Doktor ayrılığı insanın kalbini çok burkan bir şey. Çünkü ne olursa olsun Doktor doğal yollarla ölmüyor ve hikâye her zaman yarım kalıyor. Noktası tam…
Doctor Who’nun yeni fragmanını izliyor, biraz kaş çatıp biraz gülümsüyorsunuz çünkü eh, dizi artık bize aynı anda bu ikisini bahşediyor. Video bitiyor, siz karanlık…
Bazı evrenler var ki ilk kez karşılaştığınız da bir şeyden adınız gibi eminsiniz: bu tadı çok az kişi duyacak. Çok az kişi okuyacak, küçük…
İnsanlığın ölümle ilgili deneyimi her gün yüzlerce şeye ilham veriyor: eninde sonunda, o eylem ne olursa olsun artık, akılda ölüm fikri olduğu için yapılıyor.…
Animasyon filmlerin bizde ayrı bir yeri var, bunu artık söylemeye gerek bile duymuyoruz—nostaljilerinden midir, animasyon olmalarından mı, o garip ve sıcak umutlu bakış açılarından…
Ben Amal El-Mohtar ve Max Goldstone’un Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin’ini çok sevdim. Bakın bu konuda hiç şakam yok. Çok sevdim. Kitabı okudum,…
Bir dönem arkeolojiye merak salmış mıydınız hiç? Ya da en azından değerli bir mücevheratı yuvasından söküp sonra üzerinize yıkılmaya başlayan tapınaktan koşa koşa kaçmak,…
Yaşınızdan mütevellit o vakitlere denk geldiniz mi bilemiyorum, ya da denk geldiyseniz de çok ilgili miydiniz kestiremiyorum ama bir dönemler Disney Channel çılgınlığı vardı…
Sevgili okur, Basmakalıp başlangıcımı bir kenara bırakıp soruma odaklan: Okumak ve yazmak işinin en heyecan verici özelliği nedir? Afiyette olup olmadığını sorsaydım daha kolay…