İnternetin gelişmesiyle bilgiye ulaşma hızımız arttı ve haber alma alışkanlıklarımız değişti. İlk önce ana akım medyanın, yalnızca bir gün ömrü olan gazetesi düştü. Ardından da televizyon, haber edinmek için cazip bir platform olmaktan çıktı. İnternetten yapılan anlık aramalar, sosyal medyadaki paylaşımlar ve Youtube videoları, her anlamda televizyonun yerini alan görsel-işitsel haber iletim yollarını doğurdu. Bu yazıda televizyonun, kitlelerin haber alma ihtiyacını beslediği dönemlerden kalma haber programlarından ve akşamları ekranlarda görmeye alışık olduğumuz haber sunucularından bahsedeceğim. Sayın seyirciler, dinleyiciler ve okuyucular, Geekyapar ile dosya konusu başlıyor.
Dijital yayın platformları ve televizyon kanalları arasındaki rekabetin kaybedeninin televizyon olduğunu gördük. Filmlerle dizilerden sonra talk show’lar, spor müsabakaları, yarışma programları da internete taşındı. Bildiğimiz formatlar belki daha samimi belki de daha destursuz biçimde internette kendine yer buldu. Haber programları için ise aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Şimdilerde haberler, telefon bildirimlerinden ve internet sitelerinden alınabiliyor. Artık belirli bir saatte ekrana gelen programlar da gazeteler gibi, haberin yayılma hızına yetişemiyor. İnsanlar habere kendisi erişiyor veya haber bir şekilde onlara ulaşıyor, kimsenin bunun için sabah/akşam televizyon karşısına geçmeye ihtiyacı yok. İnsanlar, maaşlarına ne kadar zam yapılacağını ya da okul tatilinin ne kadar uzayacağını, büyük bir son dakika altyazısı eşliğinde televizyonun karşısında beklemek yerine telefonundan girip kontrol etmeyi, sonra da günlük rutinine devam etmeyi tercih ediyor. Yine de televizyonda kendine yeterli özgürlüğü bulamayan haber sunucuları, Youtube üzerinden haber yorumluyor ama artık programların formatı değişti. Yorum programları haber almak için değil, haberi filtreden geçirmek için takip ediliyor. Yıllar öncesinde kalıp da hâlâ hatırlarda olan, insanların haber almak için takip ettiği programlar ise aşağıdaki gibiydi.
Siyaset Meydanı
Listede ele alacağımız ilk program, döneminin açık ara en çok rağbet gören tartışma programı Siyaset Meydanı. Her kesimden ve zıt fikirlerden katılımcılarla, ülke siyasetinde tabu olan konuların ele alınıp saatlerce tartışıldığı programın sunucusu Ali Kırca‘ydı. Konunun muhatapları; akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler ve halktan insanlar kalabalık topluluklar halinde programa konuk olarak bazen sabaha kadar süren hararetli tartışmalara girerlerdi. Şu an tanıdığımız pek çok isim, görüşlerini ilk olarak bu programda dillendirme fırsatı buluyordu. Ali Kırca da hem sakin kalmaya çalışıp hem de katılımcıları sakinleştirmeye çalışarak programı modere ederdi.
Siyaset Meydanı, tartışma programlarına alışık seyirci kitlesi için alışılmamış bir formattı. Uzun süre Amerika’da bulunmuş olan Kırca’ya “Bu programda Amerika’dan mı esinlendiniz?” dendiğinde Kırca, “Türkiye’den esinlendim.” derdi.
A Takımı
İkinci programımız, gazeteciliğe muhabir olarak başlayan Savaş Ay’ın sunduğu A Takımı programı. A Takımı bir tartışma programıydı ama Siyaset Meydanı’nın aksine resmiyet dozu düşük ve sanat, kültür gibi konuları da ele alma oranı yüksekti. Programa telefonla bağlanma da programın alametifarikalarından biriydi. Bu program da Savaş Ay’ın kafasından eksik etmediği şapkası, film seti atmosferindeki stüdyosu ve tartışmalara daha neşeli bir tavırla yaklaşmasıyla akıllara kazındı.
Haberci
Coşkun Aral’ın sunduğu Haberci adlı program, dünyanın çeşitli yerlerinden enstantanelerin toplandığı bir belgesel programıydı. Bu aralar Youtube yayıncılarının sıklıkla yaptığı yurt dışı turlarından farklı, her ülkenin kendi hikâyesini barındırdığı bir programdı. Coşkun Aral, medeniyetin beşiğine de gitmişti; adını sanını duymadığımız, kültürlerine yabancı olduğumuz ülkelere de gitmişti.
Ne şans ama diyebileceğimiz bir dünya görgüsü ve genel kültüre erişen Aral, gittiği yerlerde defalarca ölümle burun buruna gelmişti. İç savaş yaşanan Afrika ülkelerine gidip tüfeklerin arasında deklanşöre de basmış, Amerika’da 51. Bölge’nin civarındaki yerel halkla uzaylılar hakkında röportaj da yapmıştı. Şimdilerde Coşkun Aral’ı takip etmek isterseniz hikâyelerini kendi ağzından dinlemek için Youtube’a uğrayabilirsiniz.
Arena
Uğur Dündar her dönem Türk televizyonlarındaki en etkili ve en çok takip edilen habercilerden biriydi. Halkın güvenliği üzerine o kadar çok haber yaptı ki defalarca Türkiye’nin en güvenilir insanlar anketlerine birinci sıradan girdi. Bu uğurda korsanlar tarafından kaçırılan gemiye, helikopterden atlayıp röportaj bile yapmıştı. Seveni de sevmeyeni de en azından sözüne inanır, bazı insanlar da yolda gördüğünde kafasına bone takardı.
Genellikle halk sağlığını tehlikeye atanları ortaya çıkardığı programın adı, Arena’ydı. Bu programda sıradan insanların büyük hikâyeleri anlatılır, kanıksanan toplumsal sorunlarla mücadele etme görev edinilirdi. Uğur Dündar o kadar sert ve net yargı dağıtırdı ki bir yerde yemeğe otursa, işletme sahipleri ecel terleri dökerdi. Fırınlarda, restoranlarda dolaşan fareleri, böcekleri göz önüne getirdi. Her zaman halkın yanında durmak iddiasıyla zorlu röportajlar yapıp, Rick Sanchez gibi küfürler edip, kavgaya bile girdi.
32. Gün
Kişisel favorimi yine sona saklıyorum. Mehmet Ali Birand‘ı iki şeyle biliyoruz. Birincisi ana haber programı sunarken, cümleler arasında verdiği es’lerle daha doğrusu “ııığğğ” notalarıyla. İkincisi de 32. Gün programını sunarak dünya gündemini Türkiye’ye getirmesiyle. Adını post apokaliptik bir bilim-kurgu eserinden almış gibi duran bu programa dış siyaset konu edilir ve ülke liderleri konuk olarak davet edilirdi.
32. Gün, tartışmacı değil; açıklayıcı bir programdı. Bir kurum, ülkede gündem olduğunda o kurumun bütün şeceresi ekrana serilirdi ya da gündemi meşgul edecek bir olay patlak verdiğinde o olayın bütün aktörleri ekran başındakilere tanıtılırdı. 32. Gün’de diğer programlarda olduğu gibi hararetli tartışmalar genellikle yaşanmazdı ki yaşandığında da unutulmaz olurdu. Trajikomik şekilde mizah lügatimize giren “Sen Abdülhamit’i savundun!” sözü de bu programda sarf edildi. Standart haber veya tartışma programı formatının dışında bir de belgesel formatı vardı ki bunlar, yakın tarih siyasi olaylarını ele alan muazzam bölümlerdi. Bunların dışında, Vehbi Koç ve Vitali Hakko gibi iş insanlarının belgeselleri de 32. Gün bölümleri adı altında yayınlanmıştı. Göz atmak isterseniz 32. Gün arşivine Youtube üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bonus: Ateş Hattı
Bonus olarak, program formatıyla değil de haber sunuş şekliyle Türkiye’deki herkesin hafızasına kazınmış olan Reha Muhtar’ı listeye alıyorum. Ateş Hattı programının sunucusu Reha Muhtar, sunduğu haberlerin ardından yaptığı yorumlarla veya haberler arasında yaptığı gaflarla eski Türkiye televizyon yayınlarının unutulmaz parçalarından biri olmuştu. Muhtar, yıllar önce haber sunuculuğunu bırakmış olsa da doksanların sonu ve iki binlerin başlarının unutulmaz fenomenlerinden birine dönüştü. Ateş Hattı’nın, ikinci bir “Sen Abdülhamit’i savundun!” vakasına ev sahipliği yapan ve Doğu Perinçek, Besim Tibuk, Sakıp Sabancı gibi nevi şahsına münhasır isimlere ev sahipliği yapan bölümü de ayrıca Türk televizyon klasikleri arasına girdi.
Bonus 2: Teksoy Görevde
Star’da, Uğur Dündar’ın haber ekibinde çalışan Sadettin Teksoy, 1994’te buradan emekli olduktan sonra kendini efsane yapacak olan Teksoy Görevde programına başladı. Teksoy Görevde, haber programı olmak için standartlara pek uymasa da eğlence veya yarışma programı da değildi. Sunucusu olan bir “X-Files” bölümüne benzeyen program, genellikle metafizik olayların takipçisi oldu ve her bölümüyle rating’leri artı hanesine yazdı. Bu programdan sonra Sadettin Teksoy, konuk olduğu programlara Canavar Uzmanı sıfatıyla çıkmaya başladı. İnternetin yaygınlaşması ve teyit kültürünün gelişmesinden olacak ki Sadettin Teksoy programa son verdi. Zaman içinde programın adını değiştirerek benzer konuları ekrana getirse de yeni program, eskisi gibi uzun soluklu olmadı.
Eski Türkiye’den kalan, aklımızda en çok yer edinmiş haber programları bunlardı. Hepsi de sunucularıyla özdeşleşmiş, kendine has özellikler barındıran programlardı. Siz haberleri nereden alıyorsunuz?