Yıllar yıllar önce; Steam daha henüz dünyayı ele geçirmemiş, internet tam oturmamış, oyunlar hâlâ disketle alınır hâldeyken shareware diye bir terim vardı en sevdiğimiz hobimizin lügatında. Yapımcılar oyunlarının kısa bir versiyonunu tanıtım amacıyla dünyaya salar, beğenirseniz tamamını almaya ikna olmanızı umarlardı. Sonradan bu tanıtım yazılımları biraz budandılar, biraz daha şekillendirildiler ve adlarına demo demeye başladık. Bir süre boyunca, bu iyiydi.
Fakat sonra İsveç semalarında birisinin aklına müthiş bir fikir geldi. Markus Persson adındaki gencin devrimsel oyunu pek çok zümrede ciddi bir ilgiyle karşılanmıştı, ancak Persson’un yapıma devam edecek parası yoktu. Fikrini alıp kimseye peşkeş çekecek de değildi, bu yüzden oyunun Alfa sürümünü 10€’ya satmaya karar verdi. Kimseye yalan atmak gibi bir derdi yoktu Persson’un. 10€’yu verirseniz hem oyunun gelişim sürecini destekliyordunuz, hem de oyunu bir anlamda çıkışından önce erkenden satın almış oluyordunuz. Persson’un oyunu Minecraft dev bir başarı hikayesi oldu. Sonrasında da Valve “E evet çok iyiymiş ki bu” dedi. Kendi platformunda dağıtılan oyunların da böylesi bir modelle geliştirilmesine onay verdi. Bir süre boyunca, bu iyiydi.
Bu modele PC oyuncuları bugün Early Access ya da Erken Erişim diyorlar ve bu modelin uzun süredir büyük problemleri var. Erken Erişim’de olan oyunlar bazen topladıkları tüm paralara rağmen çıkmıyorlar, bazen yolun yarısında radikal değişikliklere gidiyorlar, bazen de ortada erken dahi erişilmeye değer bir şey olmuyor. Bütün bunlar o kadar sık ve yoğun ki, pek çok kişi için Erken Erişim etiketini görmek oyundan kaçarak uzaklaşmak için yeterli bir sebep. Ancak bazen de yükseliş çok kesin ve kaçınılmazsa, bu etiket önünde duramıyor. Bu yılın parlayan yıldızı Playerunknown’s Battlegrounds‘da olduğu gibi.
Arkadaşlarının ona seslendiği ismiyle PUBG, 2017’nin tartışmasız en büyük hiti oldu. Steam’in en çok oynanan oyunları listesinden yıl boyu inmeyen PUBG, ilginçtir ki işte, aslında 2017’de çıkmadı. Oyunun yapımcısının da o Erken Erişim etiketini koyarak tasdik ettiği gibi bu bitmiş bir oyun değil. Öyle bir iddiası da yok. Çok iyi fikirleri var, ancak cilaya ihtiyaç duyuyor. Minecraft’ten, DayZ’den beri PC oyuncuları buna alışıklar. Konsol oyuncuları? Çok değil. Konsol oyunu eleştirmenleri? Hiç değil.
Geçtiğimiz aylarda –konsollarına oyuncu çekmekte zorlanan– Microsoft, PUBG’yi Xbox One’a getireceğini açıkladığında bir şey hissetmiş miydiniz bilmiyorum; ben kendi payıma bunun böylesi bir ayraç olacağını sezinlememiştim. Daha önce de PC efsaneleri konsollara uğramışlardı, hatta Minecraft’ın örneğind olduğu gibi büyük başarılar da elde etmişlerdi. Ancak o oyunlar bitmişlerdi. PUBG’nin çiğliği, konsol oyuncularına resmen battı. Yukarıdaki IGN puanlaması yalnız değil. Oyunun doğal teknik problemleri kesinlikle konsol severler tarafından affedilmedi; halbuki, PUBG’nin PC’deki önlenemez yükselişi esnasında çok daha büyük problemler yenilmişti.
Bu bana video oyun dünyasının bir on sene kadar inandığı sanrısından uyanmaya başlayacağı izlenimini veriyor. 2007 ile 2017 arasında geçen süre zarfında tüm oyuncular olarak PC oyunculuğu ve konsol oyunculuğunun birbirinden çok ciddi bir farkı olması gerekmediği varsayımı üzerinden hareket ettik sektör olarak. Bunun sebebi konsolların PS3/360 nesliyle PC’nin grafik kapasitesine doğru büyük bir sıçrama yapmasıydı. Oyunlar aynı şekilde gözüküyorsa, aynı şekilde yapabilir ve üzerlerinden aynı şekilde kazanç elde edilebilirdi.
Ancak dürüst olmak gerekirse üç farklı platform var bu dünyada. PC. Mobil. Konsol. Her platform kendi kurallarıyla geliyor ve birinde işleyen, diğerine uymuyor. EA’in başı mobil bir kazanç üretme yöntemini konsola uydurmaya çalıştığı için yandı. Microsoft ve PUBG ekibinin de çok PC bir hareket olan Erken Erişim durumunu konsola uyarlama çabaları başlarını ağrıtacak gibi duruyor. Bu da düşündürtmeden edemiyor, kopartıp atsak mı artık platformlar arası bağları? PC’yi bıraksak, PC gibi davransa iyice; konsollar oraya, orası konsollara müdahil olmasa? Sanki rahatlayacak gibiyiz… ne dersiniz?