Bildiğiniz gibi bu hafta Cuma günü bütün dünyada Joker filmi sinemalarda gösterime sunulacak. Geekyapar ekibi olarak basın gösterimine gittiğimiz ve genel olarak iyi izlenimlerde bulunduğumuz film için beklentiler çok büyük. Bütün dünyada hayranlar, film çıksa da hemen gidip izlesek diye tabiri caizse sinemaların önünde bekliyorlar. Gelin görün ki filmi tek bekleyenler filmin hayranları değil. Çıkan haberlere göre New York Polis Departmanı filmin çıktığı gün bir olay yaşanmaması için sinema salonlarının önünde polis ekipleri bulunduracak.
Joker, daha ilk haberi yapıldığı günden itibaren büyük bir gündem maddesi olageldi. Filmin başrol oyuncusu Joaquin Phoenix’in açıklamalarından, film hakkında yapılan bütün eleştiriler haber niteliği taşıyordu. Hatta son birkaç aydır Joker ile yatıp Joker ile kalkıyoruz desek abartmış olmayız sanırım. Filme dair yapılan olumlu eleştirilerin iştahımızı kabartması bir yana, filmin dış basında daha çok yer alan anarşizm propagandası yaptığı haberleri yüzünden hem biz izleyiciler hem de filmin yapımında yer alan kişiler derinden yaralanmıştı.
Ne yazık ki bu haberler hedef aldığı mercilere ulaşmış gibi görünüyor. New York polisi, insanların filmi izledikten sonra yüzüne bir maske takıp sağa sola ateş açmalarının önüne geçmek için sinema salonlarının önünde polis ekiplerinin olacağını doğruladı. İşin kötü tarafı ise NYPD bu uygulamayı gerçekleştirecek olan eyalet polis teşkilatlarından sadece bir tanesi.
Şimdi tam bu noktada aslında düşünceler ikiye ayrılıyor ve bunları sizinle paylaşmak istiyorum. Bir yanda 2012 yılında çıkan Batman: The Dark Knight Returns filminin gösterildiği Aurora sinema salonunun önünde bir kişinin silahlı saldırısı sonucunda on iki kişinin öldüğü ve yetmiş kişinin yaralandığı gerçeği var. Filmin anarşizm propagandası yapsın veya yapmasın bazı potansiyel suçluları harekete geçireceğine inananlar ve bu olayları daha başlamadan bitirmesi için polis bulunması gerektiğini savunanlar var. Bu arada söz konusu sinema salonunda da Joker filmi gösterime sokulmayacak.
Öte yandan devlet yönetimindeki kişilerin böyle olaylarda sorumluluğu üstlenip çözümler hakkında düşünmek yerine suçu sürekli olarak başkalarına atma olayı devam ediyor. Şiddet olaylarının sorumlusu olarak bilgisayar oyunları son dönemlerde çok revaçtaydı. Öyle görünüyor ki Joker filmi, çıkması ile beraber bu sorunun en yeni sorumlusu olarak görülüyor. Amerikan hükümeti bir türlü “Abi bu oyunlar ya da filmler dünyanın her yerinde var. Neden onlarda olmuyor da bizde oluyor?” sorusunu bir türlü kendisine sormayıp böyle utanç verici kararlarda bulunuyor.
Bakın bir filmin verdiği mesajı yanlış anlayan ve ondan sizin istediğiniz anlamın tam tersi anlamlar çıkartan insanlar daima olacaktır. Siz hırsızlığın ne kadar kötü olduğunu anlatırsınız ama ona bakan bazı insanlar kolay yoldan para bulmanın yollarını görürler. Bu sizin hırsızlığı övdüğünüz anlamına gelmez. Gel gelelim, filmden kötü anlam çıkartan her insan da hırsız olmaz. Bazı insanların kafalarında bu düşünce sadece bir düşünce olarak geçerken diğerlerinde eyleme dönüşür. Amerika, tam olarak “Neden bizim insanımızda bu eyleme dönüşme daha fazla?” diye soru sorması gerekirken hem iğneyi hem de çuvaldızı bu içeriklere batırıyor ve kendini küçük duruma düşürüyor.
Hani böylesi bir kararın V for Vendetta maskelerini takan herkesi göz altında bulundurmaktan ya da sarı yelek giyen her işçinin Fransız eylemcilerini desteklediğini düşünmekten pek bir farkı yok. Mısırını alıp filme gidecek ve akşamında muhtemelen bir iki forum sitesinde yorum yapıp uyuyacak olan yüzlerce insanı potansiyel suçlu olarak görüyorsun ki bu neresinden tutarsan tut bence ayıp.
Bunlar benim fikirlerim ve ben sizin de bu konu hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum. Sizce New York polisinin yaptığı doğru mu? Joker filmine giderken polisler GBT sorsalar biz ne düşünürüz? Yorumlarınızı bekliyorum.
3 Comments
Özgürlük diye tabir ettiğiniz benim ölümüme sebep oluyor. “Ayıp” diye tabir ettiğinin 12 kişinin ölü bedeni ve 70 kişinin travmasıyla gerçekten karşılaştırdığını düşünüyor musun? Bence geekyapar bu tarz yazılarda iki kez düşünmeli ve sorumluluk almalı.
Film hakkında savunduğun fanboyculuğa gram katılmıyorum. Bir insanın sinemada yaşadığı şey zihinde gerçekleşen bir tecrübedir. Sen bunu halihazırda yaşadığı hayali dünyadan örümcek ağları kaplamış bir insana tecrübe ettirirken durumu övücü ve popüler hale getirici tavırlar kullanırsan insanın içinde bulunan bu kötü potansiyele destek vermiş olursun. Halk sağlığını bu yüzden tehdit ediyor. Eğer kafanı ana akım amerikan düşünsel dalgasından kaldırıp bakabilirsen göreceksin.
İnsanların tecrübeleri sonucunda telaşlanması, temkinli yaklaşması ve polisin de bunlardan yola çıkarak birtakım önlemler almasının gerekliliği noktasında yazara ben de katılmıyorum. Ancak “ayıp” diye tabir edilen şeyin, ölü bedenler olduğunu nasıl düşündüğünüzü anlamış değilim. Yazıda cinayet işleyenleri yahut psikolojisi bozulan insanları kayıran, bu cinayetlerin özgürlük kavramı altında değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden herhangi bir yer de görmedim.
Alınan önlemlerin gereği noktasında ayrıldığım kısımlar olsa da yazıda birebir bu şekilde geçen “devlet yönetimindeki kişilerin böyle olaylarda sorumluluğu üstlenip çözümler hakkında düşünme”si gerekliliği kısmına neden insanın itirazı olur diye düşünüyorum daha çok. Çünkü sorunun kaynağının filmler değil, sizin ‘örümcek ağları kaplamış’ diye ifade etmeyi tercih ettiğiniz zihinler olduğuna eminim. Aksi halde filmlerin veya çizgi romanları geçtim, romanların bile olmadığı yüzyıllar önceki dünyamızda cinayetlerin de olmaması gerekirdi çünkü. Ancak varlardı ve olacaklar. Sorunun kaynağına inmek ve bunu çözmek gerekiyor.
Ana akım Amerikan düşüncesi diyorsunuz ama ana akım Amerikan düşüncesinin – yine yazıda geçtiği gibi – daha en başında bu filmin yasaklanması, böyle filmlerin çekilmesine yönelik tepkiler vermesi ve diğer bir cephede ise farklı bir ana akım Amerikan düşüncesinin her isteyenin eline bir silah vermekte bir beis görmemesi söz konusu. Bu durumda ana akım Amerikan düşüncesi yazarın söyledikleri mi, emin misiniz?
Özgürlük dediğimiz şey, dünyanın her yerinde yasal zeminde bir başkasının alanına temas etmemizle sona erer. Yönetmenin filmi çekme özgürlüğü, oyuncunun filmde yer alma özgürlüğü, benim filmi izleme özgürlüğüm, endişeli insanların endişelerini dile getirme özgürlüğü, bu endişeleri duyan kurumların önlem alma özgürlüğü ve bizden başka herhangi bir kişinin de filmi izlememe özgürlüğü var. Bu özgürlüklerin hepsi de değerlidir. Ancak bu özgürlüklerden birini, diğerini bastırmak için kullanırsanız işte o zaman ‘özgürlük diye tabir ettiğiniz’in dışarısına çıkmış olursunuz.
Yazı kayırmıyor, film kayırıyor. Yazı, filmi destekliyor.
Ben yazının sorumsuzca yazıldığını düşünüyorum. Bu yüzden bir bütün olarak görüyorum. Bana göre yazının tutulacak hiç bir yeri yok. Dünyayı iyileştirmeye çalışmayı tercih etmek, özgürlük kavramının nerede başladığını da doğru anlamayı gerektiriyor. Ben, sorumluluğunu aldığım insanlara bu websitesini bir daha tavsiye edip etmeyeceğim konusunda kararsızım.
Ayrıca ana akım amerikan düşüncesinin emparyelizm olduğunun ayırdında olmadığınız yaptığınız gayet genel ayrımdan da belli oluyor. Cevabınız için teşekkür ederim.