The Flash ile beraber Arrow da bir aylık aranın ardından yeni bölüm “The Offer” ile gayet sessiz sedasız geri döndü. Özellikle The Flash’in son bölümünün başarısının altında ezilen, gayet sıradan ve bayık bir bölüm seyrettik. Ben zaten Arrow’u en son boş gözlerle, bir yandan elimde telefonla ilgilenip bir yandan bir şeyler atıştırarak seyretmediğim zamanı hatırlamıyorum. Dizinin gidişatıyla ilgili kaleme aldığım yazıdan birkaç gün sonra Entertainment Weekly, “Has ‘Arrow’ lost its way this season?” diye bir inceleme paylaştı. Belki biz abartıyoruz diye düşünüyordum ancak görünen o ki çoğu kişi Arrow’un 3. sezonunun iyi gitmediği konusunda hemfikir.
Farkındaysanız artık diziyi Arrow sırtlamıyor. Hatta bence dizi Arrow ile alakalı bile değil artık. İlk sezon boyunca verdiği o yalnız mücadeleyi, Diggle ve Felicity ile ekibi minimumda tutup kendi davasında yol almasını izlemeyi özlüyorum bazen. İkisi de birer yan karakter olduklarının bilincinde olarak işleniyorlardı yazarlar tarafından. Felicity misal iyi yazılmıştı ama yan bir karakterdi. Ne zamanki hayranların sevgilisi haline dönüştü, rolü arttı, o zaman bozulmaya başladı.
Problemi sırf Felicity’e yükleyip haksızlık etmemeyim. Esas sorun, dizide herhangi bir gücü, yeteneği ya da dövüş eğitimi olmayan ‘normal’ bir yan karakter olmaması. Geçen bölümlerde hatırlarsanız “senin yaptığın şeyler artık seni aştı, başlattığın hareket artık çok daha büyük bir şeye dönüştü” minvalinde bir şeyler gevelediler zaten bununla ilgili. İpini koparanın pantulları giyip silah kuşandığı bir ortamda ben artık Arrow’u göremiyorum bile. Hatta Roy, Laurel ve Thea derken o karargahları bazen o kadar kalabalık geliyor ki gözüme, izlerken yoruluyorum, kafam şişiyor hepsinin saçma sapan tartışmalarından.
“The Offer” ile ilgili söyleyebileceğim tek olumlu şey ise uzun zamandır beklediğimiz Lazarus Pit mevzusuna giriş yapmaları oldu. Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere Lazarus Pit, Ra’s al Ghul’ün yüzyıllardır yaşamasını sağlayan gençlik pınarı. Yaraları iyileştirmekle kalmayıp ölüyü de dirilten pınarımız artık Ghul’e yetmez hale gelmiş. Gücü azaldığından ve yaşamının son demlerine geldiğinden kendisinin yerine geçecek bir varis arıyor.
Teklifini de Oliver’a yapıyor: “Yerime geç, dünyaları ayaklarına sereyim”. Bir koca bölümü Oliver’ın teklifi kabul etsem mi etmesem mi ikilemleriyle yemeyi başarıyorlar bu sayede. Ayrıca 50 yaşından büyük göstermeyen bir adamın “zamanım tükeniyor” diye ağlaşması da çok acayip. Sanki o havuzda yıkanmasa hemen ölecekmiş gibi bir tripler. Nereden baksan daha 30 senelik ömrün var be abim.
Haftanın kötüsüne dönersek; bu haftaki süper dandik kötü adamımızın adı Murmur (ben kendisine Mırmır diyeceğim). Ağzı dikili olduğu için konuşamayan Mırmır, polisten intikam almak isteyen bir arkadaşımız çünkü polis teşkilatı kendisine çok fenalıklar yapmış. Bunun için herhangi bir değeri olmayan endüstriyel elmasları çalmaya çalışıyor ekibiyle birlikte. Onlardan yapacağı silahlar, çelik yelekleri delip geçebiliyor.
Elmasları çalıp teşkilatı bastıklarında neyse ki Arrow & Arsenal ikilisi ve o sırada oradan kostümlü bir şekilde geçmekte olan Nyssa hızır gibi yetişip adamları yakalamayı başarıyorlar. Bildiğin özensiz çekilmiş, baştan savma aksiyon sahnelerine söylenecek çok şey var da ben esas, aynı bölüm içinde Nyssa al Ghul, Ra’s al Ghul ve Maseo’nun çabucak gidip gelmelerine takıldım. Anladığım kadarıyla Nanda Parbat, Starling City’nin bir beldesi ya da merkeze arabayla 10 dakika uzaklıkta, şehrin kalabalığından uzak, tenis kortu ve yüzme havuzu bulunan bir uydu kent. Kiralar uygunsa ben Parbat’a yerleşip “Lazarus Pit’te jakuzi keyfi” diye fotoğraflar paylaşmayı düşünüyorum.
Karakterlere ve senaristlere de verip veriştirip huzurunuzdan çekileceğim. Adı geçince herkesin altına kaçırdığı, Malcolm Merlyn gibi psikopat bir herifin bile aylarca kaçacak delik aradığı Ra’s al Ghul’un Oliver teklifini kabul etmedi diye Starling City’e gelip Arrow’un yerine geçmesi nedir Allah aşkına? Hiç böyle bir adama yakışıyor mu böyle çirkeflikler? Yaşından başından da utanmıyor. Üşenmemiş Nanda Parpat’tan gelip kostüm bulmuş, sokaklara inmiş bir de. Ya sen o kostümü nereden buldun, The League of Assassins’e mi diktirdin, nerede ne yaptın? Allah Allah…
Giderek kişiliksiz ve karaktersiz bir kahramana dönüşme yolunda emin adımlarla ilerleyen Oliver’a ne demeli? Sen onca zaman adada neler yaşamışsın, ne badireler atlamışsın, ne testlerden geçip güç kazanmışsın, babanın son isteğini gerçekleştirmek ve şehri kurtarmak gibi idealist bir gazla dönmüşsün Starling City’e. Bir kere de bir hareketin, bir lafın birbirini tutsun be güzel kardeşim. Bir insan aynı bölüm içinde bu kadar kendiyle çelişmez.
Bu karaktersizliği belli bir şablona bile oturtmayı başarmışlar ne yazık ki: Oliver bir karar verir ya da bir kararını uygular => Ekipten birisi, tercihen Felicity, ona yanlış düşündüğünü/yanlış yaptığını söyler => Oliver karşı çıkar, haklı olduğunu savunur => Kendisini haksız çıkaracak birtakım olaylar yaşar => Ekipteki kişiye, tercihen Felicity’e, haklı olduğunu söyleyip durumu kabullenir.
Felicity demişken eskiye bakıp keşke bu karakter ‘fan-favourite’ bir karakter haline gelmeseydi diyorum. Hayranlar sevdikçe, Olicity naraları attıkça yerin dibine batırdılar karakteri. Kendisini çok ama çok kötü yazıyorlar bu sezon. Ray Palmer ile olan ilişkisine ses çıkarmadım hadi neyse de, birkaç bölüm önce aşkından ölüyorken şimdi kalkıp Oliver’a “ya sen benim en yakın arkadaşımsın şapşik” demesi nedir? Kim yazıyorsa bu ortaokul aşkı diyaloglarını çıksın karşıma lütfen. Söz, az döveceğim.
Nyssa’nın da evden kovulup gelip Laurel’a yanaşması çok hoş oldu bana kalırsa. İki boks dersi aldı diye usta bir dövüşçüye dönüşecek olması canımızı sıkıyordu. Nyssa kendisini eğitirse artık en azından yol yordam öğrendiği için garipsemeyiz belki Black Canary’e dönüşmesini. Yalnız Sara’yı kaybetti diye Laurel’a yürür ve aralarında romantik bir şey filizlenirse gülmek için ağzımı kullanmam bilesiniz.
Son olarak artık rica ediyorum şu süper kahraman filmlerinde/dizilerinde ölemeyen karakter klişesine bir son verin. Sara’yı öldü bellemiştik, adada çıktı. Sonra gene öldürdünüz ama spin-off yapıyorsunuz, besbelli ki geri getireceksiniz bir şekilde. Şimdi de Shado Shado diye 1 sezon boyunca Deathstroke’a Oliver’ın başını yedirtmişken flashback’lerde çıkarıyorsunuz. Bir karakterin daha ölümüne üzülüp sonra geri dönmesine dayanacak gücüm kaldım. Tükendim, anlıyor musunuz? Tükendim.
18 Comments
içimi dokmüşsünüz resmen harika bir yazı olmuş 🙂
Gerçekten oldukça doğru bir yaklaşım olmuş. Ne yapacaklarına karar veremiyorlar artık o kadar bölündü ki dizi. Zaten eskiden bi flashback’ler bide günümüz diye ayrılıyordu şimdi bir de bir sürü karakterin yaşadığı ayrı durumlar girdi işin içine. Artık bir kaç karakterin rollerini mi kısarlar ya da yeni dizi falan mı çekerler bilmiyorum ama bu karakter kalabalığına bir son vermeleri lazım.
ilk 2 sezonunu resmen mumla aratıyor. thea’nın malcolm’un ölümüne sebep olmasından ileride pişman olmaması için Ras’ mekanını kurtlar vadisi stayla basması ile dizi kendini aştı. umarım 4. sezon toparlar.
Çoğu kısımdan doğru bir yazı olmuş 🙂
İzlerken hala zevk almama rağmen yazının neredeyse tamamına katılıyorum. Sezon sonunda büyük ihtimalle birkaç karakteri spinofflara ve en az bir karakteride ölüme yollayacaklarını düşünüyorum. Böylece kadro biraz rahatlar. Tabii ölen geri dönüyor bir süre sonra o ayrı. Sondaki Nyssa Kanarya diyaloğu bende aha bir elektriklenme oluyor duygusu yarattı. Karşı olduğumdan değil ama umarım oralara girmezler, iyice laçka olur ilişkiler. Sara dönüp pencereden Laurel’le Nyssa’yı beraber görür yaşadığını söylemez falan filan pembe dizi olayları 😉
Adadaki 5 yıllık kısmı iyice yazıp sonra işleseler keşke.flashbackler flashbacklikten çıktı artık. Madem shado yaşıyodu slade e neden söylemedi ya da bahsetmedi o zaman bunu açıklayın bana.5 yılı yeni yazıyolar ondan geçmiş gelecekte olmuş gibi olmaya başladı artık.Senaristler kendinize gelinn.Yazıya sonuna kadar katılıyorum.
kanka ismi yanlış yazmışsın Nikklaus mikaelson olcak
Kanka ismi yanlış yazmışsın Niklaus Mikaelson
doğru yazdığımdan baya eminim internetten bakabilirsin 🙂
michaelson yanlış mikaelson olucak wikipedi gir bak istersen
Ada sahneleri bitti, dizi bitti. Genel olarak bu. İlk sezon efsane 2. sezon mükemmeldi. Bu sezon ne yaptıkları belli değil. İçimden umarım karakterleri geliştirmek için bu sezonu feda etmişlerdir diyorum ama zor. Ra’s Al Ghul olayına hiç girmeyeceklerdi.
Ulan keşke deathstroke 2.sezon finalinde yenilmeseydi 4.sezona asıl kapışmayı yapsalardı 5.sezonda farklı bir kötü ile flashback sahnelerini de bitirirdiler 6. yada 7. sezonda rash gelmesi lazımdı çok erken geldi bu kadar iyi bir karakter
Dediğin tamamen doğru ama dizi belki de bir geçiş dönemi yaşıyordur. Hatırlarsanız agents of shielde ilk sezonundan baymaya başlamıştı sonra winter soldier ile beraber hızla viraj aldı. Belki arrowda da mecburen böyle şeyler yapıyorlardır.
“bir yandan elimde telefonla ilgilenip bir yandan bir şeyler atıştırarak seyretmediğim zaman” herşeyi açıklamış. Katılıyorum .
Bu dizi en baba iki sezon ilerleyebilirdi. İlk iki sezon kesinlikle süperdi ama ada olayları tükenince artık bi heyecanı kalmadı. Sonuçta çizgi romanda arrow’u sadece adaya düşüp orada kendini eğitmesi ile tanıyoruz, ne hong kong var ne şangay. Bence dizi bu sezon finali yapıp bırakmalı
ya bırak sen sadece arrowu ezmeye calısmıssın dızıye baslamayan bırı bunu okusa dızıyı gelmıs gecmıs en kotu dızı sanar sacma sapan yorumlaryapmıssın
eskiden babasının verdiği not defterine göre adam öldürürdü o günleri özlüyorum…
olum çok kötü dizi lan… o kadar kötü ki kelimeler kifayetsiz kalıyor. ilk 2 sezon nerde bu çerez niyetine öne atılmış baştan savma dizi görünümlü sanki fanların yaptığı kliplere videolara ya da herneyse işte ona benzeyen “şey” nerde. felicity den bıktım artık o bilmiş tavırlarla konuşması gereksiz duygusal hareketler olur olmadık her bok hakkında görüş belirtmesi çıldırtıyor artık beni. laurel denen gereksize ne demeli abi bi karakter hiç bir işe yaramayıp nasıl bu kadar öne atılmaya çalışılır ki illa ite ite izleyicinin gözünün içine sokmaya çalışıyorlar kadın da zaten oyunculuk adına herhangi bir şey yok. oliver ın 5 yaşında ki çocuk gibi sürekli fikir değiştirmesi bambaşka bir konu zaten ona hiç girmiyorum ayrıca en başından beri oyunculuğundan nefret ediyorum amell ın adam tamamen yontulmamış kütük, karşılıklı diyaloglarda herhangi bir mimik veya ne biliyim vücut hareketi yok dümdüz 5-10 luk kalas gibi dikiliyor. ilk 2 sezonu izledim çünkü DC yi seviyorum aslında süper kahramanları seviyorum hikayelerini seviyorum sırf bu sevgim yüzünden izledim ama şimdi izleme nedenim tamamen “ulan bir kere başladık bari izleyelim zaman geçer” artık bu kafadayım yani…