Geçtiğimiz hafta fantastik eserlerdeki hayvanlar yazı dizimize, fantastik eserlerin kötü çocukları yılanlar ile giriş yapmıştık. Tabi söz konusu yılanlar olunca biraz da benim saptırmam ile birlikte daha çok mitoloji konuştuğumuz bir yazı olmuştu. Birlikte yılanların kara bahtları, kör talihlerinden bahsedip, onların dertleriyle dertlenmiştik. Bugün ise belki yılanlar kadar kötü durumda olmasalar da bütün fantastik eserler içerisinde en hakkı verilmeyen karakterlerden bahsedeceğiz; Yüzüklerin Efendisi evrenindeki Kartallar.

Adelaars

Illuvatar’ın ilk çocukları henüz Orta Dünya’da uyanmadan önce kanat çırpan Kartalların tam olarak ne zaman yaratıldıklarına ait bir bilgi yoktur. Yine de Valar’dan Manwë’nin isteği ile Yavanna tarafından yaratıldıkları düşünülmektedir. Valar’ın lideri Manwë’nin ulakları ve gözcüleri olarak Orta Dünya üstünde süzülen Kartallar, aynı zamanda sürgüne gönderilen Noldor Elfleri’ne de göz kulak olurlar.

Yüzüklerin Efendisi evrenini sadece filmlerden takip eden çoğu kişinin düşündüğünün aksine Kartallar iradeleri olmayan basit birer hayvan değillerdir. Kendileri her ne kadar Illuvatar’ın çocuklarından olmasalar da Orta Dünya üzerindeki bütün dilleri konuşabilen, akıllı ve oldukça soylu bir ırktır. Diğer ırklar gibi kendi kardeşlerini öldürmediklerini ya da hiçbir zaman karanlık efendilere hizmet etmediklerini düşünürsek, belki de Orta Dünya üzerinde yaşayan Valar’dan sonra en soylu ırk bile diyebiliriz.

Öte yandan kartalları Orta Dünya üzerinde yaşayan diğer hayvanlardan ayıran bir başka özellikleri ise devasa sayılabilecek boyutlarıdır. Çoğu kaynakta Kartalların liderliğini uzun bir süre yapan Thorondor’un, kanat genişliğinin elli beş metre olduğu yazıyor. Her ne kadar Thorondor’un Kartallar arasındaki en büyük kartal olduğu söylense de diğer Kartallar’ın boyutları da ondan çok da az değildi. Sonsuza kadar yaşadıkları düşünülen bu mükemmel yaratıklar ayrıca olağanüstü bir görme yetisine de sahipti.

Fingon's_rescue_of_Maedhros

Kartallar, Birinci Çağ’ın başında Morgoth’u gözlemek amacıyla Angband’ı tepeden gören Thangorodrim dağının en yüksek uçlarına yuva yapmış, buradan kötülüğün efendisinin her hareketini dikkatle izlemiştir. Buradayken Fingon’un Maedhros’u kurtarmaya geldiğini gören Thorondor, önce Fingon’un yardımına koşmuş, daha sonra ikiliyi Angband’dan uzağa götürmüştür. Bu olaydan sonra Thorondor, Kartalların yuvasını gizli krallık Gondolin’i çevreleyen Echoriath dağlarından biri olan Crissaegrim’e taşımış; burada Gondolin’in kralı Turgon ile dostluk kurarak, gizli krallığın gizli kalması için yardım etmişlerdir.

Yiğit Fingolfin’in, Karanlık Efendi Morgoth’u teke tek bir mücadeleye çağırması sırasında, Thorondor bir kez daha yuvasını terk etti. Her ne kadar Fingolfin olağanüstü bir mücadele göstererek Morgoth’da bir daha kapanmayacak yaralar açsa da sonunda öldü ve cesedi Angband kalesinin önünde uzandı. Bu kahraman elfin cesedini orada bırakmaya gönlü razı olmayan Thorondor, Morgoth’a saldırarak onu yaraladı ve daha sonra Fingolfin’in cesedini dev pençelerine alıp oğlu Turgon’un yanına getirdi.

Bu olaydan yüzyıllar sonra yarı insan – yarı elf Eärendil, tanrıların yardımını istemek için boynunda taşıdığı Silmaril’in yol göstermesiyle beraber Valinor topraklarına varır. Eärendil’in yardım isteklerini kabul eden Valar, bütün gazabını Morgoth’un üzerine püskürür ve son bir kez daha Morgoth’u esir alarak Valinor’a götürür. Öfke Savaşı adı verilen bu büyük savaş sırasında Kartallar, Eärendil’e yardım ederek Kara Ancalagon ve diğer ejderhaları yok ederler.

57626984efbd8ebbd683d632db40d6b1

Morgoth’un yenilmesinden sonra kötülükler son bulmuş ya da en azından son bulduğu sanılmıştır. Orta Dünya yeni karanlık efendisine kavuşmadan önce, Orta Dünya ve Valinor arasında Númenor adında bir ada ortaya çıkmış ve burada çok uzun yıllar boyunca yaşayan bir insan ırkı huzur içinde varlığını sürdürmüştür. Ama bahsettiğimiz karanlık efendi Sauron’un -Númenor’a tutsak olarak gelmesine rağmen- burada Númenor krallarının aklını çelip Valar’a karşı kışkırtmasıyla beraber bu huzur son bulmuştur. Valar, Númenor krallarını yok edip bu adayı suyun dibine batırmıştır. Kartallar ise Númenor krallığı suyun dibine batana kadar orada yaşamıştır. Valar, kendisine sadık bu asil ırkı, insanların üzerine gönderdikleri gazaptan etkilenmemeleri için önceden uyarmış ve Kartallar, Númenor’u terk etmiştir.

Üçüncü Çağ’a gelindiğinde ise Kartallar Gwaihir ve Landroval’ın önderliğinde Dumanlı Dağlar’ın doğusunda yaşamıştır. Burada eski bir alışkanlık olarak Orkları gözleyen Kartallar, aynı zamanda Istari’nin de dostu olmuşlardır. Her ne kadar bu çağda oldukça sakin ve etliye sütlüye karışmayan bir ırk olarak yaşasalar da Cüce Kral, Arkentaşı daima üzerinde parlasın, Thorin Meşekalkan, Hırsız Bilbo Baggins ve Büyücü Gri Gandalf’ı Orkların elinden kurtararak bir kez daha Orta Dünya ırklarına yardım etmek için yuvalarından aşağıya inmişlerdir. Thorin Meşekalkan’ın ölmesi ve Cücelerin bir kez daha Yalnız Dağ’ı ele geçirmeleri ile sonuçlanan Beş Ordu Savaşı’nda Elflerin ve Cücelerin yardımına koşmuş, savaşın kazanılmasında büyük bir rol oynamışlardır.

Thorondor

Cücelerin Yalnız Dağ’a yerleşmesinden takribi altmış yıl sonra Gandalf, Ak Saruman’ın ihanetine tanık olup Isengard’da işkence görürken, içine düştüğü durumdan eski dostu Gwaihir sayesinde kurtulur. Gri Gandalf bu olaydan sonra Yüzük Kardeşliği’nden bir kez daha ayrı düşer ve Zirakzigil dağında, Balrog’un cesedini dağın zirvesinden atmasının ardından ölüp Ak Gandalf olarak geri gelir. Galadriel ise büyücüyü bu tepelerden alıp geri getirmesi için Gwaihir’in yardımı ister. Ama Kartalların Yüzük Kardeşliği’ne olan yardımları bu kadarıyla sınırlı kalmaz.

Sauron’un karşısında İnsanlar ve Elflerin son ittifakları savaşırken, Kartallar da son bir kez daha yuvalarını terk edip Orta Dünya ırklarının yanında savaşa girer ve onlara yardım ederler. Yüzük Savaşı adı verilen bu savaşta Khamûl de dahil birçok Nazgûl’ün sonunu getirirler. Frodo ve Sam’in tek yüzüğü Hüküm Dağı ateşine atmalarının ardından, onları kurtarıp güvenle Ayrıkvadi‘ye dönmesini sağlarlar.

Olayın kötüsü ise Kartalların bu kadar şey yapmalarına rağmen açgözlü insanoğluna bir türlü yaranamamaları. Kitaplarda başlayan ve filmlerin çıkmasıyla iyice “senaryo açığı” denilecek kadar ileri gidilen “Yüzüğü neden Kartallar’la götürmediler?” sorularından bir türlü kurtulamadılar. Bunun en büyük sebebi; filmlerde kendilerine ait bir iradeleri yokmuş ve Gandalf her çağırdığında gidecek birer taksilermiş gibi gösterilmeleri sanırım. Ama bu ayıp bugün, burada son bulsun istiyorum.

469342d8a3f38532b9f3869990db909c

Size başından beri anlattığım gibi Kartallar, daha henüz Elfler ve İnsanlar Orta Dünya topraklarında yürümeden var olmuş kadim yaratıklardır. Kendilerine ait duyguları, düşünceleri, yaşam mücadeleleri olan bir ırktır. Kendilerinin olmayan savaşlara girip Elfleri ve İnsanları birçok kez kurtarmış, Orta Dünya’nın iki karanlık efendisine de karşı mücadele etmişlerdir. Ama onların bütün bu yaptıklarına rağmen, birkaç densizin çıkıp kendilerine Uber muamelesi yapması ve “Yüzüğü Kartallarla götürebilirlerdi abi” demesi kanıma dokunuyor.

Daha fazla sinirlenmeden fantastik evrenler içerisinde en çok haksızlığa uğrayan Kartallarla ilgili bu yazımı sonlandırıyor ve size internetin kadim zamanlarından bir dize ile veda ediyorum:

“Yüzüğü Kartallar ile götürelim dersin, Gwaihir binek midir?

Mordor’a uçarak girelim dersin, Nazgûller sinek midir?”

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

1 Comment

  1. Zikra Sena Yiğit Reply

    Sondaki dize hoşuma gitti. İnsanların sadece filmleri izleyip herşeyi bildiklerini zannetmeleri ve hikayede açık bulduklarını zannedip yıllarca bu muhabbeti kesmemeleri çok sinir bozucu. Malesef bu yazı bile bu muhabbeti bitiremeyecek. Lütfen kitapları okuyun.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.