Geçtiğimiz günlerde sinema salonlarındaki yerini alan Dr. Dolittle, hem başrolünde Robert Downey Jr.’ın yer alması hem de birçok neslin hafızasında tatlı anılar uyandıran bir filmin yeniden uyarlaması oluşu sebebiyle dikkatleri cezp ediyor. Fakat Dr. Dolitte’ın kökeni, birkaç uyarlama sinema filmi ile sınırlı değil. Bunun da ötesinde Dr. Dolittle’ın ortaya çıkış hikâyesi, aslında, döndüre döndüre tekrar uyarlanması ve tüketmek üzerine kurulu bir sistemde sömüren şirketlere kazandırdığı paralar açısından ironilere gebe, üzücü bir başka hikâyeyi anlatıyor.

Dr. Dolittle filmi konusunu, ilk kitabı 1920’de yayımlanan meşhur bir çocuk edebiyatı serisinden alıyor. Hemen her çocuk gibi ben de “hayvanlarla konuşabilmek” gibi büyülü bir fikirden oldukça zevk aldığım için, vakti zamanında Eddy Murphy’nin başrolünde yer aldığı o uyarlamaya müthiş bir sevgi besliyordum. Sadece Dolitte değil elbette, Jim Carrey’nin Ace Ventura’sı (Budala Dedektif) da Mr. Popper’ı (Babamın Penguenleri) da aynı şekilde radarıma giren, bana güzel bir nostalji yaşatan ve ne zaman rast gelsem izlemeyi reddetmeyeceğim filmler arasında yer alıyorlar. Dedim ya, özellikle hayvanları da seven bir insansanız, hayvanlarla konuşabilmenin cazibesine kapılmamanız pek mümkün olmuyor. Fakat işin bir de, uyarlamanın yapıldığı ana kaynak tarafı var. Acaba orada işler nasılmış dediğinizde, karşınıza, bambaşka bir hikâye çıkıyor. Gelin, birkaç dakikanızı bana ayırın, ben de size yazarından başlayarak Dolittle’ın hikâyesini anlatayım.

Hugh John Lofting

hugh lofting

Dr. Dolittle serisinin yaratıcısı olan Hugh John Lofting, aslında, bir inşaat mühendisi. 1886 yılında, İrlanda kökenli bir İngiliz ailenin çocuğu olarak Berkshire’da dünyaya gelmiş. Daha sonrasında kendisi gibi bir romancıya dönüşecek olan, Hilary isimli bir de büyük erkek kardeşi var. 1906 yılında MIT’den mezun oluyor, Birinci Dünya Savaşı’nın hararetlendiği zamana kadar da olabildiğince, dünyayı geziyor. Daha sonrasında ise gönüllü olarak askere yazılıyor.

İngiliz Ordusu’nun iki İrlanda piyade alayından biri olan İrlanda Muhafızları’na katılıyor. Lofting’in o zamanlar yaşları küçük olan üç tane çocuğu var, cepheden onlara sık sık mektup yazmaya çalışıyor. Fakat savaş kötü, devletler sömürücü ve insanlar acımasız. Lofting, küçük yaştaki çocuklarını şavaşın şiddetinden ve kanlı sahnelerinden sakınmak için, mektuplarında cepheden bahsetmiyor. Bunun yerine onlara, muharebe esnasında bir hendekte hayal ettiği eğlenceli hikâyeleri anlatmak istiyor; hayvanlarla konuşabilen bir doktorun maceralarını yazıyor çocuklarına. Bu mektuplardan birinde, aynı zamanda daha sonra bir roman serisini başlatacak olan ve birçok uyarlamaya konu edinilen Dr. Dolittle karakterinin ilk çizimleri de yer alıyor.

Savaştan hem fiziksel hem de manevi yaralarla dönen Lofting’in ilk işi, ailesiyle birlikte Connetticut’a taşınmak oluyor. Buradan sonra ise kendisinin bir yazar olarak serüveni ve çocuk edebiyatına katkıları başlıyor.

Doctor Dolittle

thestory-of- doctor- dolittle

Lofting’in çocuklar için yazdığı pek çok kitabı var. Bunlar haricinde yine çocuklar için bir şiir kitabı ve bir de yetişkinler için yazmış olduğu bir kitabı bulunuyor ama buna daha sonra tekrar döneceğiz. Lofting’in hemen hepsini bizzat kendisinin resimlendirdiği kitaplarının arasından en başarılı bulunanı ve en çok sevileni ise şüphesiz ki Doctor Dolittle. Ancak Doktor Dolittle, onun hayvanlarla konuşabilme yeteneğine sahip tek karakteri değil.

1923 yılında yayımlanan The Story of Mrs Tubbs ve 1936’da yayımlanan Tommy, Tilly, and Mrs. Tubbs isimli, resimli kitapları; Dr. Dolittle’dan da daha küçük yaşları hedef alarak meydana getirilmişler.  Bu kitapların başkahramanı olan Mrs. Tubbs, tıpkı Dr. Dolittle gibi hayvanlarla konuşabiliyor ve maceralar da zaten çeşitli hayvanların yaşlı bir kadın olan Mrs. Tubbs’a çeşitli konularda yardımcı olmalarıyla ilgili. Sanırım bu da bize yazarın özellikle çocuklara hayvanları sevdirmek ve onları hayvanlara yakınlaştırmak konusunu ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.

Kendisinin ölümünden sonra da devam ettirilecek olan on iki kitaplık serinin başkahramanı olan Doktor Dolitte, Viktorya döneminde İngiltere’nin kurgusal bir kasabasında yaşayan bir doktordur. Ancak insanlardan kaçan bir adam o, bunun yerine, kendi dillerinde konuşabildiği hayvanlarla ilgilenmek istiyor ve vaktinin çoğunu da zaten hayvanlarla birlikte geçiriyor. Dolitte’ın maceraları ilerledikçe onu artık bir doktor olarak değil, hayvanlarla konuşma yeteneklerini, doğayı ve dünya tarihini daha iyi anlamak için kullanmaya karar veren bir veteriner ve bir doğa bilimci olarak görüyoruz. Maceralarında birlikte olduğu ekibinde, onu bazen kızdıran bazen güldüren ve neticesinde de ona çeşitli şekillerde yardımcı olan hayvanlar var.

Uyarlamalar

dr.dolittle-1967

Dr. Dolitte ve maceraları, 1933–1934 yılları arasında NBC’de bir radyo serisi olarak ilk kez yazılı yayımdan çıkıp mecra değiştiriyor. Ancak seri tamamlandıktan sonra, görsel ve işitsel ortamda uzun yıllar süren bir sessizlik oluyor. Bu esnada kitaplar ve asıl seriden esinlenilen, domuzun ağzından yazılmış birkaç rehber de çıkmaya devam ediyor tabii. Dolittle’ın popülerliği bitti diye düşünülürken, 1967 yılında, serinin dünya çapındaki asıl popülerliğini başlatan bir olay gerçekleşiyor.

Richard Fleische’in yönettiği ve başrolünde My Fair Lady’nin yıldızı, Altın Küre, En İyi Oyuncu Oscar’ı ve iki de Tony Ödülü sahibi Rex Harrison’ın yer aldığı Dr. Dolitte’ın ilk beyaz perde uyarlaması, bir müzikal film. Serinin ilk üç kitabındaki maceraları temel alan filmin, oldukça uzun, gel-gitli ve meşakkatli bir çekilme hikâyesi var. Dolittle’ın temel taşı olan -aralarında filmin eklemesi çift başlı bir lamanın da bulunduğu- çok sayıda hayvanın filme kaydedilmesi gibi sayısız teknik zorluklar da durumu kötüleştiriyor elbette. Hâliyle filmin daha çekim aşamasından aksaklıklarla dolu, kötü bir şöhreti bulunuyor. Nitekim beklenen şekilde film ne izleyiciden ne de eleştirmenlerden geçer puan alamıyor, gişede de çakılıyor. Fakat buna rağmen, Akademi’de En İyi Film, En İyi Görüntü Yönetmeni gibi dallara aday gösterilip, En İyi Orijinal Şarkı ve En İyi Görsel Efekt ödüllerinin de sahibi oluyor.

Yükselişdoctor dolittle eddie murphy,

Herkesin haberdar olduğu yapım şartları, olumsuz eleştiriler ve izleyici yorumlarına rağmen filmin bu kadar ödüle aday gösterilmesi, doğal olarak, filmin birtakım lobi faaliyetleri sebebiyle göz önünde tutulduğu dedikodularına yol açıyor. Ancak bu dedikodulara rağmen Dolitte’ın görünürlüğü ve cazibesi artıyor.

İlk filmin ardından 1970–1972 yılları arasında, 20th Century Fox için Dr. Dolittle’ın bir animasyon dizisi hazırlanıyor. 1973 yılında ise tiyatro sahnelerinde farklı farklı uyarlamalarla, birden çok Dr. Dolittle oyunu, izleyiciyle buluşmaya başlıyor. Böylece serinin ünü, sahne alınan ülkeler arasında İngiltere’den Fransa’ya, Belçika’dan Kenya’ya kadar yayılıyor

1998 yılına gelindiğinde yapımcılar, yüzlerini bir kez daha Dr. Dolittle’a çeviriyorlar. Bu sefer başrolde Eddie Muphy gibi milyonların sevdiği bir isim var ve sinema sektörü, özellikle beyaz perdede gerçekçi durması gereken lamalar için, ilk uyarlamanın çekildiği 1967 yılından hem bütçe hem de teknoloji açısından daha fazla imkâna sahip. Ancak ilk uyarlamanın aksine ismini ve temasını kitap serisinden alan film, bunlar haricinde ana materyalden başka herhangi bir unsur kullanmıyor ve tamamen özgün bir hikâye anlatmayı tercih ediyor.

İlk denemenin aksine bu uyarlama, mizah anlayışı ve üzerinde durduğu temalar açısından seyircilerden tam not alıyor, toplamda 294,456,605$ hasılat elde ediyor. Bu başarı ve Eddie Murphy’nin performansı birleşince film, kültler listesine girmiş oluyor ve üç farklı spin-off ile beyaz perdeyi işgal etmeye devam ediyor. Film öyle ünleniyor ki 2006 yılında filmi temel alan bir oyun, Playstation 2 için piyasaya sürülüyor hatta.

2009 yılında üçüncü spin-off olan Dr. Dolittle: Million Dollar Mutts’ın sonrasında ise bir başka durgunluk dönemi geliyor. Fakat günümüz sinemasının büyük şirketlerinin vizyonu malum; yeniden çekimler, tekrar uyarlamalar ve önceki on yılların ekmeğini yemeler üzerine kurulu bir şekilde ilerliyoruz. Hâliyle 2020’ye girişimiz ile birlikte bir başka Dr. Dolittle filmi daha görmek, bizleri pek şaşırtmıyor. Bu üçüncü büyük uyarlamada başrolde, bu dönemin en sevilen isimlerinden biri olan Robert Downey Jr. var. Film nasıl olacak, ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.

Savaş ve Hayvanlar

HoreseInGasMaskPilckemRidge31October1917

Bu kadar anlattıktan sonra diyeceksiniz ki “E, nerede bu işin ironisi? Hayvanlarla konuşan bir doktor, eğlenceli ve komik bir macera, bir de alışkın olduğumuz yeniden çekimler var”. Haklısınız, o zaman ben sizi, daha sonra döneceğiz dediğim yere tekrar alayım.

Serinin yaratıcısı Hugh Lofting’in yetişkinler için yazmış olduğu tek bir kitabı var. Victory for the Slain isimli bu kitap, aslında tek ve uzun bir şiirden oluşuyor. Şiirin ana teması, savaş karşıtlığı üzerine şekilleniyor, isminin Katliam Zaferi oluşundan da belli olsa gerektir. Lofting, bizzat cephedeki kendi tecrübelerinden ötürü bir savaş karşıtı ve özellikle devlet yöneticilerinin uluslararası sorunları çözmek için sürekli olarak silahlı çatışmaya başvurmalarından ötürü hayal kırıklığına uğrayan bir adam.

Yetişkinleri hedef alarak yazmış Lofting bu uzun şiiri ama Dr. Dolittle serisiyle ortak yanları yok da diyemeyiz. Zira hem Doctor Dolittle hem de Victory for the Slain, temelde, savaşın anlamsızlığını ve savaşmanın ne kadar aptalca olduğunu anlatıyorlar. Bir diğer ortaklıkları ise hayvanlar; Dr. Dolittle’da onlar, insanlara yardımcı ve dost olarak gösteriliyorlardı. Victory fort the Slain’de ise atlar var, kendilerini savunmalarının hiçbir yolunun olmadığı bir savaşın ortasında, çaresizce bekliyorlar.

Hugh Lofting, 1918’de savaştayken, bir el bombasından sıçrayan şarapnel tarafından yaralanıyor; doktorun metal parçaları çıkartamaması nedeniyle de hayatının geri kalanında şiddetli bir rahatsızlık çekiyor. Yaralanmasından kısa süre sonra ordudan ayrılıyor, Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınıyor.  Tam bu noktada, onun, çocuklar için yazdığı iki farklı eserini de hayvanlarla iletişim kurmayı öğrenen bir doktor üzerine yazması, rastlantı ya da salt hayal gücü değil. Lofting, Birinci Dünya Savaşı’nda gördüğü hayvanlara, asla sahip olamadıkları bir ses vermek için Dr. Dolittle’ı yazıyor. Bu yolla da geleceğin devlet adamı, askeri, doktoru, mühendisi olacak olan çocuklara savaşın zulmünü anlatmaya çalışıyor; hayvan sevgisiyle büyüyen insan sevgisinin barışı ve işbirliğini getireceğini öğütlemeye uğraşıyor.

dr dolittle

Dr. Dolittle’ın insanlarla görüşmekten kaçıp hayvanlara yönelmesi, ne alışkın olduğumuz “incindiği için insanlara güvenemeyen adam” ne de ‘tuhaf ve dâhi İngiliz doktor’ tipinden kaynaklanıyor. Hayvanlarla konuşmak ve onlardan yardım almak da sadece ‘ukala papağan şapşallık yapıyor’ gibi eğlenceli bir anlam ifade etmiyor. Aslına bakarsanız, Dolittle’ın ekibinde yer alan hayvanların çoğunun roman serisinin sonunda sanayileşmiş dünyayı bırakıp geniş ormanlara yahut yeşil ve maviden müteşekkil adalarına yerleşmeleri, her şeyi anlatıyor.

Evet, uyarlamalar hiçbir kaynağa bağlı kalmak zorunda değiller ve evet, Dr. Dolittle’ın uyarlamaları hayvan sevgisi aşılamak açısından eksik de kalmıyorlar ama benim derdim de filmlerle değil, Dolittle’ın yaratıcısı ve yaratılış süreciyle ilgiliydi zaten. Sizi bilmiyorum da Dr. Dolittle’ın hikâyesi bana “Hayat Güzeldir” ile başlayıp “Elveda Lenin” ile bitmiş gibi geliyor. İroni dediğim, işte burada.

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.