GAME OF THRONES S05E01 – En Sonunda Kavuştuk!

Çok özledik, çok bekledik, yollarını gözledik. Ama sonunda geldi ve tüm azametiyle başladı. Her kitabı okumuş ve her yeni çıkan bölümü önce izlemiş olanların spoiler vermek için birbirini ezdiği, sırf bu yüzden internette mayın tarlasında gibi gezeceğimiz ve sevdiğimiz karakterlerin kuşbaşı yapılmak suretiyle doğranacağı yeni bir Game of Thrones sezonuna daha hoş geldiniz.

Yeni sezonun ilk bölümü “The Wars to Come”, Cersei’nin küçüklüğüne bakış attığımız bir flashback ile açılıyor. Büyücü bir ablamızı ziyaret edip ileride kralla evlenip evlenemeyeceğini soruyor. Büyücü ablamızın uzun süre kraliçe olarak kalamayacağı, yerine daha genç ve güzel birinin geçeceğiyle ilgili öngörüsünü izleyince Margaery Tyrell ile ilgili endişesinin sadece “oğlumu kafesledi yosma” tarzı bir kaynana serzenişi olmadığından emin oluyoruz. Bu sezon Cersei ile ilgili flashback’ler göreceğimizi epeydir biliyorduk zaten. Bu flashback’lerin sadece Cersei odaklı olmayacağını, Targeryen’ların düşüşüne ve geçen sezon gözleri oyulan yiğidimiz Oberyn Martell’in kız kardeşinin öldürülüşüne de ışık tutacağını umuyoruz.

Cersei ölesiye nefret edilen bir karakter ancak Joffrey gibi lüzumsuz yere sinirlerimizi bozan, sanki sırf bizi delirtmek için hikayeye yerleştirilmiş bir kötü karakter değil bana kalırsa. Kadından nefret etmek ve nefret ederek izlemek benim epey hoşuma gidiyor. Hikaye için de son derece önem arz ediyor. Onunla ve Lannister’lar ile ilgili aydınlatılması gereken daha çok nokta var. Bu yüzden umuyorum bu sezon ölmez.

Günümüze döndüğümüzde, kendisini babasının yasını tutarken buluyoruz. İlk sezonlarda yattığını gördüğümüz uzun saçlı kuzen Lancel Lannister da baş sağlığı dilemek için geri gelmiş. Bir de serpilmiş ki sormayın. Cersei’nin yine boş durmayıp bir takım yakınlaşmalara gireceği çok belli. Öte yanda Tywin ölünce ve Cersei ile evlenme ihtimali de ortadan kalkınca kendini yine adamların kollarına bırakan Sir Loras var. Geçen sezon Oberyn’in götürdüğü sarışın çocukçağız ile işleri ilerletmişler. Bu King’s Landing’e de sarışın ve beybi feys olmayanı almıyor musunuz, bu nedir Allah aşkına?

Açıkçası dizinin beni en çok bayan kısımları Jon Snow’un olduğu Kuzey bölümleri. Geçen sezon 9. bölümdeki Duvar Savaşı bir harikaydı, kabul ediyorum fakat genel olarak Kit Harrington’ın suratına uzun süre bakmak bende sıkıntı yaratıyor. Hayranları kafamı taşla ezecekler ama bu adam bana dizinin en sıkıcı oyuncusu gibi gelmeye başladı. Neyse ki geçen sezon Duvar’da bıraktığımız Stannis ve Melisandre, bu bölümlere yeni bir soluk getirecekler. Stannis’in yavaş yavaş ilerleyişini görmek hoşuma gitmiyor değil ama onun da hırsı sonunu getirecek gibi geliyor. Melisandre bu adamın başını yakmazsa neyim. Ufaktan Jon Snow’a da iş attığını görmedik sanma Kızıl Şeytan. Snow, sen de lakabını Stark’ın Piç‘inden Şanslı Piç‘e çevirirsin artık. Kızılların biri gidiyor biri geliyor.

Dönelim mi Doğu’ya? Dönelim: Sultanımız, Kraliçemiz, canımız Daenerys için işlerin pek yolunda gitmediğini görüyoruz. “Hükümet Kadın”lığı pek beceremediğini gördüğümüz 4. sezona kadar giderek yükselen bir grafik çizerek televizyon tarihinin güçlü kadın karakterleri arasına girdi. Dothraki’lere gelin giden saf bir kızcağız iken “Ejderhaların Anası” ya da “Fırtınadoğan” doğan olarak anılmayı başardı. “Lekesiz Ordusu”nu kendine bağlayıp Meeran’ı ele geçirdi; köleliği bırakıp herkese eşitlik ve adalet getirdi. Buraya kadar her şey güzel. Ancak geçen sezon Tywin Lannister’ın bahsettiği bir hataya düştü: yönetmenin kazanmak kadar kolay olmadığını gördü. Köleliği kaldırırken ondan doğan sınıfsal boşluğunu nasıl dolduracağını bilemedi ve eline yüzüne bulaştırdı. Çevresindeki hiç kimsenin tavsiyelerini dinlemeden aynı inadına da devam ediyor.

Tywin, geçen sezon torununa sormuştu: “Bir kralı, kral yapan şey nedir?”. Tommen’ın verdiği “güç” cevabına karşılık Tywin güzel bir şey söylemişti: “Robert Baratheon güçlüydü. Ordular kurdu, savaşlar kazandı. Ama kazanmak ile yönetmenin aynı şey olduğunu sandı. Peki ne eksikti? Bilgelik. Bilgelik bir kralı kral yapan şeydir.” Daenerys’in sanırım bu sezon dönüp kendine bu soruyu sorması gerekiyor: “Bir kraliçeyi kraliçe yapan nedir?”.

Bu sezon nelere gebe olacak bilemiyorum ancak Daenerys’in Demir Taht’a oturmadan önce onu hak edecek liderlik vasıflarını kazanması şart. Bunun için de önce düşmesi ve sonra kendini toparlayıp ayağa kalkması gerekecek. İlk bölüm de zaten “Dövüş Çukurları” mevzusuyla Meeran’da bir isyanın yaşanacağını ve Daenerys için bir çöküş sezonu izleyeceğimizin haberini verdi ufaktan.

Öte yandan, 4 sezonun ardından nihayet krallığın öbür ucundaki karakterlerden birini Daenerys ile karşı karşıya görebileceğiz. Sezonun ejderhalı ilk posteriyle, King’s Landing’den kaçan Tyrion Lannister’ın Meeran’a doğru yola çıkıp Daenerys’e bir ziyaret yapacağını biliyorduk. İlk bölümle hiç vakit kaybetmeden konuya giriş yaptılar. İnşallah Lord Varys ve Tyrion’un yolculuklarını 7-8 bölüm anlatıp bizi delirtmezler. Zaten 4 senedir Daenerys bir ilerleme kat etsin diye bekliyoruz. Vallahi kafayı kırıp basarım o Westeros’u.

Yapımcılar David Benioff ve D.B. Weiss, kitapları okumuş fırlama arkadaşlarımızdan spoiler yemeyelim diye sadece diziyi izleyen bizim gibiler için bir güzellik yaptı ve bu sezondan başlayarak kitapta ölmeyen karakterlerin de dizide ölebileceğini söylediler. George R. R. Martin’in başına bir şey gelmesi ve kitapları bitirememesi ihtimaline karşın nasıl ilerleyeceklerini zaten biliyorlardı. Kitaba bağlı kalmadan devam etmeye başlamışlardı ufaktan. Spoiler mevzusu bir yana da, kabul edelim bu hareket artık bir noktada şarttı. Dizi artık kitaplara yetişip onun önüne geçmeye başladığı için ellerinde başka seçenek de kalmamıştı. Şu anda kitaplar bitmese bile dizinin havada kalmadan bitirileceğini bilmek beni epey rahatlıyor.

Bu sezon da belki yeni ölümlerle içimiz kan ağlayacak ya da içimizin yağları eriyecek. Belki sırf spoiler uğruna arkadaşlıklar bitecek, belki de birbirimizin gözünü oyacağız sırf bu yüzden. Nolursa olsun, gazamız mübarek olsun arkadaşlar. Zira 1 senedir müptela gibi yollarını gözlediğimiz canımız ciğerimiz dizimiz geri döndü.