Bundan üç sene önce vizyona girip gerçekten Rocky serisini inanılmaz anlamlı ve manalı bir biçimde ayağa kaldıran Creed’in devam filmiyle ilgili çekincelerim var. Bu çekincelerimin tekil bir dayanağı yok, pek çok faktör bir araya gelip Creed II ile ilgili bir soğuma oluşturuyorlar. Gelin görün ki film taş gibi geliyor, fragmanıyla da karşımıza taş gibi çıkıyor. Şöyle bir izleyin. Üstüne konuşalım.
Elbette malumun ilanı: Creed’in yönetmeni Ryan Coogler değil. İlk filmin başarısında büyük pay sahibi olan genç ve vizyoner yönetmen bu tarihlerde Black Panther ile meşguldü. Bu sebepten dolayı sadece prodüktör olarak projede yer alan Coogler’ın yerine dümende yine indie bir sinemacı var: Steven Caple, Jr. Kendisi 2016 tarihli The Land ile sükse yapmıştı. Bu da ikinci uzun metraj filmi olacak. Coogler’ın kanatlarının altında o da serpilecektir belki, kim bilir?
Öte yandan filmin metnini Sylvester Stallone ve Cheo Hodari Coker kaleme almış. İsimler tanıd… Sylvester Stallone zaten tanıdık, onu demiyorum; Coker tanıdık geldiyse muhtemelen Marvel – Netflix ortak projelerinin hayranı bir insansınız. Zira kendisi Luke Cage’in başyazarı. Geçmişi de gerçekten kalite dizilerle dolu, aynı zamanda Sony’nin anlamsız Nightwatch projesini de ona teslim etmişlerdi en son. Sonuçta Coker burada önemli faktör değil, Stallone en iyi bildiği şeyi yaparken Coker de onu yirmi birinci yüzyılda tutmakla mükellef olmuştur tahminimizce.
Ana kadro da çoğunlukla geri dönmüş. Zaten baş üçlü -yani Michael B. Jordan, Tessa Thompson ve Sylvester Stallone– dönmese bu film kafadan silinirdi. Onların yanına bir de Ivan Drago’nun oğlu Viktor Drago rolünde Florian Munteanu eklenmiş. Zaten olayımız da bu. Apollo Creed’in ölümüne sebep olan Ivan Drago’nun oğlu Viktor, Apollo’nun oğlu Adonis’le kapışacak. Bu zaten Rocky-severler için yeterince zengin ve keyifli bir anafikir. Peki Creed sevenler için? Orada da Coogler’ın sihri ne kadar transfer edilmiş, ona bakılacak.
Sizin içgörünüz ne yönde?