunu söyleyebilirim. Dizilerin çoğu, özellikle de ABC, CBS, NBC gibi karasal kanalda yayın yapan, 23-24 bölümlük, 42-43 dakikalık diziler karakterlerinde ani değişiklikleri pek hazmedemezler. Hele hele iyi karakterlerini kötü yapmaya temkinli yaklaşırlar. Bu tip dizilerin ana kitlesi arasında -kablolu yayın yapan HBO, AMC, FX gibi kanalların aksine- yaşlılar ve çocuklar da olduğundan, statükoyu pek bir severler.
Sorun şu, Marvel evreninin statükosu yıkılınca, Agents of SHIELD da kendi evrensel statükosunu yıkmak zorunda kaldı. Bu anlaşılabilir bir hamleydi ve retroaktif olarak bunu bile bile diziyi programladıkları için Jed Whedon ve Maurisa Tancharoen’e saygı duyduk. Burası okey. Fakat en son yayınlanan bölüm, Ragtag ile dizi arkasında Marvel evrenine bağımlı olmayan bir cesaret gösterdi. İzleyicileri şoke etmek, hatta belki de uzaklaştırmak pahasına, karakterlerinden birine reddedilmesi zor derecede net bir duruş kazandırdı. Aslında tüm sezon boyunca izlediğin adamı, bir saniyede bambaşka bir karaktere çeken, var olduğunu kabul etmesi zor, kan dondurucu bir duruştu hem de bu.
Spoil etmek niyetinde değilim, çünkü bu bölümü izleyenler, zaten neyden bahsettiğimi biliyor olacaklar. Bilmeyenlerin şundan çok net emin olması niyetindeyim: Agents of SHIELD artık gerçekten de takibi şart bir dizi hâline geleceğini kanıtladı. Bundan sonra çok büyük bir korkuyla ana rahmine dönerlerse laflarımı geri almaya hazırım, ama döneceklerini de sanmıyorum. Bugün yaşadığım dumura benzer bir halet-i ruhhiyeye Willow’un intikam için Warren’ın derisini yüzdüğü anda ulaşmıştım. Bir orada, bir de Dr. Horrible’ın sonunda.
İkisi de Whedon’ın, çoğu işinde sık sık yaptığı gibi yumruğunu sakınmadığı anlardı. Hani bazen, iyi karakter ve kötü karakter dövüşür, ama en sonunda kötü karakter binanın tepesinden düşmek üzereyken pencerenin camına tutunur ya? Orada iyi karakterin onu tutup çekeceğini bilirsiniz hani? İşte bugünkü bölümde gördüğümüz şey, onun tam tersi bir andı. Aynı Willow-Warren ilişkisinde olduğu gibi, insana bu dünyada gerçekten kötülüğün olduğunu düşündürten ve bunu düşündürterek, iyi karakterlere daha da sıkı sarılmasına sebep olan bir soğuk duş. Bir de tabii her şeyin üstüne, bu dizinin kritik anlarda beklenen yoldan gitmeyeceğini gösteren bir garanti, izleyiciyle yapılan bir anlaşma.
Agents of SHIELD bu kontrattan geri basar mı? Söylemesi güç. Whedon imzalı diziler hep geç açılmışlardır ve açıldıktan sonra da geri kötüleşmezler. Kuvvetle muhtemel, Whedon’un kardeşi ve baldızının yaptığı bu diziden de aynı duruşu göreceğiz. Şimdilik elimizde çok güçlü hâle gelmiş bir sezon var. Haftaya sezon finalini izleyelim ve ondan sonra, gelecek sezon nelerle karşılacağız, onun hesabını kitabını yapmaya başlayalım. Çok merakla bekliyoruz hakikaten zira…