Grinin Elli Tonu, ne hikmetse, uzaktan ilgiyle izlediğim bir projeydi. Gerçekten, samimiyetle söylüyorum bunu. Kitapların ilkini elime alıp bir fikir oluşturacak kadar okumayı planlamama, fakat bütün çabalarına rağmen birkaç çok kötü yazılmış sayfayı açamama rağmen filmin ne yapacağını merak ediyordum. Başında çok ilgi çekici bir yönetmen, arkasında da çok yetenekli bir senarist vardı ve her ikisi de kadınlardı; dolayısıyla ortaya kaynak materyali aşan bir iş çıkabileceğinden ümitliydim.
Fakat sonra film çıktı, eleştirileri geldi ve ben onları okudum. Hemen hemen hepsinin anafikri aynıydı. Kitaplara aşina olanlar, filmle ilgili iyi olan her şeyin kitaplardan değişerek gelen şeyler olduğunu, ama tüm bunların filmi kurtarmaya yetmediğini söylüyorlardı. Sonra drama başladı. Hem senarist Kelly Marcel, hem de yönetmen Sam Taylor-Johnson ikinci filmde görev almayacaklarını açıkladılar. İkisinin de sebebi aynıydı, kitabın yazarı E.L. James ve onun sınırsız istekleri ve kaprisleriyle çalışmayı çok zor bulmuşlardı.
Anladığımız kadarıyla E.L. James –eleştirmenlerin sonradan en onayladıkları yerler olmasına rağmen- Marcel ve Taylor-Johnson’ın filmde yaptığı değişiklikleri onaylamamıştı. Hatta ekrana taşınananlar James’e rağmen yapılabilen değişikliklerdi. Amerikalı yazarın filmin senaryosunu bizzat yazmak istediği söyleniyor, bu yüzden sorun çıkarttığı dile getiriliyordu. Fakat stüdyo daha önce hiç senaryo tecrübesi olmayan, hatta Grinin Elli Tonu dışında yazarlık deneyimi dahi bulunmayan James’e bu filmi teslim etmek niyetinde değildi.
En sonunda bir orta yol bulunmuş anladığımız kadarıyla. İkinci film Karanlığın Elli Tonu’nun senaryosunu yazması için Niall Leonard ile anlaşılmış. Leonard Air Force One is Down ve Wire in the Blood gibi İngiliz dizilerinde senaristlik yapmış bir isim. Kendisi aynı zamanda E.L. James’in de kocası. Anlayacağınız stüdyo hem James’e yeterince kontrol verecek, hem de senaryoyu görece tecrübeli bir isme emanet edecek bir formül üretmiş. Bu bana sorarsanız çok açık bir şekilde ikinci filmin ilkinden de kötü olacağına delalet, ama neyse, biz şimdiden ahkamımızı kesmeyelim. Siz ne diyorsunuz?