X-Men ‘97 artık ekranlarda ama nostaljiyi de elden bırakmıyoruz. X-Men Animated Series 3. sezon özet dosyasıyla karşınızdayız.
Bu sezon, X-Men’in en büyük hikâyelerinden olan Phoenix Saga’ya uzun zaman harcıyor. X-Men’in büyük hikâye arklarını iki bölüme yayarak anlatılmasına alıştığımız birinci ve ikinci sezonun aksine Phoenix Saga ve Dark Phoenix Saga, sezonun yarısını kaplıyor. Bu sezonda X-Men ekibi kozmik düşmanlarla savaşmaya terfi ediyor. İlk iki sezondan daha uzun olan bu sezon 19 bölümden oluşuyor.
İlk iki sezon X-Men gibi bir ekip neden var, mutant nedir, neden insanlardan farklı konumlanıyor ve neden dışlanıyor gibi soruların cevabı niteliğinde ilerliyor. Aynısını dördünü ve beşinci sezon için söylemek de mümkün ama X-Men Animated Series 3. sezon, işleri X-Men’in varlık sebebinden çıkarıp, bir karakter üzerinden, dünyanın yok olma tehlikesine bağlıyor. Bu sezonda galaksinin öte ucundan gelen Shi’ar ulusuyla tanışıyoruz ve sezon boyunca sık sık onları görüyoruz ancak en güzel bölümleri de onların olmadığı minimal hikâyelere odaklanan bölümler teşkil ediyor.
Out of Past isimli iki parçadan oluşan bölümle sezon açılıyor. Bu sezonu Wolverine’in geçmişiyle açıp onun geçmişiyle kapatıyoruz. İlk bölümde Morlock grubundan bir yardım çağrısı alan ekip yer altına inince kendilerine Reavers diyen tehlikeli bir grupla karşılaşıyor. Grubun başında kendisine Lady Deathstrike diyen bir mutant var ve adamantinyum kaplı tırnaklara sahip. Bu karakteri X-Men 2’de Wolverine’le dövüşen karakter olarak hatırlamanız normal ama tabii ikisi de aynı karakter olsa da filmde ve çizgi filmde origin’leri birbirlerinden tamamen farklı.
Çizgi seride Wolverine ile romantik bir geçmişe sahip olan Lady Deathstrike; Wolverine, Wepaon X projesi için kaçırılıp üzerinde deneyler yapıldığı sırada kendini terk edilmiş sayıyor ve intikam için yemin ediyor. Yeraltında gizemli şekilde duran uzay aracını ele geçirmek için göreve çıkan Deathstrike, Wolverine’i görünce görevi unutup onu ortadan kaldırmaya odaklanıyor. Bölümün sonunda kalbi kırık bir Wolverine ve uzaylılarla devam edecek olan ilk teması gerçekleştiren X-Men ekibini görüyoruz.
Ardından gelen beş bölüm Phoenix Saga’nın parçalarını oluşturuyor. Profesör X’in aldığı, kaynağı belirsiz telepatik mesajlar sonucu X-Men, astronot kıyafetleri içinde uzay seferine çıkıyor. Burada çıkan hengamede Jean ekibi hayatta tutmak için güçlerini sonuna kadar zorluyor ve galaksiyi korumak için var olan bir enerji olan Phoenix’le bütünleşiyor. Bölümün kalan dört parçası, Jean’in önce kendini hasta hissedip sonra da ekibin ve Shi’ar ulusunun dâhil olduğu savaşta, herkesi ve dünyayı kurtaran kişi olmasına doğru ilerliyor. Bu sırada sırayla Juggernaut’ı, profesörün gücünün sınırlarını ve aşkını görüyoruz. Cyclops uzayda babasıyla tanışıyor ama baba-oğul birbirini tanımıyor. Bu bölümler boyunca Jean ekip üyeleriyle defalarca vedalaşıp kendini feda etmeye gidiyor ve geri dönüyor. Bölümün sonunda içinde Phoenix gücünü barındıran Jean, dünyayı kurtarmak için güneşe uçuyor.
Phoenix Saga kapanınca, Savageland: Strange Heart, iki parçaya ayrılarak sıradaki bölüm oluyor. Profesör X ve Magneto’nun dinozorlardan kaçıp, Mr. Sinister’la tanıştıkları, ardından onu yendikten sonra da adadaki güç dengelerini hiç düşünmeden orayı terk ettikleri Savageland e dönüş yapıyoruz. Savaştan arınmış olmasını bekleyeceğimiz yerde halkı tekrardan büyük bir savaşın içinde buluyoruz. Garokk adındaki bir totem adayı yönetmeye çalışıyor ve onun, bir kanatlı dinozor olan Sauron adındaki savaşçısı ön planda X-Men’le çatışıyor. Bu bölümde Storm’un doğa olaylarına hükmetme gücünün ne kadar büyük olabileceğini öğreniyoruz.
Bu iki bölümün ardından Obsession bölümü geliyor ve Arcangel’ın kendisine zulmeden Apocalypse’e olan nefreti ve onu yok etmek üzerine geliştirdiği takıntıyı görüyoruz. Ekip, Apocalypse ile yüz yüze geliyor ve bir şekilde kaçıp Arcangel’ı, göz korkutucu nefretiyle yalnız bırakıyor.
Ardından dört bölüm süren Dark Phoenix Saga başlıyor. Jean ile birlikte güneşten dönen Phoenix, görevini tamamlamış olsa da Jean’in bedenini terk etmek istemiyor. Kurtarma görevini yerine getiren Phoenix artık insani duyguları tatmak istiyor. Phoenix’le baş edip Jean’i ondan ayırmaya çalışan ekip bir de Jean’i kaçıran, daha doğrusu hipnotize edip aralarına katmaya çalışan Inner Circle üyeleriyle kapışıyor.
Emma Frost ve X-Men: First Class filminden hatırlayacağınız Sebastian Shaw bu örgütün başında kendini gösteriyor. Gizemli bir malikanede gizemli planlar yapan bu ekip de Phoenix’in öfkesiyle baş edemiyor. Phoenix’in potansiyel tehdidinden korkan Shi’ar ulusu, Jean’i yok etmek istiyor ama macera dolu uğraşların ve kovalamacaların ardından Phoenix, Jean’i bırakmayı kabul ediyor.
2000’de başlayan film serisinde ve diğer çizgi film serilerinde kendine daha çok yer bulmuş olan Bobby Drake yani Iceman, Cold Confort isimli bölümünde ilk defa ortaya çıkıyor. Gençlerden değil de ilk öğrencilerden olan Bobby, öfkesi ve özellikle de öne çıkma isteği yüzünden ekipten ayrılıyor. Ekip üyelerinden Cyclops onu tekrar gördüğüne pek sevinmese de Hank, Jubilee ve Profesör; Bobby’nin peşinde olduğu şeyde ona yardım etmeye niyetlenince X-Men ekibi X Force ekibiyle karşı karşıya geliyor ve onların başındaki Forge’un, hükümetle gizli ortaklığı bulunan mutantlara liderlik ettiğini öğreniyor. Sevgilisi tarafından terk edilen Bobby, tekrar X-Men’e veda ediyor. Önceki sezonlarda Bishop’ı zamanda geriye gönderen Forge’la karşılaşmak tatlı bir an yaratıyor.
Orphan’s End isimli sonraki bölümde Starjammer lideri olan Corsair, peşindeki Shi’ar gemilerinden kaçarak Dünya’ya, X-Men’e ulaşıyor ve Cyclops bu sefer onun babası olduğunu anlıyor. Sevgi ve öfke patlamaları arka arkaya yaşandıktan sonra Cyclops ve Corsair biraz vakit geçiriyor ve sonra sarılıp kendi yollarına gidiyor.
Phoenix Saga’da kendini gösteren Juggernaut, The Return of Juggernaut bölümünde tekrar ortaya çıkıyor. Nereden sebep bilinmez, bir anda gaza gelip profesörü yok etmek için malikaneyi basan Juggernaut, dünyanın öbür ucundaki rastgele bir araştırmacının, büyülü taşla güçlerini çalmasıyla ölümün eşiğine geliyor. Profesör ve Juggernaut’ın üvey kardeşliğinin çocukluk anılarını gördüğünüz bu bölümde, Profesör’ün yufka yüreği Juggernaut’ın ölümüne razı olmuyor ve onun güçlerini geri kazanıp, hayata dönmesini sağlıyor. Bölümün sonunda da Juggernaut, sizi başka bir zaman yok ederim şeklindeki teşekkürüyle yürüyüp gidiyor.
Sezonun sondan bir önceki bölümünde bölüme de adını veren Nightcrawler ilk defa ortaya çıkıyor. Germen diyarlarında tatile çıkan Rogue, Gambit ve Wolverine; şehirde bir şeytan yaşadığı dedikodularını takip ne olduğunu öğrenmek isterken Nightcrawler ile karşılaşıyor ve görüntüsü yüzünden maruz kaldığı nefrete şâhit olan ekip ona yardım etmek istiyor. Nightcrawler’ın, kendisine saldıranlara bile düşmanca tavır takınmaması ve inancından etkilenen Wolverine, bölümün sonunu kilisede yalnız başına ağlayarak getiriyor.
Wolverine’in göz yaşlarından sonra onun karanlıkta kalan geçmişine dönüyoruz ve Weapon X, Lies and Video Tape isimli bölümde, iskeletinin adamantiyumla kaplanmasının ardında büyük bir komplo olduğunu görüyoruz. Logan, zihniyle oynandığını, hatırladığı geçmişin yalan olduğunu öğreniyor. Eski ekip arkadaşı olan en azılı düşmanı Sabretooh’la iş birliği yapmak zorunda kalıyor ve eskilerden bir aşkının yanlış bir hatıradan ibaret olduğunu öğreniyor.
Sezonun başı ve sonu Logan’ın hikÂyesiyle getirilse de Jean hem dünyayı kurtarması hem de dünyayı yok etme ihtimaliyle sezonun en önemli karakteri oluyor. Nightcrawler bölümü gözlerde yaş bıraksa ve son bölümdeki komplonun gazıyla bir sonraki sezona hemen atlama isteği doğsa da X-Men Animates Series 3. sezon bölümleri, ilk iki sezonun gerisinde kalıyor. Ardından gelen dördüncü sezon ise sizi koltuğunuza çivileyecek ve sonraki dosyamızda ondan bahsedeceğiz.