The Witcher dizisinin yayınlanmasına bir aydan daha kısa bir süre kaldı. Biz de öte yandan birkaç aydır diziye doğru yol almakta olan bir trenin içerisinde, dizide karşılaşacaklarımızla ilgili konuşarak vakit geçiriyoruz. Kıta haritasında şöyle bir tur attık; Cintra’ya, Brokilon’a, Temerya’ya uğradık, Kovir ve Povis’e de giderek Kuzey’i dolaşmış olduk. Yetinmedik, uğramış olduğumuz duraklarda, belirli karakterleri de aramıza katarak yolumuza devam ettik. Biz bunları yaparken Kuzey’i tehdit eden bir güç, Kıta’nın Güney’inden yükselişe geçiyordu. Trenin bütün sallantısına rağmen, ayak seslerini hissediyorduk.
Önceki haftalarda Fringilla Vigo aramıza katıldı, bu gücün politika üzerinde ne kadar etkili olacağını bize anlatmaya başladı. Biz bu yeni bilgiler üzerine konuşurken, kompartımanımızın hemen önünde genç bir adamın sesi yankılandı. Bu genç adam, benim Witcher serisi içerisinde en sevdiğim karakterlerden biriydi.Teklif beklemeden, içeri girdi.
Uyarı: Okuyacak olduğunuz yazıda serinin kitapları ve yer yer oyunları hakkında ufacık spoiler’lar bulunabilir ancak bunlar, diziyi izleme zevkinizin önüne geçmeyecek şekilde özenle ayarlanacaktır.
Cahir Kimdir?
Jaskier‘in dalga geçtiği kadar uzun olan tam hâliyle Cahir Mawr Dyffryn aep Ceallach, Nilfgaard adına çalışan bir istihbarat subayı. Nilfgaard’ın kuzeyinde, topraklarını doğrudan kralın kendisinden alan bir vasallık olan Vicovaro’da, soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Serinin başladığı zamanlarda ise kısa hikâyelerde değil ancak asıl roman serisinin bütünü içerisinde büyük yer kaplayan ve ilginç bir olay örgüsüne dâhil olan karakterlerden biri. Tüm seri düşünüldüğünde, oyunlardan aşinalığımız olan Triss’ten kat kat daha önemli bir karakter. Witcher romanlarını benim için çekici kılan en mühim şey olan Geralt’ın yolculuğunun çok büyük bir kısmında onunla birlikte görüyoruz Cahir’i, karakter gelişimi açısından ise asıl üçlümüz haricindeki diğerler tüm karakterlerden daha büyük bir yol katediyor.
Dizide Eamon Farren‘in canlandıracağı Cahir’i, serideki önemli karakterlerin ona bakışını ve onun bu bakışlardan rahatsızlık duyduğu belirli takıntılarını anlamak için, memleketi Vicovaro’nun durumu hakkında bilgi sahibi olmamızın elzem olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden kendisinin spoiler olabilecek hayat hikâyesinden çok, hayatının bu kısmına odaklanacağım. Vicovaro’dan bahsetmek ayrıca Witcher dünyasındaki siyasi durumu ve özellikle ikinci sezon itibariyle başımıza musallat olacak olan Nilfgaard İmparatorluğu’nu tanımak için de işe yarayacaktır.
Vicovaro
Kendi topraklarına özgü bir büyücü okuluyla da meşhur olan Vicovaro’nun tarihi, Alba bölgesindeki kabileleri kültürel olarak etkilediği, antik zamanlara dayanıyor. Verimli şarap bağlarının serpilmesine ve adamotu yetiştiriciliğine elverişli ılık bir iklime sahip olan Alba nehrinin ağzında yerleşen Alba kabileleri, serinin başladığı zamanlarda, burada kurulmuş olan Nilfgaard şehrinin sakinlerine dönüşecekler. Hâliyle Nilfgaard İmparatorluğu’nun merkezinde yer alan insanların ataları olacaklar.
Bu insanların, Kadim Dil’den türetilen bir lehçeyle konuştukları ve antik zamanlara kadar götürülebilen atalarından kalma kültürlerinden dolayı gerçek Nilfgaardlılar olduğu düşünülüyor. Bu görüş, özellikle, üstün bir ırktan geldiğini savunan Nilfgaard İmparatorluğu içerisinde oldukça güçlü. Her ne kadar yazar Sapkowski, Witcher evreni içerisinde Kadim Dil için çoğunlukla Keltçeden esinlense de, “alba” kelimesinin Latince “beyaz” anlamına gelmesi bu açıdan dikkate değer bence.
Alba nehrinin ağzında yerleşmiş olan kabilelere dayanan kökeninden ötürü Vicovaro’nın geçmiş başarıları, Nilfgaard mirasının bir parçası hâline geliyor. Etkileşim iki yönlü oluyor, yüzyıllar boyunca Nilfgaard ile iç içe yaşamını sürdüren Vicovaro’nun insanları, yavaş yavaş Nilfgaard kültürünü de benimsiyorlar. Yani aslında köken olarak Vicovaro, kadim Kuzeyli kabilelerden oluşuyor. Ancak Nilfgaard ile coğrafi temasları nedeniyle ilişkiler içerisine giriyorlar, bu temaslar ticarete ve Nilfgaard’ın üstün ırk arayışı nedeniyle çift yönlü bir kültürel etkileşime dönüşüyor. Son durumda ise iki kültür birbirinin içerisinde eriyor ve Vicovaro’nın insanları, asıl Nilfgaardlılar gibi düşünülüyor.
Nilfgaardlı Değil!
Vicovarolu soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Cahir’in takıntıları tam olarak burada başlıyor. Şöyle ki, her ne kadar Nilfgaard kültürünün etkisinde kalıp Nilfgaardlılaşsalar da Vicovarolular, ana vatanlarının Kuzeyli mirasıyla hâlâ gurur duyuyorlar. Ancak Vicovaro soyluları İmparator’a yakın isimler oldukları için, devlet işleri içerisinde yüksek kademelerde unvanlar alıyorlar ve çoğunlukla da fetih yanlısı olan Nilfgaard’ın ordusunda yüksek rütbeli işlerde faaliyetler yürütüyorlar. Cahir’in genç bir subayken hızlıca yükselip Nilfgaard istihbaratı adına çalışmaya başlaması ve İmparator’un ona mükemmel derecede önemli bir görev vermesi de bu söylediklerimi destekliyor. Durum böyle olunca Cahir’in tam anlamıyla gerçek bir Nilfgaardlı olduğundan Witcher serisi içerisinde yer alan kimsenin kuşkusu yok – Vicovarolu Cahir hariç.
Cahir’i Witcher romanlarında devamlı olarak “Ben Nilfgaardlı değilim” derken; insanları da sürekli “Tabii tabii, öyledir” minvalinde cevaplar verirken görüyoruz. Bu durum öyle çok tekrar ediliyor ki, internette veya herhangi bir konuşmada, Cahir’den bahseden bir insan görürseniz yanında mutlaka “Nifgaardlı olmayan Cahir” şeklindeki yarı espri yarı kitapları-okuduğumun-beyanıdır ifadesini bulacaksınız. Diziyle ilgili herhangi bir konuda kete fan yorumları yapacaksam, o konu açık ara budur.
Vicovarolu Cahir
Cahir, Ceallach Dyffryn aep Gruffyd ve eşi Mawr var Anahid’in altı çocuğundan biri olarak, Vicovarolu soylu ailelerin bir simgesi hâline gelmiş olan derebeylere özgü büyük ve güçlü bir kalede dünyaya geliyor. Üç kız kardeşi ve Dheran ve Aillil isimlerinde iki erkek kardeşi var. Ayrıca Fringilla Vigo’yu Büyücü Konseyi’ne ve hâliyle hikâyemize dâhil eden Nilfgaard saray büyücüsü Assire var Anahid de kendisinin anne tarafından büyük teyzesi.
Yaşamının bir noktasında yetenekleri, Nilfgaard İstihbarat Teşkilatı tarafından fark ediliyor. Soylu kökleri ve babasının saraydaki konumunun da katkısıyla kendisine Kont ünvanı veriliyor, Nilfgaard ordusunda bir istihbarat subayı olarak göreve başlıyor. Cahir, burada yaptıkları ve geliştirdiği yetenekleriyle kısa bir zamanda öne çıkıyor. Tarihler 1263 yılını gösteriyor, Cahir’e bizzat İmparator tarafından dünyanın en harika varlıklarından biri olan Prenses Cirilla’yı yakalama ve Nilfgaard topraklarına getirme gibi muazzam bir görev veriliyor.
Bu noktadan sonrasını ise dizide izleyeceğiz. Eğer Cahir’in olay örgüsünü olabildiğince aynı bırakırlarsa sanırım siz de kendisinden tıpkı Geralt gibi hem nefret edecek hem de onu çok seveceksiniz. Sanırım o fırfır perde kumaşından yapılma Nilfgaard zırhı, Kara Şövalye Cahir’e de giydirilmeseydi beni bu kadar sinir etmeyecekti. Yukarıdaki resimlerden birinde gördüğünüz miğfer de Cirilla’nın en büyük kabuslarını oluşturan tüy telekli Cahir’in miğferi olmasaydı, bu denli canımı sıkmayabilirdi. Dedim ya, dizide bir konuda dışarıdan aşırı saçma görünen fan isyanlarına gireceksem o da Cahir ile ilgili olacak.
Umarım dizi başlamadan önce Cahir’i sizlere tanıtmayı ve onun hakkında belirli oranda ilginizi çekmeyi başarmışımdır. Ne dersiniz?