Baldur’s Gate 3 ile Diablo 4, Resident Evil 4, Tears of the Kingdom gibi isimler ve daha da yolda olan Starfield, Assasin’s Creed, Alan Wake 2 gibi çıkışlarla oyun dünyası bu yıl dopdolu geçiyor. Bu güzel eserlerin arasında yılın oyunu olmak adına en fazla öne çıkan isim de hiç şüphesiz Baldur’s Gate 3. İnanılmaz bir heyecan inşa edip çıkış yaptığında da bu yükselişi sonuna kadar hak eden muazzam rol yapma oyununu az çok herkes deneyimlemek istiyor. Tabii bunun bir sebebi de aslında kendisine kadar gelen ve büyük bir ustalıkla ortaya konan güzel miras.
Belki bir kısmınız Baldur’s Gate 3 denen bu güzelliği deneyimleme fırsatı buldu, belki bir kısmınız da hâla aynı heyecanla bekliyor. Hem oynayanlar için serinin tamamlanması açısından hem de bekleyenler için o sürede yaşayacakları iyi bir deneyim olması açısından gelin sizinle eski Baldur’s Gate oyunlarını şöyle detaylıca konuşalım.
Baldur’s Gate
Baldur’s Gate aslında Dungeons & Dragons’ın Forgotten Realms dünyasında geçen bir hikayeye sahip ve oynanış olarak da AD&D (Advanced Dungeons & Dragons) 2nd Edition kurallarının biraz değiştirilmiş bir türünü kullanıyor. Yapımında Interplay Entertainment ile Black Isle Studios yer alıyor, ki bu ekiplerden çıkan geliştiricilerin bugün çıkan birçok güzel rol yapma oyununun altında da imzaları var. Baldur’s Gate’in kendisi ondan sonra çıkan pek çok oyuna ilham oldu ve tarihin en iyi oyunlarından birisi olarak anılıyor.
Oyunun Dünyası
Hikayenin geçtiği yer, Faerun’un batısında yer alan Sword Coast ve oyunun adının geldiği yer ise yine burada önemli bir konum olan Baldur’s Gate şehri. Burada düzeni sağlayan güç Flaming Fist adlı bir askeri grup olurken zaman zaman Thay’in Kızıl Büyücüleri de kendilerini gösterip ortalığı karıştırıyorlar. Küçük bir not olarak da geçmek isterim ki Pillars of Eternity dünyası neredeyse birebir Baldur’s Gate oyunu üzerine kurulmuş ama çok farklı noktalarda gerçekten çok özgün uyarlamalar yapılmış. Yirmi yıllık efsaneye dönecek olursak Forgotton Realms’in çok bilinen karakterlerinden Drizzt Do’Urden ve Elminster gibi isimler de zaman zaman karşımıza çıkıyor. Bu da tabii Dungeons & Dragon oyuncuları için çok hoş anlar yaşatıyor.
Hikaye
Hikayemiz Candlekeep adlı bir kalede başlıyor. Burası öyle sıradan bir kale değil, aslında etrafı koca koca surlarla çevrili devasa bir kütüphane. Her köşesinde muhafızlar bekliyor ve duvarların içinde kışla, han, ahır gibi pek çok yapı var. Yani aslında burası sadece bir kale veya kütüphane değil, kendi kendine yeten koca bir yerleşim. Eğer siz de benim gibiyseniz o zamanın şartları dahilinde gidecek daha mükemmel bir yer olamazdı. Yine de Gorion adlı pederimizin koruması altında burayı terk edip dış dünyaya açılmamız gerekiyor. Neden böyle olması gerektiği konusunda da hiçbir fikrimiz yok ama zaman içinde minik ipuçlarıyla daha büyük bir tablo canlanıyor kafamızda. Aslında bütün hikaye bu gizemi çözmemiz ve onun arkasında yatan olaylarla başa çıkabilmemiz hakkında.
Deneyim
Tüm bu hikayenin ve dünyanın arkasında yer alan tanrısal anlatıları sizlere sunmak istesem de ne kadarı öykü deneyiminizi baltalayacak veya ne kadarı kafa şişirecek çok kestiremiyorum, bu yüzden de doğrudan oyunun sağladığı deneyimi aktarmaya çalışacağım. İstediğiniz türde bir insanımsıyı, dilediğiniz gibi bir karakteri oynayabiliyor, bu kişiyle ta oyun sonuna kadar gönlünüzden geçtiğince kararlar verip bunların iyi kötü sonuçlarıyla yüzleşebiliyorsunuz. Oyunun bazı yerleri ciddi, karanlık, bunaltıcı olabilirken, bazı yerleri ise komik, renkli, canlı olabiliyor. Bahsettiğim noktaların hiçbiri nitelik olarak aşağıda kalmıyor, her biri karşısındaki insanı ayrı bir tona boyuyor, insanın zihninde daha farklı ama kalıcı izler bırakıyor.
Asla yalnız gezmiyorsunuz, tabii öyle yapmayı da gayet tercih edebilirsiniz. Birlikte yolculuk yaptığınız dostlarınızın sizinle aynı emelleri ve duyguları paylaşmaları gerekiyor yoksa “Buraya kadar” deyip oradan ayrılabilirler. İster dünyayı kurtarmak ve iyilikler yapmak üzere bir araya gelmiş bir kahraman topluluğu olun, ister de kaderin tuhaf bir oyunu ile birbirini bulmuş bir avuç garip tip olun oyun size doygun ve özelleşmiş bir deneyim sunacak. Zaten Baldur’s Gate’in güzelliği de bu, on yıllar sonra bile kendisinin sağladığı bu muhteşem detaycılığı sunan çok az oyun var piyasada.
Baldur’s Gate 2: Shadows of Amn
İlk oyun gibi kozmik bir başarıdan sonra insan düşünür ki imkanı yok bunu devam ettiremezler. Ettiler. Bioware tarafından geliştirilen ve Interplay tarafından yayınlanan Baldur’s Gate 2 yine büyük bir başarı elde etti. İlk oyun gibi aynı kural kümesini ve Infinity Engine oyun motorunu kullandı. Baldur’s Gate’in eklenti paketlerinde anlatılan hikayenin devamında geçti ve yine unutulmaz bir deneyim sundu oyunculara. Baldur’s Gate 2, tıpkı ilk oyun gibi tarihin en iyi oyunlarından birisi olarak anıldı.
Hikaye
Gorion’ın çocuğunun kaçırılmasıyla başlayan oyun Jon Irenicus adlı bir büyücünün baş kötü rolüne oturduğu bir hikayeyi konu alıyor. Çok da cesur adımlar atılarak örülen bu kurgu önceki oyundan çok daha ciddi ve karanlık bir havayı benimsemiş. Joneleth Irenicus’un korkunç emellerinin önüne geçmeye çalışırken çok daha zorlu kararlarla karşı karşıya kalacak, bir yandan da ikinci oyunla birlikte gelen yeni oynanış unsurlarının deneyimi nasıl değiştirdiğini göreceksiniz. Baldur’s Gate 2, hikayesinin hiçbir noktasında ilk oyunun gerisinde kalmıyor, hatta öyküyü daha da ileriye taşıyabilmek için korkusuzca deneyler yapmaktan da çekinmiyor. Sanırım bu da geliştirici ekibin bir anlamda oyunculara ve oyunun kendisine ne kadar saygı duyduğunu gösteriyor.
Amn Toprakları
Eskiden bir koloni imparatorluğunun anayurdu olan Amn ülkesinin başkenti Athkatla, Baldur’s Gate’in çok daha güneyinde konumlanan ve aynı zamanda ikinci oyunun geçtiği haritanın kalbi rolünde olan büyük bir şehir. Biz bu şehirde uyanıyoruz, güney topraklarını bu şehirde öğreniyoruz ve dostlarla da düşmanlarla da yine bu şehirde karşılaşıyoruz. Kızıl Büyücüler burada Baldur’s Gate’te olduğundan daha somut bir varlık gösteriyorlar ve oynamayı seçtiğiniz karaktere göre bu bir sorun veya bir fırsat olabilir. Çoğunlukla Tüccarlar Krallığı olarak da bilinen Amn ülkesi, oyunun geçtiği tek mekan değil ve hikaye boyunca ilk yapımın sunduğundan çok daha farklı ve egzotik yerleri ziyaret etmeniz gerekiyor. Bu yolculuk boyunca göreceğiniz yerleri ve kişileri hatırlayacağınız konusunda size garantimi veririm.
Jon Irenicus ismi özellikle zihninize kazınacak ve bundan sonra oynayacağınız tüm oyunlardan sonra bile onu asla unutamayacaksınız.
Baldur’s Gate, bütün çıkışlarıyla oyun dünyasında, oyun tarihinde çok önemli bir yer tutuyor. Hem oyuncuların kendisini unutmamasını sağlıyor, hem ondan sonra çıkan pek çok oyuna ilham kaynağı oluyor, hem de ölümsüzlüğünü bir kez daha ispatlayarak üçüncü oyunuyla son derece başarılı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Ben bir Dungeons & Dragons oyununda oluşturduğum yarı ork bir keşiş olan Brusli karakterinin oğlu Cetli’yi oynamıştım iki oyun boyunca ve bu maceramı asla unutamıyorum. Şimdi sıra sizde, sizin unutulmaz maceranız nasıl doğacak? Nasıl ilerleyecek? Nasıl bitecek?