Star Wars hayranlarının büyük sabırsızlıkla beklediği Obi-Wan Kenobi dizisinin bugün itibariyle ilk beş bölümü yayınlandı. Dizi, galaksideki güce dengeyi getirecek kişi olduğuna inanılan Anakin Skywalker’in, Jedi’lara ihanet edip taraf değiştirmesinden hemen sonraki bir zamanda geçiyor.
Dizinin yayınlanan bölümleri Star Wars hayranlarının birçoğunda daha şimdiden hayal kırıklığı yarattı. Dizinin hayranları, prequel üçlemesinden sonraki diğer Star Wars yapımları için duymaya alıştığımız şeyleri dizi için de tekrarladı: “Prodüksiyonda bir sorun var; sanki eksik bir şey var“. Hayranlarının yakınmalarını ciddiye alacak olursak, eski Star Wars prodüksiyonlarında olup da yenilerinde bulunmayan şey nedir? Ben, 2005 sonrası prodüksiyonların hayranlarında yarattığı hayal kırıklığının Star Wars evreninin kurgusuna içkin bir şeyden kaynaklandığını düşünüyorum. Şöyle bir iddiada bulunabilirim: Star Wars evreninde güce dengeyi getirecek seçilmiş kişi kehanetinin, Anakin Skywalker ile başarısızlığa uğradığıyla yüzleşilmediği sürece Star Wars prodüksiyonları bir daha asla eski etkiye sahip olamayacaktır. Gelin, sorunun ne olduğuna Obi-Wan Kenobi karakteri üzerinden birlikte bakalım.
Büyük Jedi Üstadı Yoda’nın şüphelerini bir tarafa bırakacak olursak, tüm Jedi’lar gibi Obi-Wan Kenobi de Anakin’in güce dengeyi getirecek seçilmiş kişi olduğuna inanıyordu. Kehanet özelde Obi-Wan Kenobi’nin, genelde ise tüm Star Wars evrenin sorunlarının kaynağıdır. Kuantum fiziğindeki Kopenhag ekolününün bize öğrettiği şey, geleceğin belirsiz olduğudur. Açık bir geleceği bilmek mümkün değildir. Kehanetler yanıltıcıdır. Nitekim, Anakin’le ilgili kehanet de gerçek olmaz. Kehanetle ilgili bir başka sorunsa galaksideki gücün dengeye gelmesiyle ilgilidir. Zira gücün dengeye gelmesi, yani galaksideki çelişkilerin sona ermesi mümkün değildir. Gödel’le birlikte anlaşılmıştır ki matematikte çelişki kaçınılmazdır. Tutarlılık ancak parçalara odaklanarak sağlanır. Bütün ile tutarlılık arasında bir takas söz konusudur; tutarlılığı sağlamak için bütünden vazgeçmek, bütüne ulaşmak içinse tutarlılıktan vazgeçmek gerekir. Jedi’lar gerçeğin bu özelliğini inkâr ederek mistik bir denge arayışında ısrarcı olur.
Tüm diğer Jedi’lar gibi Obi-Wan Kenobi de güce dengenin geleceğine inanır. Dengeye yönelik inanç, Obi-Wan Kenobi’nin arzusunun çekirdeğini oluşturur. Dizide, Anakin’le ilgili kehanetin boşa çıkmasıyla Anakin’i öldürdüğüne inanan Obi-Wan Kenobi’nin çöküntüsüne şahit oluruz. Obi-Wan Kenobi, gerçeğe fazla yaklaşmıştır. Gerçeğin tutarsızlığı ve yıkıcılığı Obi-Wan Kenbobi’nin gerçekliğine ait fantezilerini altüst eder. Dengenin sağlanması ile ilgili arzusu travmatik bir olayla sönerken, Obi-Wan Kenobi kaybın yerine yeni bir arzu nesnesi koymayı başaramaz. Tabiri caizse, Obi-Wan Kenobi arzusunu yitirir. Obi-Wan Kenobi’nin, “Ben” müstear ismiyle bir et fabrikasında çalışıp, geçmişin gölgesinde, anılarla yaşayan bir adam hâline gelişine şahit oluruz. Obi-Wan, Jedi arkadaşlarını yitirmiş ve bu kayıpla birlikte kendi benliği de yitip gitmiştir. Özetle kaybıyla birlikte kendi benliği de çölleşen Obi-Wan Kenobi, Freud’un (2017) tanımladığı anlamda melankolik bir adama dönüşmüştür. Star Wars evreninde melankoli sadece Obi-Wan Kenobi’ye özgü değildir. Jedi’ların tümü kaybettiklerine inandıkları ama aslında galakside hiç var olmamış bir dengeye özlem duymaktadır. Bu da Jedi’ların ânı yaşamalarına engel olur. Bu anlamda, Jedi olmak melankolik olmaktır.
Dizinin ilerleyen bölümlerinde Obi-Wan Kenobi’nin galaksideki çelişki ve olumsuzluklarla yüz yüze geleceğini, öznel bir dönüşüm gerçekleştirip tekrardan yaşamaya başlayacağını düşünmek fazla iyimser bir beklenti olabilir. Ancak, Star Wars’ın saplanmış olduğu bu çıkmazdan kurtulması için gelecekteki prodüksiyonlarda kehanetin başarısızlığıyla ve güce dengenin asla gelmeyeceği gerçeğiyle yüzleşilmesi gerekir. Zira, Jedi’larınki de dâhil galaksideki hiçbir iktidar mutlak olamayacak; tüm sistemler, en gelişmiş teknolojinin ürünü tüm robotlar, gün gelecek arıza yapacaktır. Bu anlamda, galakside bir dengeye hiçbir zaman ulaşılamayacaktır. Gerçek güç, bu gerçekle yüzleşebilmektir. Güç sizinle olsun!
Yazan: Evren İnançoğlu
Kaynakça
Freud, S. (2017). Yas ve Melankoli. Ayrıntı Dergisi. Erişim tarihi: 20.04.2020