Bizde çok konuşulan bir konu değil; zira devlet politikalarının sosyal araştırmalar veyahut da sosyolojik saha çalışmaları sonrasında çıkartılması gerektiğini düşünen bir kültüre sahip değiliz, ama yurt dışında –özellikle de akademik dünyada– bir takım devlet politikalarının direkt olarak topluma etkileri çok güzel araştırmalarla destekleniyor çoğunlukla. Devletin aldığı ya da almaktan vazgeçtiği karar ve kararların, bir toplumun hayatını ne kadar değiştirdiğini görmek de genelde keyifli oluyor.

Bu tip sosyolojik araştırmaların mezesi olan konular genelde belli. Esrar kullanımı / barındırması, kürtaj, göçmen yasalarının sertliği / rahatlığı… Bir de elbette, eşcinsel evliliklerin yasallaştırılması var. Cannabis’in tıbbi / eğlence amaçlı kullanılması ile birlikte eşcinsel evliliklerin yasallaştırılması, an itibariyle dünyanın almakta olduğu kesin iki viraj. İki tarafta da dünya üzerindeki pek çok devlet bu konuyla ilgili karar verme aşamasında. Bu yüzden de çok enteresan araştırmalara ihtiyaç duyuluyor. JAMA Pediatrics’in yaptığı gibi.

Araştırmayı yapan Julia Raifman, önce her şeye bir tespitle başlamış: 15-24 yaş arası lezbiyen, gay, biseksüel ve kuir bireylerle, yaşıtları heteroseksüeller arasında sağlık kalitesi bakımından ciddi sorunlar var. En büyük saçma ayrım da, intihar girişimleri kategorisinden peydahlanıyor. Bu kategorideki gençlerin LGBTQ mensubu olanlarından %29’u intihar girişiminde bulunuyor. Aşağı yukarı her üç LGBTQ gençten biri hayatını sona erdirmeyi düşünüyor yani. Heteroseksüel gençlerde oran ise %6.

140606-gay-marriage-flag-jsw-430p_0d16f2c44b9fcf7f91c8188822900053

Raifman ve ekibi bu noktadan yola çıkıp, Amerika’da eşcinsel evliliği yasallaştıran 32 eyalete ve yasallaştırmayan 15 eyalete dayalı bir araştırma yapılıyor. Kontrol gruplarıyla birlikte yürütülen bu araştırmada bunu yasal hâle getiren eyaletlerde, intihar girişiminde bulunan gençlerin oranında %7’ye yakın bir düşme oluyor. Bu üstelik çok kısa bir sürede olan bir düşüş, zira Raifman’ın da belirttiği gibi, muhakkak ki yasallaşma sosyal stigmanın kaybını, bunun kaybı da gençlerdeki aidiyet hissiyatının yeniden doğuşunu getiriyor; intihar oranları bu yüzden düşüyor. Bu mantıkla, zaman geçtikçe daha düşeceğini öngörmek de yanlış değil.

Ama insan düşünmeden de edemiyor. Eşcinsel evliliğe karşı tarafın ne argümanı var? Bir yozluk, bir pislik söyleniyor devamlı; sanki gelenekler ve görenekler iki erkek dudaktan öpüşünce yerle bir olacakmış gibi cevvalce savunuluyor. Ama bir yandan da pırıl pırıl gençlerin canlarına kıymayı kabul etmelerine sebebiyet verdikleri araştırmayla da sabitlenmişken artık, bir önemi var mı böyle şeylerin? Eşcinsel evlilik yasallaşınca kimseye bir şey olmuyor. Negatif bir etkisini ortaya koyan bir araştırma yok. Ama milletin canı kurtuluyor işte. Kendi bedeninde daha rahat ediyor. Mutlu oluyor, çünkü devlet seviyesinde “okeysin, merak etme” denmiş kendisine. Bunda ne zarar var?

Hoş gerçi, neredeyiz, ne konuşuyoruz, orası da ayrı ama…

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.