SEVAPLARI

1 – Mason Ailesi

Badass eksikliği, bir noktada artı olarak geri dönüyor. Baş roldeki karakter Tom Mason`un eski bir tarih öğretmeni olduğunu söylemiştik. Ancak bunun yanı sıra, dizilerde gördüğümüz çok nadir neutral good yönelimli adamlardan biri. Yani, plansız programsız olarak gerçekten iyi kalpli olmayı bilen, içten gelerek doğru ahlaki tercihleri yapabilen bir karakter. Ayrıca çok iyi bir aile babası ve çocuklarını her şeyin önünde tutmasını biliyor. Çocuklarına gelirsek büyükleri Hal eski bir lacrosse oyuncusu, yani popüler bir liseli genç. Ancak ezik çocuklara pislik yapanlarından değil, örnek olanlarından. Ortanca oğlan Ben, uzaylılar tarafından kaçırılıp arada tribal durumlara girse de tam bir “alien race hero” ve büyük fedakarlıklarda bulunmasını biliyor. Küçükleri Matt ise, her zaman göreceğiniz türde insana zorla kendini sevdiren bir fırlama. Mason ailesi, Sam ve Dean Winchester kadar kavga etmeseler de en azından onlar kadar birbirlerine bağlı ve bir o kadar da kahraman olmayı başarıyor.

Soldan sağa : Bastian Schweinsteiger, Thomas Müller, Sami Khedira ve Miroslav Klose

 

2 – Gerçek bir post-apokaliptik hikaye olması

Evet, atmosferinin biraz yumuşak ve ailecek izlemeye yönelik olduğun söylemiştim ancak bu dizinin türünün post-apokaliptik olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Henüz ilk bölümünde, savaşın nasıl olup bittiğini küçük Matt`in günlüğünden dinliyoruz. Böylece dizi bizi ıvır zıvır sebeplerle uğraştırmıyor ve doğrudan hayatta kalma mücadelesinin içine atıyor. Şahsen toplu felaketi anlatan her tür hikayede, esas kıyamet kopana kadar olan zamanlarda biraz sıkılır ve esas olayın olmasını bekler dururum (bakınız Terminatör serileri, kıyamet gelse de kopsak terimi buradan çıkmış olabilir). Falling Skies doğrudan aksiyonun içinde başlıyor ki bu iyi bir şey.

Eskiden buralar hep dutluktu

 

3 – Görsellik ve efektler

Açıkça söylemek gerekir ki, dizinin görsel yanı oldukça sağlam. Uzaylı gemileri vs. bir şekilde olur ancak beni esas ilgilendiren uzaylıların tipleri ve yakından göründükleri sahnelerdir ki bunların hiç birinde gözüme batan bir şey olmadı. Efekt gerektiren tüm sahneler oldukça gerçekçi ve iyi görünüyorlar.

Ne bakmıştın birader?

 

4 – Gelişen bir hikayeye sahip olması

Sezon ilerledikçe, hikaye daha fazla derinlik kazanıyor. Başlarda “ulan bütün Dünya`yı yenmişler, neden 3-5 atom bombası sallayıp geri kalan insanları öldürmüyorlar?” ya da “Toplanıp gelseler bu hayatta kalanları ezip geçerler” gibi bazı soruları soruyorsunuz ancak ilerleyen zamanlarda çoğu konuya açıklık getiriliyor. Uzaylıların da bir takım lojistik ve ikmal problemleri yaşadıklarını, kendi içlerinde kast sistemleri olduğunu, teknolojilerinin temellerini yavaştan öğrenmeye başlıyorsunuz. Ayrıca sezonlar ilerledikçe daha farklı uzaylı tipleri ve teknolojileri ile karşılaşıyorsunuz.

Bize Volm derler, yiğidin harman olduğu yerdeniz!

 

Özetle Falling Skies, herkesin izleyebileceği, hatta çok isterse arada nefes alıp 1 bölüm atlayarak takip edebileceği bir dizi. Gerekli sertlikten yoksun olması bazı yönlerden eksik gibi görünürken bazı yönlerden artıya dönüşmeyi beceriyor. Özellikle bilim kurgu sevenlerin kaçırmaması gereken ve piyasada alternatifi bulunmayan bir yapım. Eğer zaman tanırsanız tıpkı Agents of Shield gibi gittikçe notu yükselmeye başlıyor.

1 2
Author

Bık bık bık bık, bık bık : Bık - bık bık bık? Bık - bık bık... Bık - BIK!!! Bık - Bık, bık, bık, bık bık...

1 Comment

  1. Ben diziyi 2. sezonda bıraktım. Tekrar başlasam mı diye düşünüyorum ama şunu anlamadım. Uzaylıya soruyorlar ne için savaşıyorsunuz çiçek için diyor. https://www.youtube.com/watch?v=ckSbbVBu9wM bu uzaylıların arasındaki savaş nasıl başlamış ve neden devam ediyor. Çiçek derken özgürlükleri ya da ilk gezegenlerinden mi bahsediyor?

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.