Çok açık konuşayım, Agents of SHIELD’ın bu bölümünü sevmeyeceğime emin çıktım yola. Agent Carter’ı öve öve bitiremedik zaten, biliyorsunuz. O övgülerin arasında bir de korkumuz vardı. Ya Agent Carter’ın samimi kalitesi SHIELD’ı gölgede bırakırsa? Ya SHIELD artık gözümüze daha iyisinin mümkün olduğunu gördükten sonra biraz sönük gelirse? Beklentilerim büyüktü, ama iyi anlamda değil. Dizinin beni hayal kırıklığına uğratmasını bekliyordum.
Onun yerine Agents of SHIELD S02E11 ile hep olmasını beklediğimiz diziye dönüştüğünü gösterdi. Bu dizi ilk başladığında Joss Whedon üstüne basa basa “süper kahramanlarla dolu bir dünyada süper olmayanların yaşadıklarını konuşacağız” demişti. Ama böyle bir şey görememiştik. İlk sezonun birinci yarısı boyunca gördüğümüz şey, süper kahramanlarla dolu bir dünyada süper suçlar çözen ama o süper kahramanlarla hiç muhattap olmayan bir ekibin maceralarıydı. Sonraki bölümlerde ise SHIELD vs. HYDRA oldu. İyiydi, ama bize vaat edilen şey de değildi.
Onu görmek için Agents of SHIELD S02E11’e kadar bekletti bizi. Şimdiye kısmetmiş. Artık kartlar değişti, roller değişti; başka bir oyun oynuyor dizi. Ve dürüst olayım, bu bölümde attıkları temellerin üzerine daha çıkarlarsa, MCU’nun en önemli parçalarından biri hâline gelecek.
Aşağıdaki resimden sonrası bölümle ilgili spoiler içermektedir, kendinize mukayyet olun.
Bölüm S02E10’un bıraktığı yerden başladı. Dürüst olayım, araya iki ay girmişken bu geri dönüş biraz daha iyi kurgulanabilinirdi. Genelde diziler bu kadar ara verdiklerinde; kurgusal dünyalarında da bir es tuşuna basarlar. Basarlar ki içerisindeki karakterler de bizim gibi biraz soluklanmış olsunlar, izleyici olarak bizim yaşadığımız boşluğu onlar da yaşasınlar. Ama SHIELD böyle bir topa girmedi. S02E10 nerede bıraktıysa, S02E11 direkt oradan toparladı.
Bunun şöyle bir dezavantajı oldu; Trip’i hak ettiği gibi anamadık. Karakterler oturup Trip ile ilgili keyifli anılarını anlatırlarken biraz yabancı kaldık muhabbete ki, bunun birincil sebebi zaten Trip’i baştan itibaren öyle çok tanımıyor oluşumuzdu; ikinci sebebi ise onların yası tazeyken, bizimkinin iki aylık kabuk bağlamış olduğu gerçeğiydi. Fakat yine de, Trip’e hayattayken gösterlimeyen hürmeti gösterdi SHIELD ve az da olsa meseleden biraz pathos çıkartmayı becerdi.
Fakat bölümün asıl olayı bu değildi elbette. Ne de olsa S02E10’un bombayı asıl patlattığı üç nokta vardı: Skye ve Raina’nın dönüşümleri, Whitehall’ın öldürülmesi ve diğer Inhuman’ların varlığını öğrenmemiz. Bu üç bombanın da ekip ile hikayeye etkisini çok iyi etüt etti SHIELD. Asıl övmek istediğim noktaya geleceğim, fakat önce biraz Coulson’ın planından söz etmem gerek. Coulson Whitehall ölünce Bakshi’yi piyon olarak kullandı ve HYDRA’nın yüksek mertebe liderlerini birbirine düşürmek için bir komplo tasarladı.
Biraz uçuk, biraz da inandırıcılıktan uzak bir plandı açık konuşmam gerekirse. 40 dakikada hangi hamleyi hangi anda tatmin edici bir şekilde göstereceklerdi bilmiyorum elbette, ama yer yer bazı şeyleri fazla garantiye aldı SHIELD; örneğin Bakshi’nin yemi hemen yutacağını, HYDRA’nın soruşturmadan bu itham üzerine aniden harekete geçeceğini… Bağladıkları SHIELD vs. HYDRA detayı da biraz fazla duygusal gibiydi.
Diğer Inhuman’ların varlığıyla ilgili meselede ise daha olgunlukla davrandı dizi. Jianying’in, yani Skye’ın annesinin içinde bulunduğu flashback, geçen bölümün finalinde tanıştığımız Inhuman’a çok ufak ama sağlam bir karakter portresi çizdi. Jianying’i de biraz daha yakından tanıdığımızı hissediyorum ki; bunun son olacağını da sanmıyorum. Üstelik o kör Inhuman’ın Nightcrawler vari yetenekleriyle Raina’yı alıp götürdüğü sahne hem efekt, hem de etki bakımından pek bir havalıydı, söylemek gerek.
Ama ana mesele o değil, değil mi? Ana mesele Raina ve Skye. Onların geçirdiği değişim. Raina’nın Naja olma ihtimali, kendisini tamamen gördüğümüz ilk anda cidden kuvvetli bir hâle geldi. Ve nefret etti Raina hâlinden. Skye da nefret etti. Çünkü etrafındakiler onun bulaşıcı olabileceğinden, tehlikeli olabileceğinden, kontrol edilemez olabileceğinden korkuyorlardı. Simmons bir ara açık açık dünyanın süper insanlarla dolu olmasının ne kadar tehlikeli ve kötü ve korkunç olduğundan dem vurdu Skye’a. Raina süper insan olmak isterken aslında bunu arzulamadığını Mr. Hyde’a söyledi.
İşte bu. Agents of SHIELD’ın vaat ettiği tam olarak da buydu. Bugüne kadar hep normal insanları süper kahramanlara şaşkınlıkla ulurken gördük sadece. Ama tek tepki bu muydu? Hayır. SHIELD bu bölümünde, bölüm çok da kuvvetli olmamasına rağmen turnayı tam gözünden vurdu. Skye ve Raina, süper insanların olduğu dünyada hep bir noktada onlara özenerek büyümüşlerdi. Raina’nın takıntısı daha barizdi tabii ki, ama Skye’da da vardı bu. Çünkü gerçekten, birileri çekicinden şimşekler fırlatarak etrafta uçuyorsa, ona özenirsiniz.
Ama bazıları da korkarlar işte. Simmons’ın verdiği tepki Marvel sinematik evreninde verilmiş en organik, en isabetli tepkilerden biriydi. Skye ve Raina’yı Inhuman yapan şey bulaşıcı mı? Bilmiyorsunuz. Raina’nın dönüştüğü şeyi görmüşsünüz, iki el ateş etmişsiniz ölmemiş, haliyle korkuyorsunuz. Korkan insanlar aşırı tepki verirler. SHIELD ajanı da olsalar, kahve dükkanında çalışan alakasız biri de. Bu karikatürize edilmiş bir J Jonah Jameson tepkisi değil. Bu gayet yerinde, gayet insani bir tepki. SHIELD’ın bundan sonraki odak noktası sadece bu olmamalı elbette. Ama bunları da vurgulamaktan kaçınmamalı. Bu bölümde yaptığını, bu bölümde yaptığı sınırda tutarak, sezona yaymalı artık ufaktan. Zira Inhuman’lar gümbür gümbür geliyorlar, ve bu sefer iş kendine zırh yapan bir adamla uzaydan gelen bir yarı Tanrı’dan çok daha karışık.
Bitirmeden önce altını çizmek istediğim iki nokta var. Birincisi, Mack ve Mockingbird’in planı beni biraz sıkmaya başladı. İnceden sadede gelebilirlerse çok müteşekkir olacağım açıkçası; umarım sündüre sündüre sezon sonunu beklemezler. İkincisi ise şu; Iain De Caestecker gerçekten muazzam, şahane, harikulade bir performans sergiliyor ya. Bu bölümde yaptığı, söylediği her şey inanılmazdı gerçekten de. Bu adama seneye ödüllerden birinde yardımcı dalda bir adaylık çıkmazsa, yazık olur şimdiden söyleyeyim…
6 Comments
Bölüm süperdi.Sadece daha fazla tapınak sahnesi görmek isterdim.Skye ın ve takımın nasıl kurtulduğu hakkında.Raina dediğim gibi kirpiye dönmüş ama onunla birlikte eskiden Skye ın annesinin yürüttüğü yeni dönüşüm geçirmiş Inhuman lara nasıl yön verildiğini görecegiz.Bu kadar açıklamalara rağmande hala heyecanla beklrdiğimiz sırların olmasıda dizinin ayrı bir güzel tarafı heyecanla bekliyoruz yeni bölümü.
Marvel’s Agents of S.H.I.E.L.D. – 2. Sezon 11. Bölüm – Aslında Olduğun
http://youtu.be/UaLvzaS75fY
güzel bir bölümdü gerçekten bundan sonraki sezonda muhtemelen hydra nın artık devre dışı kaldığı (ultron ve ciwil war da biter artık haydra teranesi) ve inhumans lar üzerinden giden bir hal alır umarım dizi.
mack ve mocking bird planı nedir ben tam çözemedim?
çok iyi bir bölümdü. Ben agent of shield’in sezon arası vermesinden sonra agent carter’ı yeterli bulamamıştım. Fakat bu bölüm beklediğime değdi. Ne kadar özlediğimi fark ettim. Hydra mevzusundan biraz uzaklaşmak daha iyi olacak. Flashback sahnesiyle birlikte inhuman ların yeteneklerini öğrenmelerine yardımcı olan insanlar olduğunu gördük. Artık daha çok inhuman göreceğiz ve bu beni heyecanlandırıyor.
Çoğu kişi Civil War için yeterince karakter olmadığından söz ediyor ama umuyorum ki AoS ve gelecek marvel dizilerinde fazlasıyla Inhuman/metahuman göreceğiz. Bu bölümde Simmons’ın gösterdiği tavrı bir çok insanda göreceğiz ve bu bence Civil War’a çok güzel bir giriş olacak. Benim tek isteğim evet çok mantıksız bir istek ama bu karakterlerin çizgi romanlarda olduğu gibi kostüm giymeleri, maske takmaları. Hazır Spider Man de dahil olmuşken ve kaza sonucu bir sürü düşmanı olacağından ortalıkta kostümlü freakler görmek muhteşem olur bence.
Inhumanlar Charles Xavier’ini da buldu… X-men gibi hem kurban hem de nefret edilen halde resmetmeye kararlilar Inhumanlari da.