Black Panther 2 ya da resmi adıyla Black Panther: Wakanda Forever bugün itibariyle izleyicisiyle buluştu. Marvel Sinematik Evreni açısından dördüncü fazı kapatmak, Chadwick Boseman’ın mirasını saygıyla devam ettirebilmek, evrene Atlantis ismiyle de bilinen yeni bir medeniyeti tanıtmak ve Namor gibi güçlü, yeni bir karakter kazandırmak vb. birçok yükü sırtlaması beklenen bu ikinci Black Panther filmini sizler sinemada izlemeden önce, spoiler kaygısına yer vermeden, film hakkında biraz sohbet edelim istedim.

Black Panther: Wakanda Forever çıkmadan önce filmle ilgili, bazılarını girişte zikrettiğim beklentilerimizi şurada bir yazıyla toparlamıştık. Ben de o listeyi bazı noktalarda referans alıp, filmi izledikten sonraki düşüncelerimle birleştirerek ufak bir liste hazırladım ki hem filmin MCU içerisindeki yerini hem de seyircinin beklentisini ne kadar karşıladığını, derli toplu bir şekilde ortaya koyabileyim. Buyurun, ilk başlığımız:

Wakanda ve Marvel’ın Atlantis’i

Black Panther karakterinin ve ilk filminin Marvel Sinematik Evreni içerisinde insanların dikkatini en çok cezbeden tarafı blockbuster filmlere ve global seyirciye, bazılarının “yenilik” bazılarının “çeşitlilik” bazılarının “temsil” bazılarının da “geciken normal” şeklinde ifade edebilecekleri yeni bir pencere sunmasıydı. Orta Doğu vatandaşı olarak bizler için durum böyle değil ve açıkçası ne bizim ne de dünyanın geri kalanı için manzara pek de iyi görünmüyor ama ister istemez stereotipleştirdiğimiz Amerikalılar gibi dünyaya sadece kendimizi temel alıp bakmayacaksak, durum böyle. Dolayısıyla Black Panther karakteri ve onun ‘egzotik‘ Wakanda’sı, süper kahraman türünü beyaz perdede takip eden insanlar için ikinci bir “soylu vahşi” keşfini yarattı, onlar da bu vesileyle Black Panther markasının etrafında tecrübe etmeye fırsat bulamadıkları o yabancıyı daha fazla tanımayı bekliyorlar.

Wakanda

Marvel, Black Panther: Wakanda Forever
Black Panther: Wakanda Forever

Wakanda, Black Panther ile bıraktığımız gibi ama liderliğini üstlenen ve bizlerin hikâyesini izlediğimiz karakterler aracılığıyla değişiyor. Çünkü Wakanda, Black Panther’in dünyaca tanınması ve vibranyumun kullanımı gibi sebeplerle artık bir sır değil ve bunun da Marvel evreni içerisinde, gerçek dünyamızda da karşılığını bulabileceğimiz, beklenen bazı sonuçları var.

Kapalı bir toplumda yaşamıyorsanız -ki tamamen kapalı bir toplumda yaşamak zaten taş devrinden sonra imkansıza yakın bir şey olurdu ama fantastik türünün sınırları içerisindeyiz- geleneklerinizi olduğu gibi muhafaza etmeniz pek mümkün değildir. Wakanda, teknolojisini içeren medeniyet dairesinde değil ancak Wakanda Forever bittiğinde karakterleri bıraktığımız yerde göreceğiniz kadarıyla kültür dairesinde kaçınılmaz bir değişim yaşıyor. Fakat bu değişimin sınırları, gedikli ve konuya meraklı geek değilseniz o kadar da dert edeceğiniz bir şey olmayacak.

Talocan

Talocan, Black Panther: Wakanda Forever
Black Panther: Wakanda Forever, Talocan ve Namor

Marvel’ın Atlantis’i, Wakanda Forever içerisinde bizlere Talocan olarak tanıtıldı. Çizgi romanlarda Namor’un yönettiği Atlantis, biraz daha bizim gerçek dünyamızın efsanelerinde yaşatılan, binlerce yıl önce suya batan o kayıp şehre benzerken Black Panther’de gördüğümüz Atlantis; Talocan ismiyle ve Aztek mitolojisi esintili, yeni bir orijin hikâyesiyle karşımıza çıktı. Tabii ki bu yazı spoilersız olma sözünü verdiği için bu hikâye hakkında daha fazlasını söylemeyeceğiz.

Söyleyebileceğimiz kısımda Marvel’ın bu yeni kültürü ve medeniyeti bize iyi bir şekilde sunup sunmadığı ile ilgili görüşlerimiz var. Film, 2 saat 40 dakika gibi görece uzun süresinin çok küçük bir bölümünü Talocan’a harcamış. Başlangıçta Talocan ve buranın sakinleriyle oldukça gizemli bir şekilde tanışıyoruz fakat filmin devamında, uzun zamandır görmeyi beklediğimiz Namor dışında onlar hakkında ne öğrendik dersek, bir orijin hikâyesinin dışında elimizde çok fazla bir şey kalmıyor; Namor’un dışında ayrıca bir karakter kalbimize eklenmiyor. Yine de efsanevi bir su altı şehri nasıl görünmeliyse Talocan da öyle görünüyordu, pek çoğumuz burayı daha fazla keşfetmeyi istedik ve bunu da bir başarı saymalıyız diye düşünüyorum. Nitekim Marvel içerisinde Talocan’ı son görüşümüz bu olmayacaktır, keşke şehri ilk gördüğümüz sahnenin görsel etkileyiciliği, diğer unsurlarla da desteklenseydi diyerek bu unsurlardan kastımı yazının devamına bırakıyorum.

Hikâye ve Kurgu

Chadwick Boseman’ın zamansız kaybından sonra Black Panther titrine ne olacağı, Wakanda’yı nelerin beklediği gibi soruların cevabını hepimiz merak ediyorduk. Tabii ki spoiler vermeden bu soruları net bir şekilde cevaplamak mümkün değil ama Chadwick Boseman’dan sonra Black Panther’in nasıl ele alındığını biraz konuşabiliriz. Marvel ve Kevin Feige sözlerini tutarak bu filmi bir saygı duruşunun ötesine götürmemeyi ve büyük bir duygu sömürüsü yumağına dönüştürmemeyi başarmışlar. Black Panther’in evren içerisindeki geleceğiyle ilgili sorduğumuz birçok soruyu filmde karakterlerimiz de soruyorlar ve bence ileriye yönelik güzel ve tatmin edici cevaplar da sunuyorlar.

Black Panther, Chadwick Boseman
Black Panther, Chadwick Boseman

Film uzun.

Bu iki kelimelik ve net cümle bizi, kendisini hikâye ve kurgu olarak iki farklı şekilde değerlendirmeye itiyor. İlk basamağında hikâye var ve bu hikâye kesinlikle 2 saat 40 dakikayı kaplayabilecek bir hikâye değil. Evet, madde girişinde sadece Black Panther ile ilgili iki adet sorumuz vardı, bunu Wakanda’nın geleceği takip edecekti; öte taraftan Namor ve Talocan ile ilgili sorular gelecekti ve günün sonunda bu iki kültür bir şekilde karşılaşmalıydı. Böyle büyük büyük başlıkların hepsini ele alabilmek için uzunca bir süre gerekliymiş gibi görünüyor fakat film bittiğinde meselelerin çoğunun büyük oranda yüzeysel şekilde ele alındığını ve hâliyle filmin de daha kısa sürebileceğini görüyorsunuz. Bunların yanında hikâyeden atılsa ya da kurguda kesilse asla sırıtmayacak bazı karakterler ve olay örgüleri de var; bazılarının gelecek yeni yapımlara temel oluşturmak için orada bırakıldıklarını kabul edip müsamaha gösterebilmekle beraber filmi bütünüyle değerlendirmek söz konusu olduğunda bu bir sorun.

Diğer yandan yine bu yüzeysel ele alınan temalar sebebiyle film, o kadar da uzunmuş hissi yaratmıyor. Olayların arasında çok fazla boşluk bırakmadan atlıyoruz, mekânlar arasında da aynı hızla geçiş yapıyoruz; karakterlerimiz üzerlerine düşen görevi yapıp gerektiği kadar konuşuyorlar ve diyaloglar böylece kesiliyor. Hiçbirinde de katman katman bakılması gereken bir şey olmadığı ve nokta atışı cümleler kurulup hayatımıza devam etmemiz beklendiği için takip etmekte sıkıntı yaşamıyoruz. Ara vermeden izlendiğinde dahi bir oturuşta akıyor film, bu da kurgunun başarısı diyebiliriz.

Namor

Namor, Black Panther: Wakanda Forever, Tenoch Huerta
Namor, Black Panther: Wakanda Forever

Marvel seyircisinin şimdiye kadar Marvel Sinematik Evreni içerisinde anılmayıp da çizgi romanlardan uyarlanmasını beklediği karakterlerin arasında Namor’un özel bir yeri olduğunu düşünüyorum. Bunun birçok sebebi var elbette: DC tarafında Aquaman’i bolca görme imkânı bulan izleyiciye Marvel’da bir karşılık sunmak lazım, güncel MCU gidişatında mutantların evrene dahlini görmeyi ne kadar istediğimizi ve bunun “İlk Mutant” olarak anılan bir karakterle pekiştirilmesinin ne kadar uygun olduğunu söylememize gerek bile yok. Son zamanlarda izlediğimiz sıradan insanların yanında bir yarı-tanrı daha görmemiz bir değişiklik olurdu, tabii bir taraftan da her ne kadar Kang gibi karakterlerle tanışmış olsak da kaliteli ve karizmatik bir villain eksikliği söz konusuydu. Namor, tüm bunları seyirciye bir anda verebilecek kadar eski ve belirgin bir karakter.

Black Panther: Wakanda Forever ile tanıştığımız Namor ise… Şöyle diyelim, şimdilik bu beklentiyi karşılayabilecek gibi yazılmamış bir karakter. Tenoch Huerta karakteri başarıyla canlandırmış, film içerisinde de kendisine kafamızdaki soruları giderebilecek bir orijin hikâyesi ve bir şekilde, bir yerinden tutunup empati kurabileceğimiz bir amaç vermişler. Ancak filmin yüzeysel olarak ele almayı tercih ettiği temaların bir kısmı Namor’u kapsıyordu ve üzülerek söylüyorum ki bu karakteri filmin içerisinde tutarlı bir şekilde tanıtmayı başaramamışlar. Karakterin Namor oluşunu, Talocan’daki yerini ve Talocan’ın onun için taşıdığı anlamı kabul ediyorsunuz ama olay örgüsü içerisinde bir dediği, diğer dediğiyle çelişmeye başladığında bunun da pek bir anlamı kalmıyor. Kafanızda size vaat edilen yükü taşıyabilecek bir karakter portresi oluşmuyor.

Müzikler

Wakanda Forever içerisinde beni en çok üzen şey filmin müzik kullanımı oldu ama bunun “Şarkıları beğenmedik“, cümlesinden öte bir anlamı olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Film çıkmadan önce ilk filmde kullanılan Black Panther ve Wakanda temalarının yanında yönetmen Ryan Coogler ve besteci Ludwig Goransson’un ortaklaşa yazdığı, Rihanna tarafından seslendirilen “Lift Me Up” isimli bir parça ile Bob Marley’in ünlü şarkısı “No Woman, No Cry” uyarlamasının yer alacağını biliyorduk. Bunların yanında biraz daha hareketli iki şarkı daha vardı filme damgasını vuran: Amaarae’den “A Body, A Coffin” ve Santa Fe Klan’dan “Soy”.

Bu bahsettiğimiz dört şarkı da kendi başlarına dinlemekten hoşlanabileceğim şarkılar, sizin müzik zevkinize göre değişebilir elbette. Rihanna’nın bir şarkı seslendirmiş olmasının filmin dışarısında da ufak bir anlamı var diye düşünüyorum. Fakat kişisel zevklerin ve meta esprilerin yanında bir de sinemanın hem görsel hem de işitsel bir medya biçimi olması var ve filmin müzik kullanımı açısından bu şarkılar ne yazık ki beklenilen etkiyi yaratamıyorlar. Talocan’ı ilk defa gördüğümüz ve gerçekten gördüğümüz şeyden etkilendiğimiz bir sahne var mesela; arkaya son ses, yüksek ritimli bir İspanyolca şarkı gelince, kadim bir yeni medeniyetle tanışıyor gibi değil de bugün uçak bileti alsanız gidebileceğiniz herhangi bir dünya ülkesinin panoramik görüntülerini izliyormuş gibi hissedip yabancılaşıyorsunuz. Yani burada şarkıların kendisinden değil de sahneyle eşleştirilmelerinden kaynaklı bir üzgünlükten bahsediyoruz.

Diğer yandan filmin başlarında yer alan bir sahnede ve Wakanda’da çalan her bir tematik müzik harikaydı, aklımızda da bunlar kaldı diyebilirim. Kişisel olarak ve sadece Marvel’ı da yermeyecek, genele vurgu yapabilecek şekilde, trendlerde ne var diye bakıp uymaktansa bu şekilde, filme özel ve tematik bestelerle devam etmelerini umuyorum. “Etnik” bir amaçsa, böyle daha iyi sağlanır çünkü.

Son Söz

Black Panther: Wakanda Forever, Marvel seyircisinin seveceği bir film. Bu cümlede kesinlikle pejoratif bir ifade bulunmuyor ama genel Marvel seyircisinin dışarısında kalıyorsanız çok da iyi bir filmin sizi beklemediğini, spoiler vermeden anlatabilmem için iyi bir özet cümle oluşturduğunu düşünüyorum. Çizgi romanlardan biliyorsanız eğer beklediğiniz bir Namor göremeyebilirsiniz, seçilen konuların ve bunların ele alınışının yüzeyselliği canınızı sıkabilir ama Marvel izleyicisi açısından dördüncü fazı kapatmak için çok büyük olaylar yaşanmasa da bazı açılardan belirleyici bir film var karşımızda; Black Panther titrinin nasıl devam edeceğini öğreniyoruz, önemli bir karakterle tanışıyoruz, ileride evrene dâhil olacak bir karakteri ilk kez görüyoruz, önceki filmlerde de yan rollerde olan ancak fazın devamında kilit noktaları tutacak yan rollerin hikâyesini ilerletiyoruz, tekrar karşılaşacağımız bazı karakterleri çok daha iyi tanıyoruz.

Bütün bu açılardan Black Panther: Wakanda Forever, Marvel seyircisinin kaçırmaması gereken bir film. Sizler filmden neler bekliyordunuz, sinemada izleyecek misiniz? Filmi izledikten sonra geldiyseniz, görüşlerimize katılır mısınız? Başka sorularınız varsa, yorumlara her zaman beklerim.

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.