Tim Miller, Deadpool’u yönetmeden önce de ismini bir filmin yanında görmenin heyecan verici olduğu bir adamdı. En azından dikkatli sinemaseverler için öyleydi. Mass Effect 2 ve The Old Republic gibi oyunlarda görsel efekt süpervizörlüğü yapmış, Scott Pilgrim vs. The World’ün o nevi şahsına münhasır tadında bizzat parmağı bulunan, The Girl with the Dragon Tattoo’nun o efsanevi açılış sekansını tasarlayan adamdı neticede. Bir şey yaptığını duyunca, o şeye ısınıyordunuz.
Ancak Deadpool ile elde ettiği başarı, onu bir üst mertebeye taşıdı: Artık olmaz denilen projelerde bile Tim Miller’ın bir payı varsa, kendimizi biraz gaza gelirken buluyoruz. Hele ki, bu olmaz denilen projede Tim Miller’ın partneri, beraber çektikleri kısa filmle Oscar’a aday oldukları Jeff Fowler ise, elbet heyecanımız artıyor. İşin içinde bir de Fast & Furious filmin yapımcısı ve Dorm Daze filmlerinin yazarları girince… E yani sonuncuların pek bir etkisi yok açıkçası, ama işte Miller, ama işte, Fowler…
Ama işte, film de Sonic filmi…
Yani gerçekten, bakın, bu o kadar berbat bir fikirki. Nintendo’nun yıllardır dünyanın gelmiş geçmiş en popüler oyun kahramanı olmasına rağmen bir Mario filmi daha çekmemesinin bir sebebi var. Zaten en afilli hikayelere sahip video oyunları güzel film olmuyorlar, olamıyorlar; Sonic gibi yıllardır hikayesi “sen çok hızlısın he” seviyesinden ileriye gidememiş bir şey nasıl olacak? Kalmış ki, Sonic’in son on yılda düzgün kaç oyunu var da, filmi olsun?
Ama işte Tim Miller. Ama işte Jeff Fowler. Bu arada Fowler işin yönetmenlik kısmında, Miller da uygulayıcı yapımcı. Filmin de CG-canlı karışımı bir şey olması bekleniyormuş. Muhtemelen Sonic bir animasyon karakteri olacaktır da, Space Jam gibi gerçek gerçek insanlarla etkileşime girecektir. Bu da berbat bir fikir. Ama işte, ne bileyim. Miller herhalde “her şey biraz fazla iyi gitti” diye mi düşündü, nedir, nazar boncukluk bir kötü proje mi istedi kariyerinde?