Meselem Dong Nguyen’in Flappy Bird‘i neden kaldırdığı değil. Açıkçası bu konuda söylenecek her şeyin söylendiğini düşünüyorum. En nihayetinde uygulama hâlâ pek çok kişinin telefonunda duruyor, reklamlar hâlâ dönüyor. Problem ister Nintendo‘dan, ister başka bir firmadan, ister Apple’dan gelecek bir dava olsun, pek önemli değil. Benim sigortamı attıran şey bunların hiçbiri değil zira. Benim sigortamı attıran şey Nguyen’e gösterilen bu saçma sempati.
Vietnamlı indie geliştirici, oyununu neden kaldırdığı sorusuna cevap olarak “Basit bir yaşama geri dönmek istiyorum” demiş. Sebep buymuş yani. GiantBomb’a göre bunun sebebi ona ölüm tehdidi yağdıran, rahatsız eden binler. Empati yapmalıyız diyor GB. Kolay mı öyle bir durumun içerisinde bulunmak?
Bunu daha önce yaşamıştık sanki?..
Aklıma Phil Fish geliyor. Marcus “Annoyed Gamer” Beer GameTrailers’da kendisine sayıp sövünce “işi bırakıyorum” diyen adam, Fez‘in yapımcısı. Onun durumunda da bunlar konuşulmuştu. “Parası var diye adamın duyguları yok mu?” dendi, “Sırf başarı elde etti diye göz mü yumalım yani?” oldu mevzu, “Biraz empati” idi istenen.
Ya kusura bakmayın da, ne empatisi allasen?
Dong Nguyen oyunu kaldırır, Phil Fish de isterse oyun sektörünü bırakır. Kendi inisiyatifleri. Beni bağlamaz. Ama gözünüzü seveyim şunun sebebini “Çok fazla baskı altında kaldım” olarak verdiklerinde sessizce seyirci kalmayalım. Eğer mesele, eksik olarak görülen şey empatiyse, lütfen gözyaşlarını binliklerle silen adamlara yöneltmeyelim empatiyi. Onların yerinde olmak için kolunu kesecek adamlara yönlendirelim.
Bu dünya bir Nguyen veya Fish olmak için her şeyini verecek indie yapımcılarla dolu. Düşünsene, yaptığın işten hayatını kurtaracak denli para kazanıyorsun. Görmediğin ülkelerde, tanımadığın adamlar seni konuşuyor. Eleştirmenlerden çok sağlam övgüler alıyorsun. Buna ulaşmak için her şeyini feda edecek çocuklar var şu anda laptoplarında kuytu köşelerde kod yazan. Özel hayatı ve sosyal ağlarda sahip olduğu kafa dinginliği de buna dahil.
Her şeyin içerisinde bir denge var. Bugün Kanye West etrafı paparazzilerle çevrilmeden sokağa adım atamıyor olabilir. Bebeğinin fotoğrafını çekmek için sapık gibi evini gözetleyen insanlarla muhatap olmak zorunda kalıyor da olabilir. Ama o da biliyor, ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz ki adam emeğinin hakkı olmayacak kadar çok para kazanıyor. Sahneye çıktığında insanlara ismini defalarca zikrettirecek denli seviliyor. Yaptığı işlere altın heykelcikler yağdırılıyor. Bütün bunların karşılığı olarak eğer çiğ paparazzi kültürüyle baş etmek zorunda kalacaksa, (klişe kıyaslama için beni affedin ama) 16 saat sırtına kiremit taşıyan ameleye bakıp susmalı.
“Bir Flappy Bird hayal ediyorum..”
Fish ve Nguyen de öyle. İnsanın geldiği yeri unutması çok kolay, çok basit. Sizce Nguyen ve Fish’in 13-14 yaşındaki hallerini karşımıza alıp, “Gençler siz süper başarılı, süper zengin, süper sevilen oyun yapımcıları olacaksınız, ama sosyal ağlarda huzurunuz kalmayacak, stres seviyeniz tavan yapacak” desek, sizce reddederler miydi? Sanmıyorum. Şu an sizi karşıma alıp, “Dostum TÜM hayallerini gerçek yapacağım ama özel hayatın yalan olacak” desem, gerçekten reddedebilir misiniz?
Bunu yaşadıklarına (çok yakın olmamakla beraber) çok da uzak olmayan biri olarak yazıyorum. Kendime profesyonel kariyer olarak internette fikirlerimi ahkam formunda saçmayı seçmiş bir adamım ben. Bugüne kadar yazdıklarımdan dolayı okurdan azar da işittim, küfür de yedim. Şu an kendimi on bin kişinin ortasına atıyorum örneğin. Ben bu yazıyı “Yayınla” tuşuna bastığım andan itibaren, tamamen sizinim. Parçalanma, aşağılanma, ciddiye alınmama ihtimalinin bilincindeyim. Bunları sineye çekiyorum, çünkü bu benim seçimim.
Basit bir yaşam isteseydim KPSS’ye girerdim.
O yüzden illa ortada bir empati yapma zorunluluğu varsa, rica ederim bunu senin hayatında bir arada görmediğin parayı sevdiği işi yaparak, bir yandan da takdir üstüne takdir alarak yapmış adamlar üzerinden yapmayalım. Hayatta son level’a gelmiş adamın üzerine bir de “Vah canım” buff’ı atmayalım, gözünüzü seveyim. Hem kazanan, hem de mağdur oluyorlar yoksa. Her şeyi verdiğimiz gibi, bir de yargıdan, stresten muafiyet veriyoruz. Vermeyelim. Kendi bağışıklıklarını kendileri yaratsınlar. Yaratamıyorlarsa da akıllarında bulunsun, banka sınavları yakında başlıyor.