Eğer DC’nin New 52’sini şevkle takip ediyorsanız, o zaman muhtemelen dün (yani teknik olarak iki gün önce) çıkan Batman / Superman yıllık sayıdan da haberiniz vardır. DC’nin uzun zamandır süren Batman / Superman serisinde bir bölümü kapatıp, yeni bir bölümü açan bu yıllık sayı, Greg Pak, Jae Lee, Kenneth Rocafort ile Philip Tan‘in imzasını taşıyor ve şimdiden söyleyelim, kapağındaki Superman & Supergirl & Steel vs. Batman & Batgirl & Red Hood kapışmasının hakkını, maalesef, pek veremiyor.
Şimdi bir şeyi açıklığa kavuşturalım, bu sayı Batman / Superman serisine aşina değilseniz de kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Diyaloglar gayet etkileyici bir şekilde yazılmışlar ve tüm karakterleri hem hikayeye, hem de birbirleri ile olan ilişkilerine yeterince sağlam bir şekilde oturtuyorlar. Sorun hız. Mevzu Mongul‘un Phantom Zone’a hapsedilmesinden hemen sonra başlıyor. Batman ve Superman daha alınlarındaki teri silemeden, Mongul’un oğlu Sochi, devasa bir uzay silahını dünyaya doğrultmuş bir şekilde karşılarına çıkıyor.
Ortaya çıkmasıyla beraber de istediği şeyi söylemesi bir oluyor. Derdi ne babasını Phantom Zone‘dan kurtarmak, ne de dünyayı yok etmek. Sochi göze göz çalışıyor. Superman ve Batman’den, kendi babasıyla yaptıkları dövüşün rövanşını istiyor. Ekstra bir koşulla: Batman ve Superman kendi “klanlarından” iki kişiyle gelecekler.
Hikayenin ana mevzusuna gelmesi çok vakit almıyor fark ettiğiniz gibi. Batman Batgirl ve Red Hood‘u, Superman de Steel ve Supergirl‘ü tutup, Sochi’nin gezegenine gidip, Sochi’yi taht için düzenlenen bir turnuvada buluyorlar. Batgirl ve Steel silahı etkisiz hale getirmeye çalışırken, Batman ve Red Hood Sochi’nin tarafında turnuvaya giriyor, çünkü Sochi, o gezegende dünyayı yok etmek istemeyen tek kişi. Superman, Supergirl ve Krypto da turnuvaya ayrıca katılıyorlar. Haliyle final karşılaşması da belli oluyor.
Şimdi bu noktadan sonra mevzunun Batman ve Superman’i gezegeni kurtarmak konusunda ne kadar ileri gidebileceklerine dair sınama olması gerekiyor fakat Sochi‘nin varlığının önündeki tek engel olduğu söylenen bu tehdit hiçbir zaman gerçek gibi hissettirmiyor. Bu yüzden en nihayetinde Batman -her zaman olduğu gibi- öldürme / öldürmeme ikilemine düşüp, ahlaki bir muhakemeden geçtiğinde sebebine tam inanmamış, sonucunu da umursayamamış oluyorsunuz.
Her şey bir anda olup bitiyor. İşin acıklısı, bütün bu hız problemlerinin ortasında her yerden yetenek fışkırdığını fark ediyorsunuz. Çizim harika, karakterler (özellikle Red Hood) muhteşem yazılmış, panel dizilimi neredeyse kusursuz yapılmış ve bazı sahneler iki karakterin de külliyatlarında yer edecek kadar unutulmaz. Ama genel olarak ağzınızda yarım bir tat bırakıyorlar. Çünkü hiçbir şeyi tamamen içselleştirecek kadar uzun süre görmüyorsunuz; ne karakterleri, ne olayları, ne de mekanları.
Yine de Batman / Superman serisinin ilerisi için iyi bir ara başlık olduğu kesin. En azından finali sonra olacaklar için ciddi anlamda umut veriyor. En azından şunu söylemek kayıtsız şartsız derecede mümkün: Batman ve Superman kozmik problemlerle uğraşan adamlar pozisyonuna çok yakışıyorlar. Aynen devam!