Şimdi açık ve net konuşalım, hiçbirimizin yeni gelecek olan Power Rangers filmiyle ilgili bir beklentisi yok. Proje kağıt üzerinde gerçekten de çok felakete müsait duruyor. Zaten kalitesi çok da yüksek olmayan bir dizi, sırf nostalji değeri ve marka bilinirliği yüzünden olaya karşı çok da tutkulu olmayan bir ekibe emanet ediliyor, günün trendlerine yaklaştırılıyor ve Hollywood’un bir halt sandığı “daha karanlık” etiketiyle servis ediliyor.
Peki ne düzeltebilir bizim bu beklentimizi? İyi bir fragman biraz ibreyi sola döndürür, ama sonuçta iyi fragmana sahip olup da bayat ekmek kıvamında çıkan da tonla film var. İlk eleştirilerin iyi gelmesi de belki bizi gazlar, ama kağıt üstünde fikir o kadar kötü ki, “gerçekten iyi mi bu film?” diyene kadar, “eleştirmenlere para mı yedirdiler” bile gelir insanın aklına. Yok. Bizim bu filme dair biraz bile beklentimiz olması için, güvendiğimiz bir insanın bizi teskin etmesi lazım. Mesela Bryan Cranston gibi.
Bildiğiniz gibi Power Rangers’ın 2017’de çıkacak olan yeni filminde, bizim Ranger’lara görevlerini dağıtan uzun ve kel kafa Zordon’u Bryan Cranston canlandıracak. Cranston’ın Breaking Bad’den ötürü hepimizin gönlünde sınırsız kredisi var. Ve gerçekten de sırf promosyon olsun diye bir şeyleri sallayacak bir adam olduğunu düşünüyoruz. O yüzden, kendisi HuffPo’ya verdiği röportajda şu cümleleri kurunca, bir hareketlenme oldu bizlerde:
“Yapımcıyla konuşup, senaryoyu okuyup, yönetmenle konuşana kadar pek de yükselmiyordum projeye. Bunlardan sonra kendi kendime ‘Bu farklı’ dedim. Bu Batman dizisi, Batman filminden ne kadar farklıysa o kadar farklı. İkisini karşılaştıramıyorsunuz, bu Power Rangers filmini diziyle karşılaştıramadığınız gibi. Tanınmaz hâlde çoğunlukla. Mitolojinin tutunduğunuz birkaç direği var elbette, ama ilham kyanağı farklı, mantığı farklı, film yapımına yaklaşım şekli farklı”.
Bunu herkes diyecektir, ama bir kişiye inanacaksak o da Cranston. Birincisi, Cranston’ın şu sıralar gerçekten yükselmediği bir projeye evet deme mecburiyeti yok. Kaşesi yüksek bir oyuncu, Oscar’lı filmlerden –Argo– sevilen blockbuster’lara –Godzilla– övgü toplayan indie filmlere –Drive– kadar hep iyi projeler seçiyor kendisi. Power Rangers’a mecbur değil. İkincisi, Cranston’ın dediğimiz gibi, kredi sağlayan bir imajı var. Ve üçüncüsü, kendisi böyle bir laf edecek konumdaki tek kişi, zira vakti zamanında Power Rangers dizisinde de seslendirme ve oyunculuk yapmışlığı var!
Yaptığı kıyas da, 1966 tarihli Batman dizisi ile The Dark Knight üçlemesi arasında. Spesifik olarak kast ettiğinin bu olduğunu da söylüyor. Genç merkezli olduğu için çok da karanlık olmayacağını da ekliyor üstelik. Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış elbette bilmiyoruz. Ama ben çok dürüstçe söylüyorum, Power Rangers’ı sadece bu lafa dayanarak, “iyi çıkması imkansız” filmler kategorisinden çıkartıp “lan yoksa?” sürecine yerleştirdim. Sonrası artık, iyi fragman, iyi eleştiriler… Ne dersiniz, olabilir mi?