Sinemada oturmuş, Rogue One’ın başlamasını bekliyordum kendi kendime. Salon, fragmanlar yayınlandığı zaman büründüğü o tedbirli sessizliğe gömüldü. Herkes “Yoksa film mi?” diye bekleyecek, ekranda fragman karesi olduğu her yerinden belli bir şey çıkarsa da muhabbete devam edecekti. Sonra puslu bir fragman düştü perdeye. Salon dikkat kesildi. Ben de silkindim koltuğumda. Sanki hiç izlememişim gibi, yirmi kez dibini kazıdığım Logan fragmanını bir de büyük ekranda hayran hayran izlerken buldum kendimi. Salon da, ben de ufak bir coştuk. Filmi aklımıza kazıdık.
Film de akla kazınmaya değer gözüküyordu zira. Etrafındaki her şey de öyleydi. Filmin 40 dakikalık özel bir versiyonu eşe dosta gösterilmiş, herkesin ağzının suları akmıştı. Ryan Reynolds çıkıp, “Oscar’a yürüyebilir. Ciddi diyorum. O cam tavanı kırabiliriz” bile demişti. Jackman’ın büyüleyici Wolverine hikayesinin son halkası, son sayfası olacaktı bu. Patrick Stewart’ı son kez Xavier olarak görecektik. Old Man Logan uyarlanacaktı. Logan, gerçekten de en iyi X-Men filmi olabilirdi yani. Bu ihtimaller dahilindeydi.
Biz ihtimaller dahilinde olan bir şeyi daha söyleyelim. Logan, aynı zamanda gelmiş geçmiş en iyi video oyun filmi de olabilir.
Çünkü kendisi bizce baya Last of Us’ın filmi.
Gerçekten.
Bir kıyamet yaşanmış. Bu kıyamet sonrası toplulukta, sevdiği her şeyle birlikte şefkatini, ilgisini, alakasını ve dürüst olmak gerekirse yaşam enerjisini komple kaybetmiş, ama yine de hayatta kalma içgüdüsüyle ilerleyen yaşlı bir adam var. Saçı sakalı birbirine karışmış, ağarmış bu adamın. Bir gün eski bir dostu, kolunda küçük bir kız ile çıkageliyor. “Bizim ırkımızın umudu bu” diyor bizim yaşlı adama. Huysuz ihtiyar, ilk başta reddediyor. Ancak sonrasında, küçük kız ile karşı konulmaz bir baba – kız ilişkisi kuruyor. Ve bir noktadan sonra, kız için çarpışmaya başlıyor.
Nasıl? Şöyle bir egzersiz yapalım isterseniz. Ben aynı paragrafı, noktasına dokunmadan önce Logan’ın karakterleriyle, sonra da The Last of Us’ın karakterleriyle tekrar yazayım. Siz de söyleyin bana, eksik, gedik bir yer var mı?
Bir kıyamet yaşanmış. Bu kıyamet sonrası toplulukta, sevdiği her şeyle birlikte şefkatini, ilgisini, alakasını ve dürüst olmak gerekirse yaşam enerjisini komple kaybetmiş, ama yine de hayatta kalma içgüdüsüyle ilerleyen yaşlı bir Joel var. Saçı sakalı birbirine karışmış, ağarmış Joel’un. Bir gün eski bir dostu Tess, kolunda küçük bir kız, Ellie ile çıkageliyor. “Bizim ırkımızın umudu bu” diyor bizim Joel’a. Huysuz ihtiyar, ilk başta reddediyor. Ancak sonrasında, Ellie ile karşı konulmaz bir baba – kız ilişkisi kuruyor. Ve bir noktadan sonra Joel, Ellie için çarpışmaya başlıyor.
Hm? Peki ya şöyle?
Bir kıyamet yaşanmış. Bu kıyamet sonrası toplulukta, sevdiği her şeyle birlikte şefkatini, ilgisini, alakasını ve dürüst olmak gerekirse yaşam enerjisini komple kaybetmiş, ama yine de hayatta kalma içgüdüsüyle ilerleyen yaşlı bir Logan var. Saçı sakalı birbirine karışmış, ağarmış Logan’ın. Bir gün eski bir dostu Xavier, kolunda küçük bir kız, X-23 ile çıkageliyor. “Bizim ırkımızın umudu bu” diyor bizim Logan’a. Huysuz ihtiyar, ilk başta reddediyor. Ancak sonrasında, X-23 ile karşı konulmaz bir baba – kız ilişkisi kuruyor. Ve bir noktadan sonra Logan, X-23 için çarpışmaya başlıyor.
Yok, gerçekten, tartışmaya kalacak bir kısmı yok. YouTube’dan fragmanı açıp, arkaya Gustavo Santaolalla‘nın müthiş Last of Us melodisini koyduğunuz zaman bile fark ediyorsunuz bunu. O yıpranmış dünya estetiği ilk ipuçlarını veriyor zaten. Fragmanın Hurt seçimi ufaktan temayı koyuyor. Ama en vurucu darbeyi Logan’ın görsel tasarımı koyuyor. Unutmayın, çizgi romanda bundan çok uzak gözüküyor Logan. O meşhur alın bombesi var bir kere. Sakal bu kadar gür değil. Bu görüntü Old Man Logan’ın görüntüsü değil yani. Bu baya baya Joel’un görüntüsü.
Ve bunda yanlış hiçbir şey yok. Gerçekten, biz bu planın çok arkasındayız. Hatta bundan sonra mümkünse, oyun şirketleri ve çizgi roman şirketleri anlaşsınlar. Sevdiğimiz süper kahramanların, video oyunlarda anlatılan efsane hikayelerinden tematik / estetik beslenen filmlerini izlemek kulağa müthiş geliyor. Biri gidip Tony Stark’ın su altında şehir kurup objektivist bir ibibik olduğu IronShock‘u yazsın. Berisi gelsin Flash’in STAR Labs’in deneyleri yüzünden başlayan bir uzaylı istilasıyla kapışmasını Flash-Life diye anlatsın. Biz hepsine varız. Logan gerçekten iyi bir film olma emareleri veriyor, ve şimdilik durduğumuz yerden de bunu Last of Us’a borçlu olacakmış gibi durmakta. Ve biz buna çok okeyiz. Tabii, Sony cephesi ne alemdedir onu bilmiyoruz. Siz?
1 Comment
bu dandik filmi last of us’a benzetenler neyin kafasını yaşıyor ben anlamadım. adam sakallı diye Joel yanında bir kız var diye ellie oluyor hayret bir şey ya 😀 hiç mi film izlemediniz be kardeşim? gidin the road’u izleyin .. sonu bile last of us’la aynıdır hatta. fantastik marvel filmini . last of us yaptınız.